Translation of "Sıklıkla" in German

0.003 sec.

Examples of using "Sıklıkla" in a sentence and their german translations:

Plaja ne sıklıkla gidersin?

Wie oft gehst du an den Strand?

Sıklıkla burada kahvaltı ederim.

Ich frühstücke oft hier.

Ne sıklıkla duş alırsın?

Wie oft duschst du dich?

Tom sıklıkla oraya gider.

- Tom fährt oft dorthin.
- Tom geht oft dorthin.

Tom sıklıkla bunu yapar.

Tom macht das oft.

Bunu ne sıklıkla yapabilirsin?

Wie oft kannst du das machen?

Eğer bir yalanı yeterince sıklıkla

wenn eine Lüge oft genug ist

Tom onu ne sıklıkla yapıyor?

Wie oft macht Tom das?

Bilgisayar sıklıkla insan beyniyle karşılaştırılır.

Computer werden oft mit dem menschlichen Gehirn verglichen.

O, sıklıkla manzara resmi yapar.

Er malt oft Landschaften.

Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.

Kinder hassen oft Spinat.

Ölüm sıklıkla uyku ile karşılaştırılır.

Der Tod wird oft mit dem Schlaf verglichen.

Ne kadar sıklıkla Boston'a gidersin?

Wie oft gehst du nach Boston?

Ne kadar sıklıkla tıraş olursun?

- Wie oft rasierst du dich?
- Wie oft rasiert ihr euch?
- Wie oft rasieren Sie sich?

Tom ne sıklıkla buraya gelir?

Wie oft kommt Tom hierher?

Postanı ne sıklıkla kontrol ediyorsun?

Wie oft siehst du deinen Posteingang nach?

Tom ile ne sıklıkla konuşuyorsun?

- Wie oft sprichst du mit Tom?
- Wie oft redest du mit Tom?

Sıklıkla sigaranın sağlığa zararlı olduğu gösterilir.

Es wird oft darauf hingewiesen, dass Rauchen die Gesundheit gefährdet.

Babam sıklıkla televizyon izlerken uykuya düşer.

Mein Vater schläft oft beim Fernsehen ein.

Biz okuldan sonra sıklıkla satranç oynarız.

Wir spielen nach der Schule oft Schach.

Ne sıklıkla bir diş fırçası satın alıyorsun?

Wie oft kaufst du eine Zahnbürste?

- Burada evli çiftlerin sıklıkla plaj boyu turladığını görmek mümkündür.
- Evli çiftler sıklıkla bu plajda yürüyüş yaparlar.

Ehepaare spazieren oft an diesem Strand entlang.

Başka hiçbir ülkede Japonya'daki kadar sıklıkla deprem olmaz.

In keinem anderen Land kommen Erdbeben so häufig vor wie in Japan.

- Saçını ne sıklıkta yıkarsın?
- Ne sıklıkla saçını yıkarsın?

- Wie oft wäschst du dir die Haare?
- Wie oft waschen Sie sich die Haare?
- Wie oft wascht ihr euch die Haare?

Mary ve Alice sıklıkla kız kardeşleri ile karıştırılırlar.

Maria und Elke werden oft fälschlicherweise für Schwestern gehalten.

- Depremler sık sık Japonya'yı vurur.
- Depremler sıklıkla Japonya'yı vurur.

Japan wird regelmäßig von Erdbeben heimgesucht.

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

- Wie oft gehst du ins Ausland?
- Wie oft gehen Sie ins Ausland?
- Wie oft geht ihr ins Ausland?

- Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.
- Çocuklar çoğu kez ıspanaktan nefret eder.

Kinder hassen oft Spinat.

Bu sert oyunlarda oyuncular sıklıkla ciddi olarak yaralanır ve hatta bazen ölürdü.

Die Spieler wurden also oft ernsthaft verletzt und manchmal sogar getötet bei diesen rauen Spielen.

Sıklıkla ve çeşitli vesilelerle sözlerini tekrar ederdi, ki sözleri sahabenin aklına yerleşsin.

Oft wiederholte er seine Worte mehrere Male und zu verschiedenen Anlässen, damit sich seine Worte bei den Sahāba einprägten

- O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- Kahvaltısını sıklıkla orada eder.
- Kahvaltısını çoğu kez orada yapar.

Er frühstückt oft dort.

- Saçım uzun olduğu için sıklıkla kız sanıldığım oluyor.
- Saçlarım uzun olduğu için beni kız sananlar oluyor sık sık.

Ich werde wegen meiner langen Haare oft für ein Mädchen gehalten.