Translation of "Bağırdı" in French

0.005 sec.

Examples of using "Bağırdı" in a sentence and their french translations:

Anne bağırdı.

- Maman a pleuré.
- Maman pleurait.

Onlar bağırdı.

- Ils ont crié.
- Elles ont crié.

Tom bağırdı.

- Tom appelait.
- Tom a appelé.

Kim bağırdı?

Qui a hurlé ?

Gökyüzüne bağırdı.

Elle se mit à crier vers le ciel.

Yanni bağırdı.

- Yanni a crié.
- Yanni a hurlé.
- Yanni hurla.

"Yangın" diye bağırdı.

« Au feu ! », Cria-t-il.

Yardım için bağırdı.

Il cria à l'aide.

O sevinçle bağırdı.

Il pleura de joie.

O, ona bağırdı.

Elle lui a crié dessus.

O ona bağırdı.

Il lui a crié dessus.

Çocuklar sevinçle bağırdı.

Les enfants ont crié de joie.

O sevinçten bağırdı.

Il a pleuré de joie.

O, yardım için bağırdı.

Il a demandé de l'aide.

Gelmemiz için bize bağırdı.

Il nous cria de venir.

Kalabalık tekrar için bağırdı.

La foule criait pour un rappel.

- Acıdan bağırdı.
- Acıdan bağırdım.

J'ai hurlé de douleur.

Tom "hayıır!" diye bağırdı.

« Noon ! » cria Tom.

"Geri dön!" diye bağırdı.

«Reviens !» cria-t-il.

Yüksek sesle bağırdı: "İmdat!"

À voix haute, il cria : « À l'aide ! »

Tom yardım için bağırdı.

Tom cria à l'aide.

Ken yardım için bağırdı.

Ken cria à l'aide.

Birisi onun ismini bağırdı.

Quelqu'un a crié son nom.

O sinirlendi ve bana bağırdı.

Elle a perdu son calme et m'a crié dessus.

Boğulan adam yardım için bağırdı.

L'homme qui se noyait a crié à l'aide.

Dikkatli olması için ona bağırdı.

Il lui a crié de faire attention.

Yardım için yüksek sesle bağırdı.

Il cria à l'aide à haute voix.

Yaralı adam yardım için bağırdı.

L'homme blessé cria à l'aide.

Tom yardım için Mary'ye bağırdı.

Tom cria à Mary de l'aide.

Hırsızı korkutmak için bazı sözler bağırdı.

Il cria les mots pour effrayer le voleur.

"Hangi cehennemdeydin?" diye bağırdı Tom'un annesi.

« Où diable étais-tu ? » cria la mère de Tom.

Öfkeyle bir ölçek merdiveni aldı ve bağırdı,

Furieux, il a pris une échelle à échelle et a crié:

Onun arkasından geldiğinde, "Beni korkutma" diye bağırdı.

"Ne me fais pas peur" hurla-t-elle alors qu'il l'approchait par derrière.

Pierrette "İmdat, imdat!" diye bağırdı "Ben katlediliyorum!"

Au secours ! au secours ! cria Pierrette, on me tue !

Çocuk "Dikkat et, bir yılan!" diye bağırdı.

L'enfant a crié : « Attention, un serpent ! »

O yardım için bağırdı ama hiç kimse gelmedi.

- Elle cria à l'aide mais personne ne vint.
- Elle a crié à l'aide mais personne n'est venu.

Tom yardım için bağırdı, ama kimse onu duymadı.

Tom appela à l'aide, mais personne ne l'entendit.

- Onlar yardım için bağırdılar.
- Onlar yardım için bağırdı.

- Elles hurlèrent au secours.
- Ils crièrent à l'aide.

Onu omuzlarından tutarak, onu salladı ve bağırdı, "Kendine hakim ol!"

Le saisissant par les épaules, elle le secoua et cria : « Remets-toi ! »

- Bir adam elini sallayarak bir şeyler bağırdı.
- Bir adam elini sallayarak, bağırarak bir şey söyledi.

Un homme cria quelque chose en faisant signe de la main.

Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.

- Le peuple poussa des cris, et les sacrificateurs sonnèrent des trompettes. Lorsque le peuple entendit le son de la trompette, il poussa de grands cris, et la muraille s'écroula; le peuple monta dans la ville, chacun devant soi. Ils s'emparèrent de la ville, et ils dévouèrent par interdit, au fil de l'épée, tout ce qui était dans la ville, hommes et femmes, enfants et vieillards, jusqu'aux bœufs, aux brebis et aux ânes.
- On sonna donc du cor. Dès que le peuple l'entendit, il poussa un formidable cri, et le rempart s'écroula sur place. Aussitôt, les Israélites s'élancèrent à l'assaut de la ville, chacun droit devant soi, et ils s'en emparèrent. Ils exterminèrent par l'épée pour les vouer à l'Éternel hommes et femmes, enfants et vieillards, taureaux, moutons et ânes: tout ce qui vivait dans la ville.