Translation of "öğretiyor" in German

Öğretmen öğretiyor.

Der Lehrer lehrt.

O, İngilizce öğretiyor.

- Sie lehrt Englisch.
- Sie unterrichtet Englisch.

Tom İngilizce öğretiyor.

Tom lehrt Englisch.

İspanyolca öğretiyor musun?

- Lehren Sie Spanisch?
- Unterrichten Sie Spanisch?

O, Arapça öğretiyor.

- Er unterrichtet Arabisch.
- Er lehrt Arabisch.

O bana öğretiyor.

Er unterrichtet mich.

Tom Fransızca öğretiyor.

Tom unterrichtet Französisch.

O yoga öğretiyor.

Sie ist Yogalehrerin.

Öğretmen, Çekçe öğretiyor.

Der Professor unterrichtet Tschechisch.

Tom bana öğretiyor.

Tom unterrichtet mich.

Sana kim Fransızca öğretiyor?

Wer bringt euch Französisch bei?

Tom göçmenlere Almanca öğretiyor.

Tom bringt Einwanderern Deutsch bei.

Tom otuz yıldır öğretiyor.

Tom unterrichtet schon seit 30 Jahren.

Maria bana Norveççe öğretiyor.

Maria bringt mir Norwegisch bei.

O bize Fransızca öğretiyor.

Sie bringt uns Französisch bei.

Benim işim Fransızca öğretiyor.

Ich arbeite als Französischlehrer.

Tom bana Fransızca öğretiyor.

Tom bringt mir Französisch bei.

Tom çocuklarıma Fransızca öğretiyor.

- Tom bringt meinen Kindern Französisch bei.
- Tom unterrichtet meine Kinder in Französisch.
- Tom lehrt meine Kinder Französisch.

Tom arkadaşlarına Fransızca öğretiyor.

Tom bringt seinen Freunden Französisch bei.

Karısı bana İtalyanca öğretiyor.

- Seine Frau lehrt mich Italienisch.
- Seine Frau bringt mir Italienisch bei.

Tom bize Fransızca öğretiyor.

- Tom bringt uns Französisch bei.
- Tom lehrt uns Französisch.

Tom hâlâ Fransızca öğretiyor.

Tom unterrichtet immer noch Französisch.

Tom, Mary'ye yoga öğretiyor.

Tom gibt Maria Yogaunterricht.

Bay Umemura bize İngilizce öğretiyor.

Herr Umemura unterrichtet uns in Englisch.

Bay Brown bize İngilizce öğretiyor.

Herr Braun bringt uns Englisch bei.

Bay Suzuki bize İngilizce öğretiyor.

Herr Suzuki bringt uns Englisch bei.

Babam bir ortaokulda İngilizce öğretiyor.

Mein Vater unterrichtet Englisch an einer Mittelschule.

Tom bir lisede Fransızca öğretiyor.

Tom lehrt Französisch an einem Gymnasium.

Bay Jackson bize Fransızca öğretiyor.

Herr Jackson bringt uns Französisch bei.

Mary bana boya yapmayı öğretiyor.

- Maria bringt mir das Malen bei.
- Maria unterrichtet mich im Malen.

Bayan Jones, bilgisayar bilimleri öğretiyor.

Frau Jones unterrichtet Informatik.

Tom hâlâ Fransızca öğretiyor mu?

Unterrichtet Tom immer noch Französisch?

- O, Arapça öğretiyor.
- O Arapça öğretir.

- Er unterrichtet Arabisch.
- Er lehrt Arabisch.

Tom yerel bir okulda İngilizce öğretiyor.

Tom ist Englischlehrer an einer örtlichen Schule.

Tom ve Mary aynı okulda öğretiyor.

Tom und Maria unterrichten an derselben Schule.

Tom ne kadar zamandır fransızca öğretiyor?

Wie lange hat Tom bisher Französisch unterrichtet?

- Sana kim öğretiyor?
- Sana kim ders veriyor?

- Wer unterrichtet dich?
- Wer unterrichtet euch?
- Wer unterrichtet Sie?

Bay Hirose öğrencilerine İngilizce dil bilgisi öğretiyor.

Herr Hirose bringt den Studenten englische Grammatik bei.

- O bize Fransızca öğretir.
- O bize Fransızca öğretiyor.

Sie lehrt uns Französisch.

- Tom spor psikolojisi öğretiyor.
- Tom spor psikolojisi dersi veriyor.

Tom unterrichtet Sportpsychologie.

- Mary, Londra'da Fransızca öğretiyor.
- Mary, Londra'da Fransızca dersi veriyor.

Maria gibt in London Französischunterricht.

- Bay Kato bize İngilizce öğretiyor.
- Bay Kato bize İngilizce öğretir.

- Mr. Kato lehrt uns Englisch.
- Herr Katō unterrichtet uns im Englischen.

- O, otuz yıl boyunca müzik öğretti.
- Otuz yıldır müzik öğretiyor.

Sie gab dreißig Jahre lang Musikunterricht.

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

Er unterrichtet sowohl Mathematik als auch Englisch.