Translation of "Parasını" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Parasını" in a sentence and their japanese translations:

Caddede parasını soydular.

彼は通りでお金を奪われた。

O parasını tüketti.

彼は金を使い果たした。

Adam gezginin parasını soydu.

その男は旅人からお金を奪った。

Kız işverenin parasını aşırdı.

その少女は雇主の金をもって逃げた。

O, tüm parasını bağışladı.

- 彼は連中に有り金を全部くれてやった。
- 彼は自分の金すべてをくれてやった。
- 彼はあり金を全てくれてやった。

O, parasını kutuya koydu.

彼は自分の金を箱の中に入れた。

Birisi onun parasını çaldı.

誰かが彼女のお金を奪った。

Ödül parasını bankaya yatırdı.

彼は賞金を銀行に預金した。

Parasını boşa harcadığına üzülüyor.

彼は自分の金を無駄に使ってしまったことを後悔した。

Bankaya gidip parasını bozdurdu.

彼は銀行に行き両替した。

Bütün parasını arabaya harcadı.

彼は全財産を車に費やした。

- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

彼女はお金、家族、友だちを失った。

Adam onun bütün parasını soydu.

- 男は彼から有り金を残らず奪い取った。
- その男は彼の金をすべて盗んだ。

Adam Susan'ın tüm parasını soydu.

その男がスーザンからすべてのお金を強奪したのです。

O beni parasını çalmakla suçladı.

- 彼女は私が彼女の金を盗んだと言って告訴した。
- 彼女は私が金を盗んだといって告訴した。
- 彼女は私が彼女のお金を盗んだという理由で私を訴えた。

O, şirketin parasını cebine attı.

彼は会社の金に手をつけた。

O, bütün parasını kutuya koydu.

彼は自分のお金を全部箱の中に入れた。

Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti.

彼女は少ないながら持っていたお金をすべてなくした。

Onun tüm parasını kaybettiğini söyleniyor.

彼は全財産を失ってしまったそうだ。

O, parasını ailesini, arkadaşlarını kaybetti.

彼女は金も、家族も友人もなくしてしまった。

Tom'un parasını nerede sakladığını biliyorum.

トムがどこにお金を隠したのか、知ってるんだ。

O kamu parasını zimmetine geçirdi.

彼は公金を着服した。

O, parasını hisse senetlerine yatırdı.

- 彼は自分のお金を株に投資した。
- 彼は株に投資した。

Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

彼女はお金、家族、友だちを失った。

Ve kamu parasını kamu mallarına harcayarak

そして 公共財に税金を投じることで

Taksiden inmeden önce yol parasını öderiz.

タクシーを降りる前に、お金を払う。

O bütün parasını hayır kurumuna bağışladı.

- 彼は自分の金をすべて慈善施設に寄付した。
- 彼は自分のお金をすべてを慈善施設に寄付した。
- 彼は持っていた金を全部慈善施設に寄付した。

Japon parasını Amerikan parası ile değiştirdiler.

日本の金を米貨と交換した。

O parasını her zaman özgürce harcıyor.

彼はいつも惜しげもなく金を使う。

O adam onun bütün parasını çaldı.

その男は彼の金をすべて盗んだ。

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.

彼は高利でお金を貸している。

Çocuk tüm parasını bir kumbarada tuttu.

子は 貯金箱に すべてのお金を置きました。

Bütün parasını elbiselere harcamayacak kadar akıllıdır.

彼女は着物に金を全部使ってしまうほどばかではない。

Tom, Mary'nin parasını çaldığını itiraf etti.

トムはメアリーのお金を盗んだことを認めた。

O, onu onun parasını çalmakla suçladı.

彼女は自分のお金が盗まれたことで彼を訴えた。

- Caroline tüm parasını kıyafetlere harcamayacak kadar mantıklıdır.
- Caroline tüm parasını kıyafetlere harcamayacak kadar akıllıdır.

- キャロラインはすべてのお金を洋服に使うほど愚かではない。
- キャロラインはお金を全部衣服に使うほどばかではない。

- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
- O, dünyada bir yolculuk yapma niyetiyle parasını tasarruf ediyor.

世界旅行する目的で、彼女はお金を貯めている。

Ay sonuna kadar bütün parasını harcamış olacak.

彼は月末までにお金をすべて使ってしまっているでしょう。

Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.

彼は競馬に有り金全部をつぎ込むほど馬鹿ではない。

- Kahveni ben ısmarlayayım.
- Kahvenizin parasını ben ödeyeyim.

あなたのコーヒー代、私に払わせてください。

Yaşlı adam parasını yer altında saklamaya çalıştı.

老人はお金を地中に隠そうとした。

Ben ona tüm parasını yemeğe harcamamasını tavsiye ettim.

食べ物にお金を全部使うようなことはするな、と私は彼に忠告した。

1971'de Birleşik Krallık, parasını onluk sisteme çevirdi.

英国は、1971年にその貨幣制度を10進法に移行させた。

Bay Mitsubishi içki parasını tasarruf etmek için evde içiyor.

三菱さんが飲み代を浮かすために家飲みしています。

Belediye başkanı şehir parasını kendi kullanımı için tahsis etti.

その市長は市の金を横領した。

Üç büyük adam ona saldırdı ve onun parasını çaldı.

3人の大男が彼を攻撃して彼のお金を盗んだ。

Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

たいていのスポーツの場合、最も厳しい練習をするチームがふつう勝利を収める。

- Aptal ve parası çabuk ayrılırlar
- Aptal parasını çabuk harcar.
- Aptal parasının kıymetini bilmez.

愚か者の金はすぐにその手を離れる。

Gece sokakta, Tom bıçaklı yabancı bir adam tarafından tehdit edildi ve parasını soydular.

トムは夜道で見知らぬ男にナイフで脅され、現金を強奪された。

Tom gece caddeden aşağıya doğru yürüyorken onun tanımadığı bir adam onu bir bıçakla tehdit etti ve onun parasını gasbetti.

トムは夜道で見知らぬ男にナイフで脅され、現金を強奪された。