Translation of "Bağlı" in German

0.072 sec.

Examples of using "Bağlı" in a sentence and their german translations:

Ellerim bağlı.

Mir sind die Hände gebunden.

Havaya bağlı.

Es kommt auf das Wetter an.

Ona bağlı.

Das hängt von ihr ab.

Hepsi size bağlı.

Es liegt ganz allein an dir.

Bu size bağlı.

Es ist deine Entscheidung.

Bağlı adamlar seçtiler .

gebunden waren .

Bu bana bağlı.

Es liegt an mir.

Gezimiz havaya bağlı.

Unsere Reise hängt vom Wetter ab.

Her şey bağlı.

Alles ist miteinander verbunden.

Gerçeklere bağlı kal.

Halte dich an die Fakten!

Ona bağlı olma.

Mach es nicht davon abhängig.

Ödül başarılarına bağlı.

Die Belohnung hängt von deinem Erfolg ab.

Sanırım havaya bağlı.

Ich schätze, es hängt vom Wetter ab.

Bu sana bağlı.

- Es liegt bei dir.
- Das hängt von dir ab.

Unutmayın, bu size bağlı.

Vergiss nicht, es liegt allein an dir.

Bu tamamen size bağlı.

Es liegt ganz allein an dir.

Onun yardımına bağlı olabilirsin.

Du kannst dich auf seine Hilfe verlassen.

Bu senin kararına bağlı.

- Das hängt von deiner Entscheidung ab.
- Das hängt von eurer Entscheidung ab.
- Das hängt von Ihrer Entscheidung ab.

İki olay birbirine bağlı.

Diese zwei Fälle sind miteinander verbunden.

Bilmiyorum. Bu fiyata bağlı.

Ich weiß nicht. Das hängt vom Preis ab.

Orijinal planıma bağlı kalıyorum.

Ich bleibe bei meinem ursprünglichen Plan.

Her şey paraya bağlı.

Alles hängt vom Geld ab.

Sen buna bağlı olabilirsin.

Darauf können Sie sich verlassen.

Bu bana bağlı değil.

Das hängt nicht von mir ab.

O sana bağlı değil.

Das liegt nicht an dir.

Ne yapacağın sana bağlı.

- Was Sie tun, liegt an Ihnen.
- Was du tust, liegt nur an dir.

Ne yapacağımız sana bağlı.

Was wir tun, liegt an dir.

Tom sözüne bağlı kaldı.

Tom hielt sein Versprechen.

Maçın sonucu performansına bağlı.

Der Ausgang des Spiels hängt von seiner Leistung ab.

Buradan nereye gideceğimiz size bağlı.

Von nun an bestimmst du, wohin wir gehen.

Enkaz planına mı bağlı kalacağız,

Verfahren wir nach Plan und gehen Richtung Wrack?

Her şey onun cevabına bağlı.

Alles hängt von ihrer Antwort ab.

Her şey sizin kararınıza bağlı.

- Alles hängt von deiner Entscheidung ab.
- Alles hängt von eurer Entscheidung ab.
- Alles hängt von Ihrer Entscheidung ab.

O, orijinal plana bağlı kaldı.

Er hielt am ursprünglichen Plane fest.

Gelecek, bize ve neslimize bağlı.

Die Zukunft hängt von uns und von unserer Generation ab.

O artık ebeveynlerine bağlı değil.

Er war nicht mehr von seinen Eltern abhängig.

Kararımı söylediğine bağlı olarak verdim.

Bei meiner Entscheidung habe ich mich auf das gestützt, was du gesagt hast.

Oyunun sonucu onun performansına bağlı.

Der Ausgang des Spiels hängt von seiner Leistung ab.

Terfi etmem onun kararına bağlı.

Meine Beförderung hängt von seiner Entscheidung ab.

Tom henüz internet'e bağlı değildi.

Tom hat noch keine Verbindung ins Internet aufgebaut.

- O sana kalmış.
- Sana bağlı.

- Das hängt von dir ab.
- Das hängt von euch ab.

Bu bilgisayar internet'e bağlı mı?

Ist dieser Computer mit dem Internet verbunden?

Tanrı'ya "inanmak"la neyi kastettiğine bağlı.

Es kommt darauf an, was du mit an Gott "glauben" meinst.

Her şey, sınavı geçip geçmemene bağlı.

Alles hängt davon ab, ob du die Prüfung bestanden hast.

Bir şeye uzun süre bağlı kalamaz.

Er bleibt nie lange am Ball.

Bilmiyorum. Bu benim ruh halime bağlı.

Keine Ahnung. Das kommt auf meine Laune an.

Ben herhangi bir partiye bağlı değilim.

Ich bin parteilos.

Boston'da ne kadar kalacağın sana bağlı.

Wie lange Sie in Boston bleiben, bleibt Ihnen überlassen.

Yüreğinin sıcaklığı, çevresel dereceye bağlı değildir.

Herzenswärme ist keine Frage der Umgebungstemperatur.

Hadi, bunu yapabiliriz. Ama hepsi size bağlı.

Komm schon, wir schaffen das. Es liegt an dir.

Unutmayın, bu sizin maceranız yani size bağlı.

Vergiss nicht, das ist dein Abenteuer, also hängt alles von dir ab.

Bu zor bir karar, ama size bağlı.

Eine schwierige Entscheidung, aber es liegt an dir.

Hayatta kaldığını gösteren cihazlara bağlı durumda olduğu

wo Mark nackt unter einem Tuch lag,

Şimdi ise alacakaranlık bölgesine bağlı olduklarını düşünüyoruz.

Inzwischen glauben wir, dass sie von der Dämmerzone abhängig sind.

Güvenlikleri artık duymalarına ve koku almalarına bağlı.

