Translation of "Derin" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Derin" in a sentence and their japanese translations:

- Göl çok derin.
- Gölet çok derin.

その池はとても深い。

Bob o konuyu derin derin düşündü.

ボブはそのことについてじっと考えた。

- Derin nefes alamadı.
- Derin nefes alamıyordu.

彼は深呼吸ができなかった。

- Derin derin soludu.
- Derince bir nefes aldı.

- 彼は深呼吸をした。
- 彼は深呼吸した。
- 彼は深く息をした。

Derin düşüncelere daldı.

彼は深く物思いにふけっていた。

Tom derin uykudaydı.

トムはぐっすり眠っていた。

Nehir burada derin.

川はこの辺が深い。

Bebek derin uykuda.

赤ちゃんはぐっすり寝ている。

Kızım derin uykuda.

- 私の娘はぐっすり寝ている。
- 私の娘はぐっすり眠っている。

Ne kadar derin?

どのくらい深い?

Tom derin uykuda.

トムはぐっすり寝ている。

Göl çok derin.

その湖はとても深い。

Göl burada derin.

湖のこの場所が深い。

O derin uykuda.

彼はぐっすり眠っていた。

Göl derin midir?

その湖は深いんですか?

Kuyu derin mi?

その井戸は深いんですか?

Bu göl derin.

この湖は深い。

O derin yer altındaydı,

地下深いところ

Örneğin derin öğrenme ağına

例えば ディープラーニングの ネットワークに

...derin vadiler karanlığa gömülüyor.

‎深い渓谷が暗闇に包まれる

Hikayeden derin şekilde etkilendi.

彼はその話に深く感動した。

Durgun sular derin akar.

- 流れの静かな川は水が深い。
- 静かに流れる川は深い。
- 静かな流れは深い。
- 静かな川は水が深い。
- 音を立てぬ川は深い。

Derin bir nefes al.

- 息を深く吸いなさい。
- 深呼吸をして。

Çocuğu derin uykuda buldum.

私が行ってみると、その少年はぐっすり眠っていた。

Derin nefes almak sağlıklıdır.

深呼吸するのは健康に良い。

Porsuklar derin çukurlar kazarlar.

アナグマは深い穴を掘る。

Yorgun çocuk derin uykuda.

- 疲れた少年はぐっすり眠っている。
- 疲れた子供はぐっすり寝ている。
- その疲れている少年はぐっすり眠っている。

Hasta derin bir komada.

患者は深い昏睡状態にあります。

Bu göl derin mi?

この湖は深いんですか?

Göl ne kadar derin?

湖の深さはどのくらいですか。

Bu derin bir karanlıktı.

深い闇だった。

Markalaşma, insan ruhunun derin tezahürüdür.

ブランディングには 人間の精神性が深く表れています

Kar sandığımdan çok daha derin!

思ったより雪が深いよ

Iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon

たとえば 気候変動対策として 脱炭素化を強力に進めるとか

Balıkçılar derin sulara ağ atmakta.

‎漁師が深い海に網を仕掛ける

derin sohbetlere çok zaman ayırdım

掘り下げた議論に多くの時間を割きます

En derin sezgilerimle bunu harmanlayınca

私の一番深い所にある 直感と一致してます

O göl ne kadar derin?

その湖はどのくらい深いのですか。

O derin bir nefes aldı.

彼は息を深くすいこんだ。

Onun ölümünden derin üzüntü duydum.

彼の死を嘆き悲しんだ。

Nehrin en derin yeri burası.

湖はここが一番深い。

O, derin bir uykuya daldı.

彼女は深い眠りについた。

O, derin bir nefes verdi.

彼は深いため息をついた。

Kocam ve kızım derin uykuda.

夫と娘はぐっすりと眠っている。

O, derin bir nefes aldı.

彼女は深呼吸をした。

Onun derin bir sesi var.

彼の声には底力がある。

Tom derin bir uykuya daldı.

トムは深い眠りに落ちた。

Bu göl ne kadar derin?

この湖の深さはどれくらいですか。

Biwa gölü ne kadar derin?

- 琵琶湖の深さはどうですか。
- 琵琶湖の深さはどれくらいあるの?

Tom derin biçimde içini çekti.

トムは深いため息をついた。

Bu nehir biraz derin görünüyor.

この川は浅そうだね。

Derin bir nefes alın lütfen.

息を深く吸ってください。

Yangın çıktığında o derin uykudaydı.

- 火事になった時に、彼はぐっすり眠っていた。
- 火事が起こった時、彼はぐっすり眠っていました。

Tom derin bir nefes aldı.

トムは深呼吸をした。

Tom derin biçimde nefes aldı.

トムは深く息を吸い込んだ。

Ağzınızdan derin bir nefes alın.

