Translation of "Pahalıdır" in German

0.009 sec.

Examples of using "Pahalıdır" in a sentence and their german translations:

Adalet pahalıdır.

Gerechtigkeit ist teuer.

Balık pahalıdır.

Fisch ist teuer.

Piyano pahalıdır.

- Das Klavier ist teuer.
- Das Piano ist teuer.

Uçaklar pahalıdır.

Flugzeuge sind teuer.

Ayakkabılar pahalıdır.

Schuhe sind teuer.

Piyano pahalıdır, ama araba daha pahalıdır.

Ein Klavier ist teuer, aber ein Auto ist noch teurer.

Bir piyano pahalıdır.

Ein Klavier ist teuer.

Ahşap sandalyeler pahalıdır.

Holzstühle sind teuer.

Japonya'da yaşamak pahalıdır.

Es ist teuer, in Japan zu leben.

Hastaneler çok pahalıdır.

Krankenhäuser sind sehr teuer.

Diş bakımı pahalıdır.

Zahnpflege ist teuer.

Benim bilgisayarım pahalıdır.

Mein Computer ist teuer.

Ahududu çok pahalıdır.

Himbeeren sind sehr teuer.

Bu sözlük pahalıdır.

Dieses Wörterbuch ist teuer.

Çilekler kışın pahalıdır.

Im Winter sind Erdbeeren teuer.

Burada ısıtma pahalıdır.

Heizen ist hier teuer.

İyi ayakkabılar pahalıdır.

Gute Schuhe sind teuer.

Sığır eti pahalıdır.

Rindfleisch ist teuer.

Bu kamera çok pahalıdır.

Diese Kamera ist sehr teuer.

İyi tavsiye orada pahalıdır.

Da ist guter Rat teuer!

Şangay'da taksi ücretleri pahalıdır.

Die Taxipreise in Schanghai sind hoch.

Balık niçin çok pahalıdır?

Warum ist Fisch so teuer?

İnşaat malzemeleri şimdi pahalıdır.

Baumaterial ist im Moment teuer.

Altın kurşundan daha pahalıdır.

Gold ist teurer als Blei.

Burada her şey pahalıdır.

Hier ist alles teuer.

Sanıyorum Japonya'da gıda pahalıdır.

Ich denke, dass Lebensmittel in Japan teuer sind.

İkisinden hangisi daha pahalıdır?

Welche von den zweien ist teurer?

Japonya'da bilgisayar malzemeleri çok pahalıdır.

Computerzubehör ist in Japan ziemlich teuer.

Organik gıda genellikle daha pahalıdır.

- Biolebensmittel sind üblicherweise teurer.
- Bio-Lebensmittel kosten gewöhnlich mehr.

New York'ta daireler çok pahalıdır.

Wohnungen sind in New York sehr teuer.

Hayatta en iyi şeyler pahalıdır.

Die besten Dinge im Leben sind teuer.

O, benim alamayacağım kadar çok pahalıdır.

Das ist mir zu teuer, um es zu kaufen.

Hapisteki bir suçlunun bakımı çok pahalıdır.

Der Unterhalt eines Kriminellen im Gefängnis ist sehr teuer.

Genellikle maden suyu çeşme suyundan pahalıdır.

Mineralwasser ist im Allgemeinen teurer als Leitungswasser.

Bu şapka ondan daha az pahalıdır.

Dieser Hut ist billiger als jener.

- Burada kiralar pahalı.
- Burada kiralar pahalıdır.

Die Mieten sind hier hoch.

Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.

Alle seltenen Dinge sind teuer. Und da billige Pferde selten sind, sind billige Pferde teuer.

Bu güzel ev, satın alamayacağımız kadar pahalıdır.

Dieses schöne Haus ist so teuer, dass wir es uns nicht leisten können.

Bu saat onun iki katı kadar pahalıdır.

- Diese Armbanduhr ist zweimal so teuer wie jene.
- Diese Armbanduhr ist doppelt so teuer wie jene.

Taze sıkılmış meyve suyu, konsantredeki meyve suyundan daha pahalıdır.

Frischgepresster Saft ist teurer als Saft aus Konzentrat.

- Kanada'da bir balayı çok paraya mal olur.
- Kanada'da balayı yapmak pahalıdır.

Flitterwochen in Kanada kosten viel Geld.

- Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.

Fisch und Fleisch sind beide nahrhaft, aber Letzteres ist teurer als Ersteres.