Translation of "Yaşarlar" in German

0.004 sec.

Examples of using "Yaşarlar" in a sentence and their german translations:

- Su aygırları Afrika'da yaşarlar.
- Hipopotamlar Afrika'da yaşarlar.

Nilpferde leben in Afrika.

Elfler ormanda yaşarlar.

Die Elfen leben im Wald.

Onlar yakınlarda yaşarlar.

- Sie leben in der Nähe.
- Die wohnen in der Nähe.

Küçük bir evde yaşarlar.

Sie wohnen in einem kleinen Haus.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

- Wilde Tiere leben im Dschungel.
- Im Dschungel leben wilde Tiere.

Onlar sahile yakın yaşarlar.

Sie wohnen in der Nähe des Strands.

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

Riesenpandas leben nur in China.

Filler Asya ve Afrika'da yaşarlar.

Elefanten leben in Asien und in Afrika.

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

Die Japaner leben in Harmonie mit der Natur.

Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.

Sie wohnen im Haus gegenüber von uns.

Buralarda ne tür hayvanlar yaşarlar?

Welche Tiere leben hier?

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

aber tatsächlich wohnen Vogelspinnen in Erdhöhlen.

Penguenler neredeyse sadece Güney Yarımküre'de yaşarlar.

Pinguine leben fast ausschließlich auf der Südhalbkugel.

Vampirler, öldürülmedikleri sürece sonsuza kadar yaşarlar.

Vampire leben ewig, wenn sie nicht getötet werden.

Birçok kamplumbağ insanlardan daha çok yaşarlar.

Viele Schildkröten leben länger als Menschen.

- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

Im Allgemeinen leben Frauen länger als Männer.

Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

In den meisten Ländern leben Frauen länger als Männer.

O kabileler tüm yıl boyunca çölde yaşarlar.

- Diese Stämme bewohnen die Wüste ganzjährig.
- Diese Stämme bewohnen die Wüste das ganze Jahr über.

Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.

Die Bewohner dieses Dorfes leben im Einklang mit der Natur.

Ortalama olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

Im Schnitt leben Frauen länger als Männer.

Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.

Unter dem Haus meines Nachbars leben ein paar Wildkatzen.

Hayatta amacı olmayanlar, sadece ölmek için yaşarlar.

Wer kein Ziel im Leben hat, der lebt nur, um zu sterben.

Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.

leben in Gemeinschaften hoch oben in den Bäumen, weit weg von Raubtieren.

Sürüler hâlinde avlanır ve yaşarlar. Çok tehlikeli rakiplerdir.

Sie jagen und leben in Rudeln und sind erbarmungslose Gegner.

Ayn çizgi romanlarda olduğu gibi yarasalar gece yaşarlar

Fledermäuse leben die Nacht wie in den Comics.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Im Wald leben wilde Tiere.

Erken yatan ve erken kalkan insanlar uzun süre yaşarlar.

Wer früh zu Bett geht und sich früh erhebt, lange lebt.

Dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar

Sie erleben einen Zeitunterschied von zweitausendstel Sekunden, so die Menschen auf der Welt

- Birçok ünlü sanatçılar New York'ta yaşarlar.
- Birçok ünlü sanatçı New York'ta yaşıyor.

Viele berühmte Künstler leben in New York.

Bazı insanlar yemek yemek için yaşarlar. Bazı insanlar ise yaşamak için yerler.

Manche Menschen leben, um zu essen. Andere hingegen essen, um zu leben.

- Kedi ve köpeğim birbiriyle uyum içerisinde yaşıyor.
- Köpeğim ve kedim birbirleriyle uyum içinde yaşarlar.

Mein Hund und meine Katze leben in Harmonie miteinander.

- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

Frauen überleben ihre Männer normalerweise.