Translation of "Varacak" in German

0.003 sec.

Examples of using "Varacak" in a sentence and their german translations:

Zamanında varacak mıyız?

Werden wir pünktlich ankommen?

Tren için zamanında varacak.

Er wird den Zug rechtzeitig erreichen.

O yarın Paris'e varacak.

- Er wird morgen in Paris ankommen.
- Morgen wird er in Paris ankommen.

Beş civarında oraya varacak.

Er wird um etwa 5 Uhr dort ankommen.

Biz zamanında varacak mıyız?

Kommen wir pünktlich an?

Er geç farkına varacak.

Er wird es früher oder später merken.

Konsere zamanında varacak mıyız?

Werden wir rechtzeitig zum Konzert kommen?

- Tom ne zaman Boston'a varacak?
- Tom Boston'a ne zaman varacak?

Wann kommt Tom in Boston an?

Tren öğleden önce istasyona varacak.

Der Zug wird vor der Mittagsstunde im Bahnhof eintreffen.

Tren çok geçmeden buraya varacak.

Der Zug wird in Bälde hier eintreffen.

Oraya en çabuk kim varacak?

Wer ist am schnellsten dort?

O bir saat içinde varacak.

Er wird innerhalb einer Stunde ankommen.

Tom Boston'a yarın sabah varacak.

Tom kommt morgen früh in Boston an.

Tom 2.30'da Boston'a varacak.

- Tom wird um halb drei in Boston ankommen.
- Tom wird um halb drei Uhr in Boston ankommen.
- Tom wird um 2.30 Uhr in Boston ankommen.

Tom ne zaman buraya varacak?

- Wann wird Tom hier sein?
- Wann wird Tom hier ankommen?

Mektup bir hafta civarında varacak.

Der Brief wird etwa in einer Woche ankommen.

Treniniz ne zaman Kyoto'ya varacak?

- Wann kommt dein Zug in Kyōto an?
- Wann kommt Ihr Zug in Kyōto an?
- Wann kommt euer Zug in Kyōto an?

Gemi San Francisco'ya bu gece varacak.

Das Schiff kommt heute Abend in San Francisco an.

Bir sonraki tren ne zaman varacak?

Wann kommt der nächste Zug?

Bu uçak Narita'ya ne zaman varacak?

Wann kommt dieses Flugzeug in Narita an?

"Tom buraya ne zaman varacak?" "Gerçekten bilmeyi isterim."

„Wann langt Tom hier an?“ — „Ich wünschte, ich wüsste es!“

- Uçak saat üçte varacak.
- Uçak saat üçte gelecek.

- Das Flugzeug wird um drei ankommen.
- Der Flieger kommt um drei an.

Bu tren bu gece saat 9.00'da Şikago'ya varacak.

Dieser Zug erreicht Chicago um 21 Uhr.

Her şey bir anda oluverdi - o kadar hızlıydı ki, farkına varacak zamanım olmadı.

Das Ganze geschah in einem Augenblick – so schnell, dass ich gar keine Zeit hatte, es zu begreifen.