Translation of "Paul" in German

0.006 sec.

Examples of using "Paul" in a sentence and their german translations:

Paul nerede?

Wo ist Paul?

- Paul çok konuşur.
- Paul çok konuşuyor.

Paul redet viel.

Paul, Roma'da doğdu.

Paul ist in Rom geboren.

Paul çok konuşur.

Paul redet viel.

Ahtapot Paul haklıydı.

Oktopus Paul hatte recht.

Paul bira sevmez.

Paul mag kein Bier.

Paul, saat gibi dakiktir.

Paul ist pünktlich wie ein Uhrwerk.

Paul kuru saça sahiptir.

Paul hat trockenes Haar.

Paul Otto'dan daha zeki.

Paul ist klüger als Otto.

Paul bir yunus eğitmeni.

- Paul ist Delphindresseur.
- Paul richtet Delphine ab.
- Paul dressiert Delphine.

Paul ebeveynlerine saygı duyar.

Paul respektiert seine Eltern.

- Paul babasının yerine partiye gitti.
- Paul babasının evindeki partiye gitti.

Paul ging anstelle seines Vaters auf die Feier.

Paul İngilizceyi matematiğe tercih eder.

Paul mag Englisch lieber als Mathe.

Paul kızardı ve başını çevirdi.

Paul errötete und wandte sich ab.

Bir yıl sonra, Paul doğdu.

Ein Jahr später wurde Paul geboren.

Ben Paul, senin ev arkadaşın.

Ich bin Paul, dein Mitbewohner.

Paul McCartney'in bir grupta olduğunu dşünün.

Stellen Sie sich vor, Paul McCartney wäre Teil Ihrer Gruppe.

Paul ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Paul stand da und beschattete seine Augen mit der Hand.

Paul dışarı çıkmadan önce eldivenlerini giydi.

Paul zog Handschuhe vor dem Ausgehen an.

Paul bu günlerde çok sıkı çalışıyor.

Paul studiert sehr hart dieser Tage.

Paul zengin olmasına rağmen kibirli olmadı.

Paul wurde nicht hochnäsig, obwohl er reich war.

Jean-Paul Sartre ünlü Fransız filozoftu.

Jean-Paul Sartre war ein berühmter französischer Philosoph.

Paul Mary'nin cüzdanı çalındığında onunla birlikte değildi.

Paul war nicht mit Mary zusammen, als ihre Geldbörse gestohlen wurde.

Ben her zaman, John'u Paul ile karıştırıyorum.

Ich verwechsle John immer mit Paul.

Paul randevusuna geç kalmamayı bir kural olarak benimsiyor.

Paul kommt aus Prinzip nicht zu spät zu einer Verabredung.

Bu doğru mu? Paul Lily'yi dudaklarından öptü mü?

Ist das wahr? Paul hat Lily auf die Lippen geküsst?

St Paul Katedrali Büyük Londra Yangınında imha edildi.

Die St.-Paulus-Kathedrale wurde durch das Große Feuer von London zerstört.

- Ben oda arkadaşın Paul'üm.
- Ben Paul, senin oda arkadaşın.

Ich bin Paul, dein Mitbewohner.

Paul Walker bir araba kazasında öldüğü için çok üzgünüm.

Es tut mir leid, dass Paul Walker bei einem Autounfall starb.

Hem Louis hem de Paul Mary'nin kalbi için yarıştı.

Louis und Paul wetteiferten um Marias Gunst.

Paul öyle hoş bir adam ki herkes ondan hemen hoşlanıyor.

Paul ist so ein netter Kerl, dass ihn jeder auf Anhieb leiden mag.

- Ben, sizin ev arkadaşınız Paul'üm.
- Ben senin ev arkadaşın Paul.

- Ich bin Paul, dein Zimmergenosse.
- Ich bin Paul, dein Mitbewohner.