Translation of "Bizimle" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "Bizimle" in a sentence and their japanese translations:

- Bizimle misin?
- Bizimle misiniz?

お前は賛成か?

Bizimle gelmek istersen gel bizimle.

もし来たければ、私たちと一緒にきなさい。

- Bizimle birlikte gelmeliydin.
- Bizimle gelmeliydin.

あなたも一緒に来ればよかったのに。

Bizimle gel.

- さあ、一緒に来いよ。
- いっしょに来なさい。
- 私達と一緒に来なさい。

Şimdi bizimle geliyorsun.

君は今私たちと一緒に来るのだ。

Şimdilik bizimle kalabilirsin.

- とりあえず君は私たちのところにいてもいいよ。
- 君はしばらくの間私達のところにいてもよい。

Keşke bizimle gelebilsen.

- 君が私たちと一緒に来られるといいのになあ。
- 君が一緒に来ることができたらいいのに。

İstersen bizimle gel.

よかったら一緒にいらっしゃい。

İstersen bizimle gelebilirsin.

来たいのなら私達と一緒にきても良いです。

Bizimle gelmeni istiyorum.

私たちと一緒に来ていただきたいのですが。

Bizimle birlikte gel.

- 私たちといっしょにきなさい。
- さあ、一緒に来いよ。
- いっしょに来なさい。

Bizimle burada kal.

我々と一緒にここにいなさい。

Bizimle gelecek misin?

一緒に行かない?

Keşke bizimle gelseydin.

あなたも私達と一緒に来ればよかったのになあ。

Bizimle gidecek misin?

- あなたは私達と行きますか。
- 私たちと一緒に行きませんか。

Bizimle geleceğinden emindim.

てっきりあなたが我々といっしょに来られるものと思っていました。

İnsan grubu bizimle geldi.

そのグループの人々も私たちといっしょに来た。

O bizimle çok resmîdir.

彼は私達に対して実に堅苦しい。

Bizimle Fransızca konuşmayı denedi.

彼は私たちに試みにフランス語で話しかけてきた。

O bizimle yemek yiyecekti.

彼は私たちと食事をすることになっていた。

O bizimle gelmek istedi.

- 彼は一緒に来たがった。
- 彼は私たちと一緒に来たがった。

Bizimle gelebilirsen memnun olurum.

私たちと一緒に来て下さるのならうれしいのですが。

Bizimle gelebilseydin mutlu olurdum.

私たちと一緒に来て下さるのならうれしいのですが。

Bizimle gelebilirsen mutlu oluruz.

私たちと一緒に来て下さるのならうれしいのですが。

Neden bizimle istasyona yürümüyorsun?

駅まで一緒に歩きませんか?

Bizimle tenis oynar mısın?

- 私たちとテニスをしませんか。
- うちらとテニスしない?

Eğer yapabilirsen,bizimle gel.

もし来れたら、私たちと一緒に来なさい。

Neden bizimle gelmek istemiyorsun?

- どうして僕たちと一緒に来たいと思わないの?
- 私どもにご同行願えないのはなぜでしょうか。

Bizimle her şey iyidir.

私達は万事うまくいっている。

Bizimle yemek ister misiniz?

私達といっしょに食事しませんか。

Onun bizimle kalmasını istiyorum.

私は彼に私達と一緒にいてほしいのです。

Bizimle birlikte gidebilir misin?

私たちと一緒に行けますか。

Neden bizimle partiye gelmiyorsun?

- 僕らと一緒にパーティーに行こうよ。
- 私たちと一緒にパーティーに行こうよ。

Niçin bizimle okula gitmiyorsun?

私たちといっしょに学校に行かない。

Eğer istiyorsan bizimle gelebilirsin.

良かったら、私達と一緒に行きましょう。

Bizimle gelemediğin için üzgünüm.

一緒に来ていただけなかったのが残念です。

Bizimle oynamak ister misiniz?

私たちと一緒にやらない?

