Translation of "Sağlamak" in German

0.005 sec.

Examples of using "Sağlamak" in a sentence and their german translations:

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

weil sie ihre Familien unterstützen müssen.

Dolayısıyla, çok hafif olmasını sağlamak lazım.

Deshalb sollte das Gepäck leicht sein.

Onun yeni teoriyi anlamasını sağlamak imkansızdır.

Es ist unmöglich, ihm die neue Theorie verständlich zu machen.

Geçimimi sağlamak için bu işi yapıyorum.

Ich mache das beruflich.

Tom geçimini sağlamak için bir kamyon sürüyor.

Tom ist von Beruf Fernfahrer.

Bunun bir dikdörtgen gibi görünmesini sağlamak için,

Um so etwas wie ein flaches Rechteck zu erhalten

Tom geçimini sağlamak için bir kamyon sürmektedir.

- Tom ist LKW-Fahrer von Beruf.
- Tom ist Fernfahrer von Beruf.

Ebeveynlerin geçimini sağlamak için ne iş yapıyor?

Was sind deine Eltern von Beruf?

Kadınların ve kızların, onu tamamen sahiplenmesini sağlamak da

dann ist die Ermunterung von Frauen und Mädchen, ihn für sich zu erobern,

Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.

Das Fernsehen ist ein sehr wichtiges Medium zur Informationsvermittlung.

O beyefendi geçimini sağlamak için ne işle meşgul?

Wie verdient der Herr seinen Lebensunterhalt?

Onun o projeyi ciddiye almasını sağlamak için buradayız.

Wir müssen ihm die Wichtigkeit jenes Projektes klarmachen.

Ne yazık ki ormanlar bu alanı sağlamak için yok ediliyor

Leider werden oft Wälder abgeholzt, um Land zu gewinnen

Yanı sıra ordu yönetiminin her yönü; verimli hareket ve tedarik sağlamak;

sowie jeder Aspekt der Armeeverwaltung; Gewährleistung einer effizienten Bewegung und Versorgung;

Senin çocuklarının güvende olmalarını sağlamak için gücüm dahilinde her şeyi yapacağım.

Ich werde alles in meiner Macht Stehende tun, um die Sicherheit Ihrer Kinder zu gewährleisten.

Ben Varşova'yı terk etmek ve geçimimi başka bir yerde sağlamak zorunda kaldım.

Ich musste Warschau verlassen und mein Brot in einem anderen Ort verdienen.

Herkes cümlelerin doğru seslendirilmesini ve doğru bir biçimde yazılmasını sağlamak için yardımcı olabilir.

Jeder kann behilflich sein sicherzustellen, dass die Sätze natürlich klingen und richtig geschrieben sind.

. Kendi adamlarına düzgün bir şekilde ödeme yapılmasını ve beslenmesini sağlamak için ilk önceliği yaptı

Er machte es sich zur obersten Priorität, dafür zu sorgen, dass seine eigenen Männer angemessen bezahlt und ernährt wurden - etwas, das

"Hey, neden pencere açık?" "Biraz hava sağlamak için açtım. Eğer üşüyorsanız, onu kapatmak için çekinmeyin."

„Sag mal, warum ist denn das Fenster offen?“ – „Ich habe nur ein bisschen gelüftet. Wenn dir kalt ist, darfst du es gerne schließen.“