Translation of "Başkan" in Hungarian

0.010 sec.

Examples of using "Başkan" in a sentence and their hungarian translations:

Başkan nerede?

Hol az elnök?

Başkan olmadan önce,

Megválasztásom előtt

Başkan şimdi dışarda.

Az igazgató épp távol van.

Başkan Obama'yı severim.

Nekem tetszik Obama elnök.

O başkan seçildi.

Őt választották elnöknek.

Başkan toplantıyı açtı.

- Az elnök megnyitotta az ülést.
- A levezető elnök megnyitotta az ülést.

O Başkan Karısıydı.

Ő volt a First Lady.

Başkan Japonya ziyaretini erteledi.

Az elnök elhalasztotta japán útját.

Onlar onu başkan seçtiler.

Elnökké választották.

Biz onu başkan seçtik.

Megválasztottuk őt elnöknek.

Sen asla başkan olmayacaksın.

Sosem válsz elnökké.

Onu başkan seçmelerine şaşmamalı.

Nem csoda, hogy megválasztották elnöknek.

Başkan olmak istemediğini söyledi.

Azt mondta, hogy nem akar elnök lenni.

Bush başkan olarak Reagan'ı izledi.

- Bush elnökként Reagant követte.
- Reagant Bush követte az elnöki székben.

Başkan "bu umurumda değil" dedi.

Az elnök azt mondta: "Le se szarom."

Başkan ülkenin tehlikede olduğunu söyledi.

Az elnök azt mondta, hogy a föld veszélyben van.

Başkan Roosevelt 1940 seçimini kazandı.

Roosevelt elnök nyerte az 1940-es választást.

Başkan olduktan hemen sonra, Sierra Leone'nin

Megválasztásom után első dolgom volt,

Başkan halkı için mücadele edeceğini söyledi.

Az elnök azt mondta, hogy harcolni fog a népéért.

ABD Kongresinin davasına katıldım ve Başkan Trump'ın

Ezért bekapcsolódtam az USA Kongresszusa indította perbe,

Başkan en önemli haber ağlarından birini kapatınca

2007-ben vettem részt először diáktüntetésen,

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

Ha Bush, Obama, de még Trump elnök is

Başkan bize şahsen ofisine kadar kılavuzluk etti.

Az elnök személyesen kísért minket az irodájába.

Joe Biden Amerika Birleşik Devletleri başkan yardımcısıdır.

Joe Biden az Egyesült Államok alelnöke.

Onlar kendi durumu için Başkan Hoover'ı suçladı.

Hoover elnököt hibáztatták a helyzetükért.

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.

Jefferson, amerikai elnök, kereskedelmi tilalmat rendelt el Európával.

Başkan Jefferson uzun sürecek ticaret yasağı istemiyordu.

Jefferson elnök nem akarta, hogy a kereskedelmi tilalom hosszan tartson.

Başkan, danışmanlarını bir konferans için bir araya getirdi.

Az igazgató értekezlet céljából összehívta tanácsadóit.

Başkan, iklim değişikliğinin bir aldatmaca olduğuna mı inanıyor?

Azt hiszi az elnök, hogy a klímaváltozás egy blöff?

- Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Başkan adaylarının tartışmasını seyrettiniz mi?

Nézted az elnöki vitát?

Başkan olmasından fayda sağlayan büyük şirketler tarafından ona yetki veriliyor

Nagyvállalatok támogatják, melyek hasznot húznak az elnökségéből,

Çünkü haklı olmadığımız da oldu. Pepe'nin başkan olabileceğini hiç düşünmemiştik.

Nem volt mindig igazunk. Sosem gondoltuk, hogy Pepéből egyszer majd elnök lehet.

Ve dedik ki "Sayın başkan, bu size sadece 1.1 milyona mal olacak."

és azt mondtuk: "Polgármester úr, mindez csak 1,1 millióba fog kerülni."

Sayın başkan, günaydın. Başkanlığınızın son dakikalarında neler hissediyorsunuz? Herhangi bir gün ne hissediyorsam onu.

Jó reggelt, elnök úr! Hogy érzi magát az elnöksége utolsó perceiben? Ugyanúgy, mint máskor.