O bizimle gelmek istiyor.

- 彼は私たちと一緒に行きたいと思っている。
- 彼は私たちと一緒に行くことを望んでいる。

General bizimle el sıkıştı.

将軍は私たちと握手をした。

Bizimle bu şekilde konuşma.

そんなふうに私たちに話しかけないで。

Biz sinemaya gidiyoruz. Bizimle gel.

私たちは映画に行くんですよ。一緒においでなさい。

Bizimle yüzmeye gitmek ister misin?

一緒に泳ぎに行きませんか。

Bizimle ilgili birkaç soru sordu.

彼女は私たちにいくつかの質問をした。

O bizimle aynı fikirde olmayacak.

彼はがんとして私たちに同意しない。

Belki bizimle gelsen iyi olur.

ことによると、きみにも一緒にきてもらう。

Bizimle futbol oynamak ister misin?

僕たちと一緒にフットボールをやらないか。

Geçen yazdan beri bizimle yaşıyor.

彼女はこの前の夏から私たちといっしょに住んでいます。

Sanırım bizimle kalsan iyi olur.

君は私たちの家に泊まったほうがよいと思う。

Keşke o burada bizimle olabilse.

私は彼女も一緒にいてくれれば良かったのにと思った。

Hastalık nedeniyle, o bizimle gelemedi.

病気のために彼は我々と同行できなかった。

Onun bugün bizimle olacağına inanıyorum.

ご主人は本日お見えになるでしょう。

Bizimle birlikte ayrılmayı reddediyor musunuz?

あなたは私達と一緒に出発することを断るのか。

Bizimle kimin geldiğini bilmek istiyorum.

誰が私たちと一緒に来るのか知りたい。

Disneyland çok ilginçti. Bizimle gelmeliydin.

- ディズニーランドはとても面白かったよ。君も来ればよかったのに。
- ディズニーとっても面白かったよ。一緒に来ればよかったのに。

Ve sonra bu bizimle kalıyor.

それが記憶に残ります

Bizimle aynı fikirde olacaklarını düşünüyorum.

彼らは私達と同意見だと思う。

O, bizimle Fransızca konuşmaya çalıştı.

彼は私たちにフランス語で話しかけようと努力した。

Bizimle gitmek istemediğinden emin misin?

- 本当に私たちと一緒に行きたくないんですか?
- 僕らと行きたくないというのは本気なの?

Tom'un bizimle şarkı söylemesini istiyoruz.

トムに一緒に歌って欲しいです。

Senin bizimle geleceğine kesin gözüyle baktım.

てっきりあなたが我々といっしょに来られるものと思っていました。

O hasta olduğu için bizimle gelemedi.

病気のために彼は我々と同行できなかった。

O bizimle gelmek istediğini ima etti.

彼女は我々と行きたいのだとほのめかした。

Onlar daha sonra bizimle arayı kapattılar.

彼らは後で私たちに追いついた。

Bu ayın başına kadar bizimle kaldı.

彼は今月初めまで私たちのもとにいました。

Bu hafta amcam bizimle birlikte kalıyor.

- おじさんは今週うちにたいざいしている。
- 今週、僕のおじさんが家に泊まってるんだ。

Ne yazık ki bizimle seyahat edemezsiniz.

君が我々と一緒に旅行することができないとは残念だ。

Tom'un neden bizimle gitmek istemediğini anlayamıyorum.

なぜトムが私たちと一緒に行きたがらないのか理解できない。

Bizimle biraz konuşup konuşmayacağını merak ediyorum.

もしよかったらしばらく僕たちと話さない?

Birkaç gün bizimle kalmaya ne dersin?

私達の所に数日泊ったらいかがですか。

Bizimle birlikte bir yürüyüşe ne dersin?

私たちと一緒に散歩しませんか。

Bizimle birlikte öğle yemeği yemeyecek misin?

お昼一緒に食べない?

