Translation of "çaldığını" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "çaldığını" in a sentence and their japanese translations:

- Parayı çaldığını inkar etti.
- Parayı çaldığını reddetti.

彼はお金を盗んだことを否定した。

Telefonun çaldığını duydum.

電話が鳴る音が聞こえた。

- Jill'in piyano çaldığını duydum.
- Ben Jill'in piyano çaldığını duydum.

私はジルがピアノを弾くのを聞いた。

Okul zilinin çaldığını duydum.

- 学校のベルが鳴るのが聞こえた。
- 学校のチャイムの音が聞こえたんだ。

Ben telefonun çaldığını duydum.

電話がなっているのが聞こえた。

Birinin kapıyı çaldığını duydum.

誰かがノックしているのが聞こえた。

Ben zilin çaldığını duydum.

私はベルが鳴るのを聞いた。

Mary'nin piyano çaldığını görüyorum.

メアリーがピアノを弾いているのが見えます。

Onun piyano çaldığını gördüm.

彼女がピアノをひくのが見えた。

Birisinin kapıyı çaldığını duydum.

私は誰かがドアをノックするのを聞いた。

Birinin eşya çaldığını gördüm.

誰かがその商品を盗むのを見たんです。

Çocuğun keman çaldığını duyduk.

私達はその少年がバイオリンを弾いているのを聞いた。

Birinin ıslık çaldığını duydum.

- 誰かが口笛を吹くのが聞こえた。
- 誰かの口笛が聞こえた。

Çocuk bisikleti çaldığını inkar etti.

少年は自転車を盗まなかったと言った。

Telsizi dinlerken telefonun çaldığını duydum.

ラジオを聞いている時、電話の鳴るのが聞こえた。

Mary parayı çaldığını inkar etti.

メアリーはお金を盗んだことを否定した。

Tom parayı çaldığını inkar etti.

トムはお金を盗んでいないと言った。

Adam arabayı çaldığını inkar etti.

その男は車を盗んだことを否定した。

Bir şey çaldığını inkar etti.

彼女は何も盗まなかったと言った。

O, altını çaldığını itiraf etti.

彼はその金を盗んだことを認めた。

O, hazineyi çaldığını itiraf etti.

彼はその財宝を盗んだことを認めた。

Birinin kapıyı çaldığını duyduğumu düşündüm.

誰かがドアをノックした音が聞こえたと思った。

Saatini çaldığını baban biliyor mu?

お父さんは、あなたがお父さんの時計をこわしたことを知っているの。

Tom bisikleti çaldığını itiraf etti.

トムは自転車を盗んだことを認めた。

Ön kapı zilinin çaldığını duydum.

私は玄関のベルが鳴るのを聞いた。

Oğlumun keman çaldığını duydun mu?

- あなたは私の息子がバイオリンを弾くのを聞きましたか。
- うちの息子の弾くバイオリン、聞きました?

Kimin ne çaldığını bile bilmiyorum.

誰が、何を盗んだのかさえ分からない。

Tom Mary'nin kemanını çaldığını duydu.

トムはメアリーのバイオリンの練習を聞いた。

Tam o anda, telefonun çaldığını duydum.

ちょうどその時電話が鳴るのを聞いた。

Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

誰かが玄関のベルを鳴らすのが聞こえましたか。

Bu, onların arabayı çaldığını söylediği kişi.

この人は、車を盗んだといわれている人です。

Tom Mary'den para çaldığını itiraf etti.

トムはメアリーのお金を盗んだことを認めた。

Bir kez onun piyano çaldığını duydum.

私は彼がピアノをひくのを一度聞いたことがある。

Onun piyano çaldığını hiç duydunuz mu?

彼女がピアノを弾くのを聞いたことがありますか。

Tom, Mary'nin parasını çaldığını itiraf etti.

トムはメアリーのお金を盗んだことを認めた。

Onun parayı çaldığını itirafı ailesini şaşkına çevirdi.

その金を盗んだという彼の自白に家族はおどろいた。

Ben sık sık onun piyano çaldığını duyarım.

- 彼女がピアノを弾く音が聞こえることがよくある。
- 彼女が弾くピアノの音がよく聞こえてきます。

Tom'un dizüstü bilgisayarını kimin çaldığını biliyor musun?

- トムのパソコンを盗んだ人が誰か知ってるの?
- トムのパソコン、誰が盗んだか知ってるの?

O, zilin çaldığını duyar duymaz telefona cevap verdi.

ベルが鳴るのを聞くとすぐに彼女は電話にでた。

O, zil çaldığını duyar duymaz telefona cevap verdi.

ベルが鳴るのを聞くとすぐに彼女は電話にでた。

Kapının çaldığını duydum. Git ve kim olduğuna bak.

玄関のベルが鳴るのが聞こえたよ。誰か来たのか見に行っておいで。

- Senin piyano çaldığını duyuyorum.
- Duyduğuma göre piyano çalıyormuşsun.

あなたはピアノやるそうですね。

Ben sık sık onun trompette melodi çaldığını duydum.

私は彼がそのメロディーをトランペットで吹いているのをたびたび耳にした。

Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.

ちょうど食器を片付けたあと、玄関のベルが鳴るのをジョーンは聞いた。