口から大きく息を吸い込んで。

- Yangın patlak verdiğinde, o derin uykudaydı.
- Yangın patlak verdiğinde, o, derin uykudaydı.

- 火事になった時に、彼はぐっすり眠っていた。
- 火事が起こった時、彼はぐっすり眠っていました。

- Bu göl ne kadar derin!
- Bu göl ne kadar da derin böyle!

この湖は何と深いのだろう。

- Japonya'da bu göl en derin göldür.
- Bu göl Japonya'da ki en derin göldür.

この湖は日本で一番深い。

Bundan daha derin bir mesele var:

これは 深い問題もはらんでいて

Bu kesik kötü. Derin bir kesik.

かなりひどく切った

En derin yer beş kilometre aşağıdaydı.

5キロの深さにいました

İncileri bulmak isteyen derin dalmak zorunda.

真珠を探したいと思う者は深くもぐらなければならぬ。

Hiçbir koşulda derin nehirde yüzmemen gerekir!

どんな事情があってもその深い川で泳いではいけません。

Ayı geldiğinde yaşlı adam derin uykudaydı.

- その老人は熊がきたときにはぐっすりと眠っていた。
- 熊が来た時、その老人はぐっすり眠っていた。

Gölün ne kadar derin olduğunu bilmiyorum.

その湖はどれくらい深いか知りません。

Gerindi ve derin bir nefes aldı.

彼は体を伸ばしてから深呼吸をした。

Derin bir nefes alıp verin, lütfen.

息を深く吸ったり吐いたりしてください。

Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.

赤ちゃんは母親の腕の中でぐっすり眠っていた。

Ona karşı derin bir şefkate sahibim.

私は彼女に深い愛情を持っている。

Kalbimin en derin yerinden onu seviyorum.

僕は心の底から彼女を愛している。

Derin bir nefes al ve rahatla.

深呼吸してリラックスして下さい。

Bakmaya gittiğimde çocuğu derin uykuda buldum.

私が行ってみると、その少年はぐっすり眠っていた。

Bebek derin bir uykuda gibi görünüyordu.

その赤ちゃんはぐっすり眠っているようだった。

Köpeğime karşı olan sevgim çok derin.

私の愛犬に対する愛情は浅からぬものがあった。

Derin karda yürümek bize zor geldi.

私たちは、深い雪の中を歩くのは困難だとわかった。

Bu nehir yüzmek için yeterince derin.

この川は泳げるくらい深い。

Bu nehrin en derin yeri burası.

この川はここが最も深いんだ。

Bu göl bu noktada en derin.

- この湖はこの地点が一番深い。
- この湖はここが最も深い。

Amcamın sanata derin bir ilgisi var.

おじは芸術への関心が高い。

Tom çok derin bir nefes aldı.

トムは大きく深呼吸をした。

Ancak daha sonra gece derin uyku sırasında,

でも メモリ容量が限られているので

Bu derin uyku beyin dalgalarının kombine kalitesi

この深い眠りでの脳波の 組み合わせこそが

Isının bir kısmı derin okyanusa doğru yayılır

熱の一部は深海にまで届いて

Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.

- 自分の人生を振り返ってみたとき、彼女は深い後悔の念にかられた。
- 彼女は自分の人生を振り返って深く後悔した。

İki arkadaş derin bir arkadaşlık bağı oluşturdular.

2人の友人は深い友情のきずなをつくりだした。

Ülkelerine olan derin sevgilerini kendilerince ifade ettiler.

彼らは彼らなりのやり方で祖国への深い愛を表現した。

Derin bir nefes al ve sonra gevşe.

深呼吸をして楽にしなさい。

Karısı öldüğünde o derin bir keder içindeydi.

彼は妻に死なれて深く悲しんでいた。

O, durdu ve derin bir nefes aldı.

彼は立ち上がって深呼吸した。

Tom derin dağlarda izole bir köyde büyüdü.

トムは山奥にある人里離れた村で育ちました。

Bildiğim kadarıyla, gölün en derin noktası burası.

私の知る限りにおいては、湖はここが一番深い。

Ve bu derin deniz bacalarının keşfinden bu yana,

深海熱水噴出孔の発見以来

Derin çamurda birkaç adım atmakta bile çok zorlanıyorum.

この深い泥の中から 出ようともがいてる

özellikle de az önce bahsettiğim uykunun derin evresi.

特に 先程 お話ししたような 深い眠りは得にくくなります

Sensörleri derin okyanusa göndermek için gerekli olan enerji.

つまり 深海までセンサーを 配備するために使うエネルギーです

Her gün, derin vadilerden ve izole alanlardan geçerek

彼は毎日 このような 人気もない風景の中

Dışarıda bir kez derin bir rahatlama nefesi verdim.

外へ出ると、私は深深と安堵のため息をついた。

Orada on yıl önce derin bir gölet vardı.

10年前に、そこに深い池があった。