Translation of "Yüze" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Yüze" in a sentence and their japanese translations:

Yüz yüze oturduk.

私達は向かい合って座った。

Aslında yüz yüze gelmezler.

向かい合いません

Biz yüz yüze durduk.

我々は向かい合って立っていた。

Ölümle yüz yüze kaldık.

私たちは死に直面した。

Sonunda yüz yüze görüştüler.

ついに彼らは面と向かい合った。

Onlar yüz yüze durdu.

彼らは向かい合って立った。

Lütfen yüz yüze durun.

向かい合って立って下さい。

Sonunda yüz yüze geldiler.

ついに彼らは面と向かい合った。

Yüz yüze olmayı tercih ederim,

将来的には一対一の機会を

Bazı güçlüklerle yüz yüze getirildi.

彼は困難に直面した。

İki adam yüz yüze görüştüler.

二人の男が面と向かい合った。

Yüz yüze etkileşimlerinizi sınırlayın diyebilirim.

他人と直接会わないようにしましょう

Ona yüz yüze şikâyette bulundum.

私は彼に面と向かって文句を言った。

Onunla yüz yüze konuşmak istiyorum.

私は彼と面と向かって話したい。

Ben iki yüze kadar saydım.

私は200まで数えた。

Oğlum yüze kadar saymaya başladı.

息子が100まで数えるようになった。

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.

- あなたは赤裸々な現実を直視すべきだ。
- あなたはありのままの現実を見るべきだ。

Yarın düşmanla yüz yüze geleceğiz.

明日我々は敵軍に出くわすだろう。

- Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- Benim oğlum artık yüze kadar saymayı biliyor.

息子が100まで数えるようになった。

Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.

- 内の息子は100迄かぞえられる。
- 私の息子は百まで数えられる。
- 家の息子は100まで数えられる。
- うちの息子は百まで数えられるんだ。
- うちの息子は100まで数えられる。

Oğlunun şimdi yüze kadar sayabildiğini söylüyor.

彼は息子が100まで数えられるようになったと言っている。

Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.

先生と私は向かい合って座っていた。

- İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
- İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler.

2人の恋人は差し向かいに座ってお茶を飲んでいた。

Temiz hava ve yüze vuran güneş ışığı.

新鮮な空気 日の光が当たる

Sekiz yıldır ilk kez yüz yüze tanışıyorlardı.

彼らが直接会ったのは8年ぶりでした。

- Yöneticilerle yüz yüze oturduk.
- Yöneticilerle karşılıklı oturduk.

われわれは重役と向かい合って座った。

İki politikacı ilk defa yüz yüze görüştü.

その2人の政治家は初めて面と向かって会った。

O pek çok güçlükle yüz yüze geliyor.

彼は多くの障害に直面している。

Bir dizi önemli krizle yüz yüze olduklarını hissediyorlar.

彼らは切迫した危機の連続に 直面していると感じています

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.

腹がたったら十数えよ。もっと腹がたったら百数えよ。

O çocuk sadece dört yaşında fakat şimdiden yüze kadar sayabiliyor.

その子はまだ4歳だが、もう100まで数えられる。

Kusura bakmayın ama ona bu haberi yüz yüze söylemek istiyorum.

すみませんが、私はこの知らせを彼に直接会って話してあげたい。

- Zor bir problemle yüz yüze geldim.
- Zor bir sorunla karşı karşıyayım.

私は困難な問題に直面している。

Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

現実を見れば、結婚は悪だ。だが、必要な悪だ。