Translation of "Öğrencilerin" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Öğrencilerin" in a sentence and their japanese translations:

Öğrencilerin notlarına baktığımızda

私の生徒や他の生徒の メモを見ることで

Öğrencilerin yarısı yok.

学生の半数は欠席している。

Öğrencilerin yarısı yoktu.

学生の半数が休んでいた。

Öğrencilerin çoğu yorgundu.

生徒たちの多くは疲れていた。

Öğrencilerin sayısı düşüyor.

生徒の数がだんだん減ってきた。

Öğrencilerin hepsi mevcuttu.

学生全員が出席した。

Okulun öncelikleri arasına öğrencilerin

学校の優先事項として

Öğrencilerin kütüphaneye erişimleri var.

学生は図書館は利用できる。

Öğrencilerin çoğunluğu tarih sevmiyor.

学生の大多数が史学を嫌っている。

Sadece öğrencilerin isimlerini ezberleyemiyorum.

- どうしても生徒の名前が暗記できない。
- どうも生徒の名前が覚えられないんですよ。

Öğrencilerin çoğu sporları sever.

たいていの学生はスポーツが好きだ。

Öğrencilerin hepsi şimdi sıralarında.

生徒たちは今みんな勉強中です。

Sınıflarını temizlemek öğrencilerin görevidir.

教室のそうじをするのは生徒の義務だ。

Öğrencilerin toplam sayısı nedir?

- 生徒の人数は何人ですか。
- 生徒は全部で何人ですか?
- 学生は全部で何人ですか?
- 生徒の総数はいくらですか?

Burada öğrencilerin çoğu çalışkan.

ここの学生は大部分がまじめである。

Buradaki öğrencilerin çoğunluğu çalışkan.

ここの学生は大部分がまじめである。

- Öğretmen öğrencilerin talebine karşı koyamadı.
- Öğretmen öğrencilerin talebini kabul etti.

教師は学生達の要求に屈した。

Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.

学生の3分の2がその集会に出ました。

Yurtdışına giden öğrencilerin sayısı artmaktadır.

海外へ行く学生の数が増えている。

Biz öğrencilerin hepsi beyzboldan hoşlanırız.

我々学生はみな野球が好きだ。

Öğrencilerin hepsi birlikte ayağa kalktı.

学生は皆一斉に立ち上がった。

Tüm öğrencilerin kütüphaneye erişimi var.

全学生はみんな図書館に入ることができる。

Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.

すべての学生が昨日そこへ行ったわけではない。

- Sanırım öğrencilerin sınıflarını temizlemeleri güzeldir.
- Kendi sınıflarını temizlemenin, öğrencilerin yararına olduğunu düşünüyorum.

生徒達が教室をそうじすることはよいことだと思います。

Bugün Avustralya'da liseyi bitiren öğrencilerin yarısı

オーストラリアで ハイスクールを終えた学生の半数は

Öğrencilerin matematiği öğrenmelerine yardım etmek adına

金融トレーダーの仕事を辞めて

Öğrencilerin çoğu sanayiden çok finansla ilgileniyor.

工業よりも金融に関心のある学生のほうが多い。

Öğrencilerin Vakıf Günü'nde bir tatili var.

学生は創立記念日で休みだ。

Öğrencilerin bazıları araba ile okula gelirler.

学生の中には車で通学する者もいる。

Öğrencilerin sayısı her geçen yıl azalıyor.

学生の数は年々減少している。

Öğrencilerin şüpheli yerlerden uzak kalması bekleniyor.

学生たるものはいかがわしい場所にちかづかない方がよい。

Yabancı öğrencilerin İngilizceyi iyi konuşması zordur.

外国人学生にとって英語を上手に話すことは難しい。

Öğrencilerin hepsi Bay Brown'a saygı duyuyor.

ブラウン先生はすべての生徒に尊敬されている。

Tüm öğrencilerin içinde en çok çalışır.

彼はすべての学生の中で一番よく勉強する。

Öğrencilerin yüzde kaçı üniversitelere kabul edilmektedir?

その学生たちの大学合格率はどのくらいですか。

Tüm öğrencilerin okul yönetmeliklerini bilmesi gerekiyor.

生徒はみんな校則を知っていることになっている。

Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.

生徒の年齢は18歳から25歳にわたっている。

Japon öğrencilerin genel kültür bilgisinden etkilendim.

私は日本人学生の「一般常識」に感銘した。

Şu öğrencilerin her ikisi testi geçmedi.

その二人の学生は両方ともがテストに合格したわけではなかった。

Öğrencilerin okuldan sonra sınıflarını temizlediğini gördüm.

私は生徒達が放課後教室で掃除しているのを見た。

Öğrencilerin kahvaltı yapmadan okula gitmeleri yaygındır.

生徒が朝飯を食べずに学校へ行くことも多いです。

öğrencilerin yaşadıklarıyla gerçekleri daha iyi anlamamızı sağlıyor.

生徒達が経験している現実について 理解を深めるのに役立ちます

Öğretmen güncel olaylara öğrencilerin dikkatini çekmeye çalıştı.

先生は学生に時事問題に興味を持たせようとした。

Okul, kampüste öğrencilerin sigara içmelerine izin vermez.

その学校では構内での生徒達の喫煙を禁止している。

Benim görüşüm sınıfımdaki diğer öğrencilerin çoğundan farklıdır.

