Translation of "Yaşlısın" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yaşlısın" in a sentence and their english translations:

Sen yaşlısın.

- You're old.
- You are old.

Çok yaşlısın.

You're so old.

Bence yeterince yaşlısın.

I think you're old enough.

Sen en yaşlısın.

You're the oldest.

Sen Tom'dan yaşlısın.

You're older than Tom.

Artık yeterince yaşlısın.

You're old enough now.

Anlayacak kadar yaşlısın.

You're old enough to understand.

Bunu anlayacak kadar yaşlısın.

You are old enough to understand this.

Benim için çok yaşlısın.

You're too old for me.

Sen yaşlısın, değil mi?

You're old, aren't you?

Neredeyse Tom kadar yaşlısın.

You're almost as old as Tom is.

Neredeyse benim kadar yaşlısın.

You're almost as old as I am.

Sen benden daha yaşlısın.

You're older than me.

Sen ondan daha yaşlısın.

You're older than him.

Sen benim kadar yaşlısın.

You're as old as I am.

Bunu bilmek için yeterince yaşlısın.

- You are old enough to know this.
- You're old enough to know this.

Kendine bakmak için yeterince yaşlısın.

- You are old enough to take care of yourself.
- You're old enough to take care of yourself.

Kendine bakacak kadar yeterince yaşlısın.

- You are old enough to take care of yourself.
- You're old enough to take care of yourself.

Araba sürmek için yeterince yaşlısın.

You're old enough to drive.

Tom'un iki katı kadar yaşlısın.

You're twice as old as Tom.

Sen benden çok daha yaşlısın.

You're a lot older than I am.

Bunu yapmak için çok yaşlısın.

You're too old to do that.

Bence Tom için çok yaşlısın.

- I think you're too old for Tom.
- I think that you're too old for Tom.

Tom'dan daha yaşlısın, değil mi?

You're older than Tom, aren't you?

Artık yeterince yaşlısın, değil mi?

You're old enough now, aren't you?

Sen şimdi kendini geçindirecek kadar yaşlısın.

- You are now old enough to support yourself.
- You're now old enough to support yourself.

Sen benim için biraz çok yaşlısın.

You're a little too old for me.

Daha iyisini bilecek kadar yeterince yaşlısın.

- You are old enough to know better.
- You're old enough to know better.

İçmek için yeterince yaşlısın, değil mi?

You're old enough to drink, aren't you?

Bunu kendi başına yapacak kadar yaşlısın.

You're old enough to do that on your own.

Bunu yapmak için sen çok yaşlısın.

You're way too old to be doing this.

Sen benim iki katım kadar yaşlısın.

- You're twice as old as I am.
- You're twice as old as me.

Tom'dan çok daha yaşlısın, değil mi?

- You're a lot older than Tom, aren't you?
- You're a lot older than Tom is, aren't you?

Sen neredeyseTom kadar yaşlısın, değil mi?

- You're almost as old as Tom, aren't you?
- You're almost as old as Tom is, aren't you?

Bü tür şeyi yapmayacak kadar çok yaşlısın.

You're too old to be doing this kind of thing.

Onu kendi başına yapmak için yeterince yaşlısın.

You're old enough to do that by yourself.

Sen neredeyse Tom kadar yaşlısın, değil mi?

- You're almost as old as Tom, aren't you?
- You're almost as old as Tom is, aren't you?

Tom'dan üç ay daha yaşlısın, değil mi?

You're three months older than Tom, aren't you?

Araba sürmek için yeterince yaşlısın, değil mi?

You're old enough to drive, aren't you?

Sen benden çok daha yaşlısın, değil mi?

You're a lot older than I am, aren't you?

Sen neredeyse benim kadar yaşlısın, değil mi?

You're almost as old as I am, aren't you?

Daha iyi bilecek kadar yaşlısın, değil mi?

You're old enough to know better, aren't you?

Kendinle ilgilenmek için yeterince yaşlısın, değil mi?

You're old enough to take care of yourself, aren't you?

Bir şeyin doğrusunu bilecek kadar yeterince yaşlısın. Terbiyeni takın.

You are old enough to know better. Behave yourself.

Bunu kendi başına yapacak kadar yeterince yaşlısın, değil mi?

You're old enough to do that by yourself, aren't you?

Bu tür bir şey yapmak için çok yaşlısın, değil mi?

You're too old to be doing this kind of thing, aren't you?