Nun müssen sie sich auf Gehör und Geruchssinn verlassen.

Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.

Mein Computer ist an einer richtig geerdeten Steckdose angeschlossen.

Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana bağlı.

Du entscheidest, ob wir dahin gehen oder nicht.

Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.

Die Kronjuwelen werden hinter Schloss und Riegel aufbewahrt.

Bir istek parça çalıp çalmayacağımız seyirciye bağlı.

Ob wir eine Zugabe spielen oder nicht, hängt vom Publikum ab.

- Ne olursa olsun acı sona kadar ilkelerime bağlı kalacağım.
- Ne olursa olsun sonuna kadar ilkelerime bağlı kalacağım.

Was auch immer geschieht, ich werde bis zum bitteren Ende an meinen Prinzipien festhalten.

Bu sadece bağlı olduğumuz hikâyeler için geçerli değil

Wir sind nicht nur ganz allgemein auf Geschichten eingestellt,

Evlendikten sonra ise kocasına bağlı bir hayat sürüyor

Sie lebt ein Leben nach ihrem Ehemann nach der Heirat

Diğer tüm kollarını yuvasına bağlı tutuyor, vantuzlarını ayırmıyordu.

Er hielt sich mit allen anderen Armen mit den Saugnäpfen an der Höhle fest.

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

Kein Zurückhalten der Arme, falls er sich zurückziehen muss.

Bizim başarımız onun bize yardım edip etmemesine bağlı.

Unser Erfolg hängt davon ab, ob er uns hilft oder nicht.

"Ne zaman geri döneceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."

„Wann wirst du zurückkommen?“ – „Das hängt ganz vom Wetter ab.“

- Bu size kalmış değil.
- Bu size bağlı değil.

Es liegt nicht an dir.

"Ne zaman geri geleceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."

„Wann wirst du zurückkommen?“ – „Das hängt ganz vom Wetter ab.“

Final notuna gelince, bu senin final sınavına bağlı.

Was Ihre Abschlussnote betrifft, so hängt diese von Ihrer Abschlussprüfung ab.

Ne zaman geri geliyorsun? Bu tamamen havaya bağlı.

„Wann wirst du zurückkommen?“ – „Das hängt ganz vom Wetter ab.“

Türlere bağlı olarak, guavalar yuvarlak veya oval olabilir.

Abhängig von der Sorte können Guaven rund oder oval sein.

Tom'un arabasının çatısına bağlı iki çift kayağı vardı.

Tom hatte zwei Paar Skier auf das Dach seines Autos geschnürt.

Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.

Wenn du mit anderen sprichst, machst du das mit gekreuzten Armen.

Bu genç sürünün hayatta kalması baş dişi aslana bağlı.

Das Überleben des jungen Rudels hängt von der Anführerin ab.

Enkaz planına mı bağlı kalacağız, öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?

Verfahren wir nach Plan und gehen Richtung Wrack? Oder versuchen wir zuerst, unseren Wasservorrat aufzufüllen?

Hadi, bunu yapabilirsiniz. Bu size bağlı. Bir karar vermelisiniz.

Komm schon. Du schaffst das. Es liegt an dir. Du musst dich entscheiden.

O 38 yaşında olsa bile, o hâlâ ailesine bağlı.

Obwohl er schon 38 ist, hängt er immer noch von seinen Eltern ab.

O ona bağlı olduğu için, insanlığın geleceği belirsiz kalır.

Die Zukunft des Menschentums bleibt unbestimmt, da sie von ihm abhängt.

Tom'un vücudunda ağır şekilde darp edilmeye bağlı hasar vardı.

Toms Verletzungen ließen darauf schließen, dass er heftigst zusammengeschlagen worden war.

- O, tamamen havaya bağlıdır.
- Her şey hava durumuna bağlı.

Alles hängt vom Wetter ab.

Yukarıda neye bağlı olduğundan emin değilim. Beni taşımama ihtimali var.

Ich weiß nicht, woran sie befestigt ist. Vielleicht hält sie nicht.

Tom, babasının ona vermiş olduğu golf kulübüne çok bağlı idi.

Tom hing sehr an den Golfschlägern, die ihm sein Vater gegeben hatte.

Bu karar; ne kadar alan ve zamanın mevcut olduğuna bağlı.

Diese Entscheidung hängt davon ab, wie viel Raum und Zeit man zur Verfügung hat.

Öyleyse "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin. Unutmayın, bu tamamen size bağlı.

dann wähle 'Neu starten'. Vergiss nicht, es liegt an dir.

Her su molekülü, bir oksijen atomuna bağlı, iki hidrojen atomundan oluşmaktadır.

Jedes Wassermolekül besteht aus zwei Wasserstoffatomen, die mit einem Sauerstoffatom verbunden sind.

- Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
- Tek bir şirkete bağlı olmak istemiyorum.

Ich möchte nicht an eine einzige Firma gebunden sein.

Ancak Desaix'in kararına güveniyordu ve Davout'a Mısır'a bağlı ordusunda bir komuta verdi.

Aber er vertraute Desaix 'Urteil und gab Davout ein Kommando in seiner Armee, das nach Ägypten führte.

İnsanlar zengin ya da fakir olmalarına bağlı olarak işlere farklı olarak bakarlar.

Reiche und arme Menschen haben eine andere Sichtweise.

Uzay yürüyüşleri genellikle işe bağlı olarak, beş ve sekiz saat arasında sürer.

Je nachdem, welche Aufgabe es zu bewältigen gilt, dauern Weltraumspaziergänge zwischen fünf und acht Stunden.

- Tom onun her zaman aynı şeyleri yaptığını söylüyor.
- Tom alışkanlıklarına bağlı biri olduğunu söylüyor.

Tom sagt, er sei ein Gewohnheitstier.