私の意見は、クラスの大半の学生の意見とは異なる。

Bu öğrencilerin her ikisi de testi geçmediler.

その二人の学生は両方とも試験に合格しませんでした。

Öğrencilerin her ikisi de bütün testlerini geçti.

その生徒達は二人ともすべての試験に合格した。

Öğrencilerin %40'ından daha fazlası üniversiteye gidiyor.

40%以上の生徒が大学に進学する。

- Öğrenciler çok çalışmalılar.
- Öğrencilerin çok çalışması gerekiyor.

学生は当然必死に勉強するはずだ。

Bazı öğrencilerin ev ödevi hakkında yakındıklarını duydum.

私は何人かの生徒が宿題のことで文句を言うのを聞いた。

Ben bu fikri öğrencilerin kafalarına işlemek niyetindeyim.

この考えを学生達に叩き込もうと思う。

Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.

ジェーンはステージで生徒が上手に劇をしているのを見ました。

Bu, öğrencilerin yapmaya eğilimli olduğu bir hata.

これは学生のよくする間違いだ。

Bu öğrencilerin her birinin kendi fikri var.

この生徒たちはそれぞれの自分の意見をもっている。

Öğrencilerin okula gitmeden önce kahvaltıyı atlaması yaygındır.

- 生徒が朝飯を食べずに学校へ行くことも多いです。
- 生徒が朝ご飯抜きで学校に行くのはよくあることです。
- 生徒が朝を抜いて登校するのはありふれたことだ。

Okul kuralları öğrencilerin okul üniformaları giymelerini gerektiriyor.

校則なので生徒たちは学生服を着なくてはならない。

öğrencilerin zor kısımlarla uzun süre vakit geçirmesi gerekiyor.

すべてが結びついた時の美しさを 味わってもらわねば

Öğretmen öğrencilerin herhangi bir soru sormasına izin vermedi.

- 先生は生徒のなにも質問させなかった。
- その教師は生徒たちに何も質問させなかった。

Garip bir şekilde, öğrencilerin sayısı her yıl azalıyor.

奇妙にも、学生の数が毎年減ってきている。

Öğrencilerin sadece yüzde 40'ı üniversiteye devam eder.

- わずか40%の生徒しか大学に進学しない。
- 学生のただ六十パーセントは大学に進む。
- 大学進学率はたったの40パーセントです。

Öğrencilerin yüzde 40'tan azı üniversiteye devam ediyor.

40%もの生徒が大学に進学する。

Japonya'da, öğrencilerin özverili ve grup merkezli olması gerekiyor.

日本では、学生は自己を主張せず、グループ中心になるものとされている。

Japon öğrencilerin bilgi toplamada çok iyi olduklarını düşünüyorum.

日本の学生は知識を蓄積する事は大変得意だ。

Sınıfa geç gelen öğrencilerin sayısı son zamanlarda artmaktadır.

遅刻する学生の数が最近増えている。

Başarılı öğrencilerin isimlerinden önce bir nokta koyar mısın?

合格した生徒の名前の前に点をつけて下さい。

Müdür mezun olan öğrencilerin her biri ile tokalaştı.

校長は卒業生一人一人と握手をした。

Öğrencilerin teker teker ayağa kalktılar ve kendilerini tanıttılar.

生徒たちは1人ずつ立ち上がり自己紹介した。

Öğretmen öğrencilerin ikili grup halinde diyaloğu patik yapmalarını istedi.

先生は生徒に、2人一組になって対話の練習をするように言った。

Ne mutlu ki öğrencilerin çok iyi bir öğretmenleri vardı.

そんないい先生を持った生徒たちは幸福だった。

Öğretmen genellikle öğrencilerin cesarete sahip olmalarının gerekli olduğunu vurgulamaktadır.

教師は生徒達が勇気を持つべきだとしばしば力説する。

Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.

学校に遅れた生徒の数は思っていたよりずっと少なかった。

Sınıftaki bütün öğrencilerin onunla aynı fikirde olmasının sebebi budur.

そういうわけでクラスの生徒全員が彼に賛成した。

Öğrencilerin üçte ikisinin neden öğrenci toplantısına katılmadığını biliyor musunuz?

3分の2の学生が学生大会に欠席した理由がわかりますか。

Biz bazı öğrencilerin geleceğini düşündük ama sınıfta kimse yoktu.

私たちは何人かの生徒が来るだろうと思っていたが、教室にはだれ一人いなかった。

Okul müdürü mezun öğrencilerin her biri ile el sıkıştı.

校長は卒業生一人一人と握手をした。

Sınavda başarısız olan öğrencilerin isimleri bülten tahtasında ilan edildi.

試験に落ちた学生の名前は掲示板に張り出された。

Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.

学生の昼食時間は12時から1時までです。

Tatillerini yurt dışına seyahat etmek için kullanan öğrencilerin sayısı artıyor.

休暇を利用して海外旅行をする学生がますます増えている。

Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.

日本では大学に入るには難しい入学試験が必要だということは、世界中に知られている。

Bugün öğrencilerin daha fazla boş zamanı olsa, onlar politikaya daha fazla ilgi duyarlar.

今の学生に暇な時間がもっとあれば、政治にもっと関心を見せるかも知れない。