Tom ve ben bizimle gelmeni istiyoruz.

トムも私も、君に一緒に来て欲しいんだ。

Kız kardeşim yakında bizimle birlikte olacak.

すぐにシスターが参ります。

Siz de bizimle gelmek istemez misiniz?

- 私達と一緒にいらっしゃいませんか。
- あなたも私たちと一緒にいらっしゃいませんか。

Ken'in bizimle aynı fikirde olmaması garip.

ケンがわれわれに同意しないのは不思議です。

Neden bizimle birlikte akşam yemeği yemiyorsun?

- 私たちと一緒に食事しませんか。
- どうして一緒に晩御飯を食べないんですか?

Lütfen, bir sandalye alın ve bizimle oynayın.

いすを持ってきてゲームに入りなさいよ。

Onun niçin bizimle gitmek istemediğini çıkarabiliyor musun?

なぜ彼が我々と同行しないのかわかりますか。

Sorun onun bizimle aynı fikirde olup olmayacağıdır.

問題は彼が私たちに同意するかどうかである。

O bizimle aynı fikirde olabilir veya olmayabilir.

- 彼女は同意するかもしれないししないかもしれない。
- 彼女はわれわれに同意するかも知れないし、しないかも知れない。

O bir süre bizimle kalmaya karar verdi.

- 彼女はしばらく私たちのところに滞在することに決めた。
- 彼女はしばらくの間私達のところに滞在することに決めた。
- 彼女はしばらくの間私たちのところに滞在することを決めた。

Onun bizimle gitmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorum.

彼は私たちと一緒にいくべきです。

Dağlara çıkacağız, bu yüzden neden bizimle gelmiyorsun?

山に行くところですが、ご一緒にどうですか。

Biz onun bizimle geleceğine kesin gözüyle baktık.

私たちは彼が突然、私たちに同行すると思っていた。

O ne zaman Tokyo'ya gelse bizimle kalır.

彼は上京するたびに私たちの家に泊まる。

Sence Tom bizimle Boston'a gitmek istiyor mu?

トムは私たちと一緒にボストンへ行きたがっていると思う?

Jim değişim öğrencisi olarak Japonya'da bizimle kaldı.

ジムは交換留学生として日本にいたとき、私たちの家に滞在した。

Hafta sonunda bizimle akşam yemeği yemek ister misin?

週末に夕食を一緒にどうですか。

O, geldi ve bizimle birlikte akşam yemeği yedi.

彼はやって来て私達と一緒に食事をした。

Yarın bizimle birlikte Yamanaka Gölü'ne gitmeye ne dersin?

明日私たちと山中湖へドライブに行くのはいかがですか。

Bu öğleden sonra bizimle çay içmek ister misin?

今日の午後、ご一緒にお茶をいかがですか。

Bu öğleden sonra bizimle çay içmek ister misiniz?

今日の午後、ご一緒にお茶をいかがですか。

Bu hafta sonu işin yoksa bizimle balık tutmaya gelsene.

忙しくなければ今週末に一緒に魚釣りに行きませんか。

Bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusunu kazandın.

そして手に入れた新しい子犬をホワイトハウスに連れて行こうね。

Ailemiz bizimle ilgilendi ve şimdi onlarla ilgilenme sırası bizde.

両親が僕らの面倒を見てくれたから、今後は僕らが両親の面倒を見る番だ。

Mary'nin neden bizimle Boston'a gitmek istemediğini Tom biliyor mu?

- メアリーがどうして俺らとボストンに行きたがらないのか、トムは知ってるの?
- メアリーがなぜ私たちとボストンに行きたがらないのか、トムは知っているのかしら?

Bugün, 100 binden fazla kadın bizimle çalışıyor ve 20 milyon

私たちの銀行を利用する女性は 今や10万人以上となり

Bir süre sorunlarını unut ve bizimle akşam yemeği yemeye gel.

そんなの忘れてちょっくら晩飯でも食いにこいや。