Translation of "Gözünü" in French

0.005 sec.

Examples of using "Gözünü" in a sentence and their french translations:

O, gözünü kırpmadı.

Il n'a pas fermé l'œil.

Gözünü cüzdanından ayırma

Garde un œil sur ton portefeuille!

Ortaokulda öğretmeninin gözünü morartıyor

fard à paupières l'enseignant au collège

Lütfen gözünü çocuğumdan ayırma.

S'il vous plait, surveillez mon enfant.

Neredeyse bir gözünü kaybediyordu.

Il s'en est fallu de peu qu'il perde un œil.

Gözünü seveyim, onu söyleme!

Pour l'amour du ciel : ne dis pas cela !

Sen onların gözünü korkutuyorsun.

Tu les intimides.

Tom neredeyse bir gözünü kaybediyordu.

Tom a presque perdu un œil.

1066'da gözünü İngiliz tahtına dikti.

1066 jeté son dévolu sur le trône anglais.

Tom'un bu gece gözünü kırpmayacağından eminim.

Je parie que Tom n'arrive pas à fermer l'œil, ce soir.

- Ona göz kulak ol.
- Ondan gözünü ayırma.

- Gardez-le à l'œil !
- Gardez l'œil sur lui !
- Garde-le à l'œil !
- Garde l'œil sur lui !

- Karga karganın gözünü oymaz.
- İt iti ısırmaz.

Les loups ne se mangent pas entre eux.

Gözünü seveyim, lütfen ona karşı kibar ol.

Pour l'amour de Dieu, sois gentil avec lui.

Neden öyle deliler gibi konuşuyorsun gözünü seveyim demiş

Pourquoi parles-tu comme un fou, il a dit que j'aime tes yeux

- Beni dinle, sana yalvarıyorum.
- Gözünü seveyim beni dinle.

- Écoutez-moi, je vous en prie.
- Écoute-moi, je t'en supplie.

- Dan açtı ağzını yumdu gözünü.
- Dan'ın tepesinin tası attı.
- Dan küplere bindi.

Dan entra dans une colère.

- O öz kardeşini gözünü kırpmadan öldürdü.
- Kendi öz kardeşinin canına kıyarken bir saniye tereddüt etmedi.

Il n’a pas hésité à tuer son frère.