Translation of "Girdiğini" in German

İçeri girdiğini gördük.

Wir haben dich hereinkommen gesehen.

İçeri girdiğini duymadım.

- Ich habe Sie nicht hereinkommen gehört.
- Ich habe dich nicht hereinkommen gehört.

Onun eve girdiğini gördüm.

Ich sah ihn ins Haus gehen.

Onun odaya girdiğini gördüm.

- Ich sah ihn das Zimmer betreten.
- Ich sah ihn ins Zimmer gehen.

Tom'un içeri girdiğini gördüm.

Ich sah Tom hineingehen.

Çocukların odaya girdiğini gördük.

Wir sahen die Kinder ins Zimmer gehen.

Polis adamın bankaya girdiğini gördü.

Der Polizist beobachtete, wie der Mann die Bank betrat.

Bir yabancının eve girdiğini gördük.

Wir sahen einen Fremden in das Haus gehen.

Tom, Mary'nin postaneye girdiğini gördü.

Tom hat Mary gesehen, als sie in die Post ging.

Binaya ne zaman girdiğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wann er das Gebäude betreten hat.

Jane'nin tebessümle sınıfına girdiğini gördüm.

Ich sah Jane lächelnd ins Klassenzimmer gehen.

Ben adamın odaya girdiğini gördüm.

Ich sah den Mann das Zimmer betreten.

Tom Mary'nin odasına girdiğini duymadı.

- Tom hörte nicht, wie Maria ins Zimmer kam.
- Tom hörte Maria nicht ins Zimmer kommen.

Tom'un hapse girdiğini biliyor muydunuz?

Wusstest du, dass Tom mal gesessen hat?

Adam eve zorla girdiğini itiraf etti.

Der Mann gab den Einbruch in das Haus zu.

Onun odaya gizlice girdiğini fark ettim.

Ich bemerkte, wie er ins Zimmer schlich.

Bir yabancının o eve girdiğini gördüm.

Ich habe einen Fremden dieses Haus betreten sehen.

Herhangi biri buraya girdiğini gördü mü?

Hat dich irgendwer hereinkommen sehen?

Herhangi biri içeri girdiğini gördü mü?

Hat dich jemand hereinkommen sehen?

Tom evine kimin zorla girdiğini söyledi?

Wer, sagte Tom, hat in sein Haus eingebrochen?

Bir hırsızın, komşumun evine girdiğini duydun mu?

Habt ihr gehört, dass ein Dieb in das Haus meines Nachbarn eingebrochen ist?

Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.

Ich habe ihn vor ein paar Minuten auf die Toilette gehen sehen.

Ya da biraz garip olduğunu, fazlaca özele girdiğini.

Das ist etwas seltsam oder ganz schön persönlich.

O Mary ve Eve'in içeri girdiğini fark etmedi.

Er bemerkte nicht, dass Maria und Eva hereingekommen waren.