Translation of "Uzay" in Italian

Kozmonotlar uzay giysileri giyerler.

I cosmonauti indossano delle tute spaziali.

Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz.

Non possiamo semplicemente dedurre che sono veicoli spaziali.

Tom bir uzay gemisi çizdi.

Tom disegnò una navicella spaziale.

Uzay seyahatinin imkansız olduğu düşünülürdü.

I viaggi spaziali erano ritenuti impossibili.

Gezegenimiz olan Uzay Gemisi-Dünya dahil.

incluso la navicella Terra, il nostro pianeta.

Ders alan NASA, Apollo uzay aracını

Imparando dai guasti che hanno causato l'incendio dell'Apollo 1, la NASA ha ridisegnato la

Uzay yolculuğu artık bir hayal değil.

Il viaggio nello spazio non è più un sogno.

Bu medeniyet kendini kopyalayan uzay araçları programlayarak

Quella civiltà potrebbe programmare sonde auto-replicanti

Bu, Paris'in ortasına inen bir uzay aracıydı.

Era una navicella spaziale atterrata al centro di Parigi.

Peki uzay orada ve biz ona tırmanacağız.

Bene, lo spazio c'è e lo scaleremo.

Apollo 8'in mürettebatı, uzay araçları arızalanırsa

L'equipaggio dell'Apollo 8 avrebbe viaggiato per 240.000 miglia da casa, senza alcuna speranza di essere salvato se il loro

Görevleri, yeni Apollo uzay aracını baştan aşağı sallamaktı.

La loro missione era di dare alla nuova navicella Apollo uno shakedown completo.

Apollo programı uzay hakkındaki bilgimizi büyük ölçüde ilerletti.

- Il programma Apollo ha migliorato enormemente la nostra conoscenza dello spazio.
- Il programma Apollo migliorò enormemente la nostra conoscenza dello spazio.

Ve müteahhitleri karmaşık Apollo uzay aracının tasarımını aceleye getirdi.

ei suoi appaltatori avevano affrettato il progetto della complessa navicella spaziale Apollo.

çevre sistemindeki su tesisatı sorunları ve uzay aracını dolduran

nel sistema ambientale e cortocircuiti nelle 20 miglia di cavi elettrici che hanno

Uçuş kontrol ekiplerinden oluşan ekipler, uzay aracının yörüngesini ve

Squadre di controllori di volo hanno operato 24 ore su 24, supervisionando la traiettoria della navicella e

Her saati çalıştı . Uzay aracına yapılan tüm sesli iletişimler

Tutte le comunicazioni vocali al veicolo spaziale passavano attraverso il comunicatore a capsula o

Yakın gelecekte uzay yolculuğu artık sadece bir hayal olmayacak.

- Nel prossimo futuro, i viaggi nello spazio non saranno più solo un sogno.
- Nel prossimo futuro, i viaggi nello spazio non saranno più soltanto un sogno.
- Nel prossimo futuro, i viaggi nello spazio non saranno più solamente un sogno.

Sovyet uzay programını geçmesi durumunda daha cesur bir göreve ihtiyacı

volevano superare il programma spaziale sovietico, era necessaria una missione più audace.

NASA, ay görevi için bir uzay aracı tasarlamaya başlamadan önce,

Prima che la NASA potesse iniziare a progettare un veicolo spaziale per la sua missione lunare, ha affrontato alcune

, Dünya'dan Ay'a tek bir uzay aracı gönderip tekrar geri göndermekti.

era inviare un singolo veicolo spaziale dalla Terra alla Luna e viceversa.

Bir değil iki uzay aracı bir araya gelerek Ay'a gidecekti.

Non una ma due astronavi viaggerebbero sulla Luna, unite insieme.

İkinci uzay aracı, ay gezi modülü veya 'lem' - aya inecekti.

La seconda navicella spaziale, il modulo di escursione lunare o "lem", atterrerebbe sulla luna.

Project Mercury ve Project Gemini'nin uzay uçuşları Apollo'nun yolunu açtı.

I voli spaziali del Progetto Mercury e del Progetto Gemini hanno aperto la strada ad Apollo.

Saniyeler içinde, uzay aracı bir çöp yakma fırını haline geldi.

In pochi secondi, la navicella è diventata un inceneritore.

NASA'ya 1960 yılında Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nin ilk yöneticisi olarak katıldı.

È entrato a far parte della NASA come primo direttore del suo Marshall Space Flight Center nel 1960.

Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.

Il design del pesante portello multi-pezzo della navicella rendeva impossibile la fuga.

Uzay uçuşunun riskleri NASA'da iyi anlaşılmıştı, ancak Grissom, White ve Chaffee

I rischi del volo spaziale erano ben compresi alla NASA, ma Grissom, White e Chaffee

Schirra ve ekibi, Apollo uzay aracını ilk kez adım adım ilerledi.

Schirra e il suo equipaggio hanno messo alla prova per la prima volta la navicella Apollo.

Kennedy'nin kongrede konuştuğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri sadece on beş dakikalık uzay uçuşu

Mentre Kennedy si rivolgeva al congresso, gli Stati Uniti avevano solo quindici minuti di esperienza di

. Ama yine de Ay'ın yüzeyine böylesine büyük bir uzay aracını indirme problemi vardı

razzi più piccoli e assemblandolo in orbita attorno alla Terra.

İkinci ve üçüncü aşamalar uzay aracını Dünya yörüngesine ve daha sonra Ay'a taşıdı.

Il secondo e il terzo stadio hanno portato la navicella in orbita terrestre e poi sulla luna.

Ağırlıktaki büyük tasarruf, bu uzay aracının daha küçük bir roket üzerinde fırlatılabileceği anlamına geliyordu.

L'enorme risparmio di peso significava che questo veicolo spaziale poteva essere lanciato su un razzo più piccolo.

Ancak yolculuk için gerekli tüm malzemeleri, ekipmanı ve yakıtı taşıyacak kadar büyük bir uzay aracının

Ma un veicolo spaziale abbastanza grande da trasportare tutti i rifornimenti, le attrezzature e il carburante necessari

Uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

per il viaggio avrebbe bisogno di un razzo incredibilmente enorme per essere lanciato nello spazio.

İki uzay aracını kenetlemek ve çıkarmak için NASA'nın yeni pilotlama teknikleri icat etmesi ve bunları kusursuz bir şekilde

Per attraccare e sganciare i due veicoli spaziali, la NASA avrebbe bisogno di inventare nuove tecniche di pilotaggio

Iki adam rekor kıran ve meşakkatli bir şekilde 14 gün boyunca küçük bir uzay aracında Dünya'nın etrafında döndüler.

i due uomini hanno trascorso 14 giorni in orbita attorno alla Terra in un minuscolo veicolo spaziale.