Translation of "Kent" in Italian

0.008 sec.

Examples of using "Kent" in a sentence and their italian translations:

Kent etkinlikle doluydu.

La città era piena di attività.

Kent yaşamını özlüyor.

- Ha nostalgia della vita di città.
- Lui ha nostalgia della vita di città.

Clark Kent, Süpermen'dir.

Clark Kent è Superman.

Meydan, kent yaşamının temelidir.

Una piazza è l'inizio della vita cittadina.

O, kent yaşamından hoşlanmadı.

- Non gli piaceva la vita di città.
- A lui non piaceva la vita di città.

Sonunda kent yaşamına alıştım.

- Mi sono finalmente abituato alla vita di città.
- Mi sono finalmente abituata alla vita di città.

En sevdiğim kent Tahran'dır.

Teheran è la mia città preferita.

Eskiden bu kent güzeldi.

Una volta questa città era bella.

Ben bir kent sakiniyim.

- Sono un cittadino.
- Io sono un cittadino.
- Sono una cittadina.
- Io sono una cittadina.
- Sono un abitante di città.
- Io sono un abitante di città.
- Sono un'abitante di città.
- Io sono un'abitante di città.

Onun yaşadığı otel kent merkezindedir.

- L'hotel in cui sta vivendo è in centro.
- L'albergo in cui sta vivendo è in centro.

Clark Kent Süpermen hikayelerinin kahramanıdır.

Clark Kent è l'eroe delle storie di Superman.

Kent yaşamını çok fazla severim.

- Mi piace molto la vita di città.
- A me piace molto la vita di città.

Kent, büyük bir ordu tarafından savunuldu.

- La città è stata difesa da un grande esercito.
- La città fu difesa da un grande esercito.

Kent yaşamının avantajları ve dezavantajları vardır.

La vita in città ha vantaggi e svantaggi.

Bu yapı, kent içinde inşa edilecek.

Questo edificio verrà costruito in città.

O, Tokyo'nun güvenli bir kent olduğunu söyledi.

- Ha detto che Tokyo è una città sicura.
- Lui ha detto che Tokyo è una città sicura.
- Disse che Tokyo è una città sicura.
- Lui disse che Tokyo è una città sicura.

Bergen yedi dağ arasındaki kent olarak bilinir.

Bergen è conosciuta come la città tra le sette montagne.

- Kasaba halkı deprem tarafından korkutuldu.
- Deprem kent sakinlerini korkuttu.

- Gli abitanti della città furono spaventati dal terremoto.
- I cittadini furono spaventati dal terremoto.

Bay ve Bayan Kent geçen yaz dağlara gitmeyi tercih ediyordu.

La signora e il signor Kent hanno preferito andare in montagna la scorsa estate.

- Bu şehir benim için değil.
- Bu kent bana göre değil.

Questa città non è per me.

Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.

Le misure di austerità che molti governi cittadini hanno implementato sono estremamente impopolari.

Kent merkezine ulaşmak için hangi otobüs veya trene binebileceğimi bana söyleyebilir misin?

Potresti dirmi quale autobus o treno devo prendere per raggiungere il centro città?

- Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
- Kırsal yaşam kent yaşamından daha sağlıklıdır.

La vita di campagna è più sana della vita di città.

Mumbai gibi kent ormanlarındaki başıboş köpek, kedi ve tavukların, yani kolay lokmaların peşinde.

facili prede in una giungla urbana come Mumbai, dove li ha visti agire in prima persona.

- Alma Ata benim favori şehrim!
- Almatı benim en sevdiğim şehir!
- Almatı benim en sevdiğim kent!

Almaty è la mia città preferita!

- İtalya'da birçok eski kent vardır. Örneğin Roma ve Venedik.
- İtalya'da çok sayıda eski şehir var. Örneğin Roma ve Venedik.

- Ci sono molte antiche città in Italia. Roma e Venezia, per esempio.
- Ci sono molte città antiche in Italia. Roma e Venezia, per esempio.

- Tokyo'nun çok güvenli bir kent olduğu söyleniyor.
- Tokyo'nun çok güvenli bir şehir olduğu söyleniyor.
- Tokyo'nun çok güvenli bir şehir olduğu söylenir.

Si dice che Tokyo sia una città molto sicura.