Translation of "Içindeki" in French

0.005 sec.

Examples of using "Içindeki" in a sentence and their french translations:

Kamyonun içindeki ne?

Qu'y a-t-il dans le camion ?

Mavi üniforması içindeki polisin,

Lorsque j'ai vu un officier de police dans son uniforme bleu

Paraşüt halatının içindeki iplerden

à un bout de fil provenant de l'intérieur de la paracorde.

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

Vous voyez ce qu'il y a dedans ?

Suyun içindeki buz eridi.

La glace dans l'eau fondit.

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

et révéler les vies secrètes qui s'y cachent

Kapsül içindeki yüksek basınçla kapatıldı.

été fermée hermétiquement par la haute pression à l'intérieur de la capsule.

En tehlikeli canavar içindeki canavardır.

La bête la plus dangereuse est la bête intérieure.

Bu ürünlerin içindeki zararlı toksinlere karşın,

Malgré les substances toxiques contenues dans ces produits,

Kafamın içindeki o ses diyor ki

cette voix dans ma tête me dit

Bu terkedilmiş maden, içindeki tünelin çökmesine

Cette ancienne mine est devenue trop instable pour y travailler,

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

La plante a de l'eau dans ses cellules

Bu parantez içindeki harflerin anlamı ne?

Que signifient ces lettres entre parenthèses ?

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Je veux récupérer le venin contenu dans sa poche à venin.

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Je veux récupérer le venin contenu dans sa poche à venin.

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Ses oreilles surdimensionnées guettent les vibrations dans le bois creux.

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

La vie dans une oasis urbaine a ses limites.

Bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

des terriens à l'intérieur de cette atmosphère vibrante de vie.

Kış bir yıl içindeki en soğuk mevsimdir.

L'hiver est la saison la plus froide de l'année.

Ev, içindeki her şeyle birlikte kül olmuştu.

- La maison fut entièrement incendiée avec tout son contenu.
- La maison a été réduite en cendres, avec tout ce qu'elle contenait.

Böylece, kutu içindeki tüm belgeler, kullanım sıklığına göre

Par conséquent, les documents sont classés de gauche à droite

Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.

La Russie est un rébus enveloppé de mystère au sein d'une énigme.

Dünya, içindeki büyük bir mıknatısla bir top gibidir.

La Terre est comme une espèce de balle avec un grand aimant à l'intérieur.

İçindeki Contractin A kasılmaya, Peditoksin ise kıvranmaya sebep oluyor.

La contractine A causant des spasmes et la peditoxine causant des convulsions,

Kaptan şok içindeki yolculara seferin iptali hakkında duyuru yaptı.

Le commandant de bord a annoncé aux passagers stupéfaits l'annulation du vol.

VV: Bence herkes son 10-15 sene içindeki gelişimin farkındadır.

VV : Nous avons tous suivi les avancées des 10, 15 dernières années.

O Sao Paulo'nun içindeki dört tane çok büyük çiftliğin sahibidir.

Il est propriétaire de quatre grandes fermes à Sao Paulo.

Biz sadece yirmi yıl içindeki en soğuk ağustos sabahımızı yaşadık.

Nous venons de vivre le matin d'août le plus froid en vingt ans.

Yeni bir cümle, şişe içindeki bir mektup gibidir: bir gün çevrilecektir.

Une nouvelle phrase, c'est comme une bouteille à la mer : elle sera traduite un jour.

Her şey bütün olası dünyaların en iyisinin içindeki en iyiler içindir.

Tout est pour le mieux dans le meilleur des mondes possibles.

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

On peut même faire mieux. Je vais utiliser le sac étanche qu'il y a dedans.

Kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

L'atmosphère à l'intérieur du module de commande était de l'oxygène pur et, dans cet environnement, même des

- Şişenin içindeki nedir?
- Şişede ne var?
- Şişenin içinde ne var?
- Şişedeki ne?

Qu'y a-t'il dans la bouteille ?

Yeni bir cümle bir şişenin içindeki bir mesaj gibidir: bazen tercüme edilecektir.

Une nouvelle phrase, c'est comme une bouteille à la mer : elle sera traduite un jour.

- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

Je ne vois jamais une bibliothèque sans souhaiter avoir le temps de m'y rendre et d'y rester jusqu'à ce que j'y aie tout lu.

Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.

Certaines personnes ont mentionné qu'elles aimeraient assister à certaines sessions plus tard dans la journée sur l'Ordre du jour des Sessions Techniques.

Gel. Taşlarla gökyüzüne nasıl çıkacağız? Genellikle ana bina katına güvenilir . Depremlere, kuvvetli rüzgarlara ve hatta binanın içindeki yüke

viens. Comment monter au ciel avec des pierres? La dépendance est souvent