Translation of "Yaşamaktadır" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yaşamaktadır" in a sentence and their english translations:

Orada yalnız yaşamaktadır.

He lives there alone.

O Yokohama'da yaşamaktadır.

He lives in Yokohama.

Kraliçe Buckingham Sarayında yaşamaktadır.

The Queen lives in Buckingham Palace.

Çok sayıda köpek yaşamaktadır.

Many dogs are alive.

Her zaman Tokyo'da yaşamaktadır.

He's always been living in Tokyo.

O bu sokakta yaşamaktadır.

He lives on this street.

O kötü koşullarda yaşamaktadır.

She lives in poor circumstances.

O, caddenin karşısında yaşamaktadır.

He lives across the street.

O dışa bağımsız yaşamaktadır.

He lives off the grid.

O şimdi Tokyo'da yaşamaktadır.

He lives in Tokyo now.

O konfor içinde yaşamaktadır.

He lives comfortably.

Tom buradan uzakta yaşamaktadır.

Tom lives a long way from here.

Arkadaşım bu evde yaşamaktadır.

My friend lives in this house.

Tom yurt dışında yaşamaktadır.

Tom lives abroad.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

Two families live in the same house.

O, bir liman kasabasında yaşamaktadır.

He lives in a port town.

Babam otuz yıldır Nagoya'da yaşamaktadır.

My father has lived in Nagoya for 30 years.

İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.

People often live comfortably in the suburbs.

O uzun süredir İzlanda'da yaşamaktadır.

He has lived in Iceland for a long time.

Tom buralarda bir yerlerde yaşamaktadır.

Tom lives somewhere around here.

Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

Tom has lived in Boston for a long time.

Tom doğduğundan beri Boston'da yaşamaktadır.

Tom has lived in Boston since he was born.

Orada bir su perisi yaşamaktadır.

A nymph lives there.

Tom çocukluğundan beri New York'ta yaşamaktadır.

Tom has lived in New York since he was a child.

Tony geçen yıldan beri Kumamoto'da yaşamaktadır.

Tony has lived in Kumamoto since last year.

- O Londra'da yaşamaktadır.
- O, Londra'da yaşıyor.

- She is living in London.
- She lives in London.

Tom son birkaç yıldır Boston'da yaşamaktadır.

Tom has been living in Boston for the past couple of years.

O, Londra'da ne kadar süredir yaşamaktadır?

How long has he lived in London?

Tom o zamandan beri Boston'da yaşamaktadır.

Tom has lived in Boston since then.

Tom geçen yazdan beri Boston'da yaşamaktadır.

Tom has lived in Boston since last summer.

Mary öldüğünden beri Tom yalnız yaşamaktadır.

Tom has been living alone since Mary died.

Tom son zamanlarda uyku sorunu yaşamaktadır.

Tom has been having trouble sleeping recently.

Tom 2013'den beri Boston'da yaşamaktadır.

- Tom has been living in Boston since 2013.
- Tom has lived in Boston since 2013.

Tom eski itfaiyenin hemen yanında yaşamaktadır.

Tom lives right by the old fire station.

Tom eski tren istasyonuna yakın yaşamaktadır.

Tom lives close to the old railway station.

Tom ormanda küçük bir kulübede yaşamaktadır.

Tom lives alone in a small cabin in the woods.

Kadınlar genel olarak erkeklerden daha uzun yaşamaktadır.

Women generally live longer than men.

En büyük ağabeyim küçük bir köyde yaşamaktadır.

My oldest brother lives in a small village.

İnsanın sindirim sisteminde milyonlarca yararlı organizma yaşamaktadır.

Millions of beneficial organisms live in the human digestive tract.

Tom Mary'den yaklaşık yirmi dakika uzakta yaşamaktadır.

Tom lives about twenty minutes away from Mary.

Tom bir yıldan daha fazla süredir Boston'da yaşamaktadır.

Tom has lived in Boston for more than a year.

Sentinel yerlileri insanlar Hint Okyanusu'nda bir adada yaşamaktadır.

The Sentinelese people live on an island in the Indian Ocean.

Tom çok uzun bir süredir yurt dışında yaşamaktadır.

Tom has been living abroad for a very long time.

- Amcam bir apartman dairesinde yaşamaktadır.
- Amcam bir dairede yaşıyor.

My uncle lives in an apartment.

- O, şehrin eteklerinde yaşıyor.
- O, şehrin kenar mahallelerinde yaşamaktadır.

She lives on the outskirts of the city.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

The old man lives by himself.

- Tom kötü bir semtte yaşamaktadır.
- Tom kötü bir semtte yaşıyor.

Tom lives in a bad neighborhood.

Tom evimin yakın küçük bir dairede Mary ile birlikte yaşamaktadır.

Tom lives with Mary in a small apartment near my house.

Bir cüceler ailesi bu ağacın altında küçük bir evde yaşamaktadır.

A family of gnomes lives in a small house under this tree.

Bu araştırmaya göre, çocukları olan insanlar olmayanlardan daha uzun yaşamaktadır.

According to this study, people who have children live longer than those who do not.

Bilinen ve kayıt altına alınan 0.02 saniye Dünya'nın zamanından ileride yaşamaktadır

Known and recorded 0.02 seconds lives ahead of Earth's time

O, on yıldan daha fazla süredir tek başına bir kabinde yaşamaktadır.

He has been living in the cabin by himself for more than ten years.

Dünyadaki balık türlerinin yaklaşık yüzde onu Afrika Büyük Göller Bölgesi'nde yaşamaktadır.

About ten per cent of the world's fish species live in the African Great Lakes region.

Tom ve ailesi buradan çok uzakta olmayan küçük bir çiftlik evinde yaşamaktadır.

Tom and his family live in a small farm house not too far from here.

Tom üç yıl önce Japonya'ya geldi ve o zamandan beri burada yaşamaktadır..

Tom came to Japan three years ago and has been living here ever since then.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- The old man lives by himself.
- The old man lives alone.

Tom ve Mary ve çocukları hepsi Boston'un kenar mahallelerinde küçük bir evde birlikte yaşamaktadır.

Tom and Mary and their children all live together in a small house on the outskirts of Boston.

- Tom yalnız yaşamaktadır.
- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom kendi başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.

- Tom lives alone.
- Tom lives by himself.
- Tom lives on his own.
- Tom is living by himself.
- Tom is living alone.
- Tom is living on his own.

- Paris yakınlarında yaşıyor.
- Paris yakınlarında oturur.
- O, Paris'e yakın yaşamaktadır.
- O Paris yakınlarında yaşıyor.

He lives near Paris.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

- Such fishes as carp and trout live in fresh water.
- Such fish as carp and trout live in fresh water.
- Fish such as carp and trout live in fresh water.
- Fish like carp and trout live in fresh water.