Translation of "Tuvalete" in English

Tuvalete gideceğim.

I'm going to go to the bathroom.

Tuvalete gidiyorum.

I'm going to the restroom.

Tuvalete gitmeliyim.

- I have to go to the toilet.
- I must go to the toilet.
- I have to go to the bathroom.
- I need to go to the bathroom.
- I need to go to the toilet.
- I need to use the bathroom.
- I have to use the bathroom.
- I have to use the restroom.

- Tuvalete gidebilir miyim.
- Tuvalete gidebilir miyim?

May I go to the toilet?

Tuvalete gitmek zorundayım.

I've gotta go to the bathroom.

Tuvalete gidebilir miyim?

Can I go to the bathroom?

Tom tuvalete gitti.

Tom went to the bathroom.

Kapılar tuvalete açılır.

The doors opens to the bathroom.

Umumi tuvalete gideceğim.

I'm going to go to the men's room.

Bağışlayın, tuvalete gitmeliyim.

Please excuse me; I have to go to the bathroom.

Tom tuvalete daldı.

Tom ducked into the restroom.

Molada tuvalete gittim.

I went to the restroom during the intermission.

Leyla tuvalete girdi.

Layla walked into the bathroom.

Ben tuvalete gitmek zorundayım.

- I've got to go to the bathroom.
- I have to go to the washroom.

Oğlan tuvalete gitmek istiyor.

The boy wants to go to the toilet.

Tom köpeğini tuvalete kilitledi.

Tom locked his dog in the bathroom.

Tom hapları tuvalete attı.

Tom flushed the pills down the toilet.

Bekleyin, tuvalete gitmem gerekiyor.

Hang on, I need to go to the bathroom.

- Tuvalete gitmeliyim.
- Tuvaleti kullanmak zorundayım.

- I have to go to the bathroom.
- I need to go to the bathroom.
- I need to go to the toilet.

Tuvalete gitmek için can atıyorum.

I'm dying to go to the toilet.

Kendini tuvalete kilitledi ve ağladı.

She locked herself in the bathroom and howled.

Tuvalete gidebilir miyim? İşemem gerekiyor.

- Can I go to the bathroom? I gotta piss.
- Can I go to the bathroom? I need to pee.

Bu pisliği tuvalete kim bıraktı?

Who left this mess in the toilet?

Tom uyuşturucuları tuvalete atmaya çalıştı.

Tom tried to flush the drugs down the toilet.

Tuvalete giderken kapıyı çal, tamam mı?

Knock when going to the bathroom, OK?

Tom ilaçları tuvalete atıp sifonu çekti.

Tom flushed the drugs down the toilet.

Asla ilaçları tuvalete atıp sifonu çekme.

- Never flush medicines down the toilet.
- Never flush drugs down the toilet.

O, filmi duraklattı ve tuvalete gitti.

He paused the film and went to the toilet.

Çiş yapmak için tuvalete gitmem gerekiyor.

I need to go to the washroom to take a piss.

Lütfen beni bağışlayın, tuvalete gitmek zorundayım.

Please excuse me; I have to go to the bathroom.

Tom tuvalete koştu ve kendini kilitledi.

Tom ran to the bathroom and locked himself in.

Mary kendini tuvalete kilitledi ve ağladı.

Mary locked herself in the bathroom and cried.

Tom kendisini tuvalete kilitledi ve ağladı.

Tom locked himself in the bathroom and cried.

Tom ellerini yıkamak için tuvalete gitti.

Tom went to the bathroom to wash his hands.

Tom tuvalete gitmek için izin istedi.

Tom excused himself to go to the bathroom.

Beş dakika önce onun tuvalete girdiğini gördüm.

I saw him go into the toilet a few minutes ago.

Ben tuvalete gitmek istiyorum ama kendimi dizginleyeceğim.

I want to go to the restroom but I'll restrain myself.

Jim eve varır varmaz doğruca tuvalete gitti.

As soon as Jim got home, he made a beeline for the rest room.

Sami, Leyla'nın fotoğraflarını tuvalete atıp sifonu çekti.

Sami flushed Layla's pictures down the toilet.

"Tuvalete gitmem lazım." Büyük mü, küçük mü?"

"I have to go to the bathroom." "Is it number one or number two?"

- Ben sadece makyajımı tazeleyeceğim.
- Ben sadece tuvalete gideceğim.

I'm just going to go powder my nose.

- Tuvalete gitmek zorundayım.
- Banyoya gitmem gerekiyor.
- Tuvaleti kullanmak zorundayım.

- I have to go to the bathroom.
- I need to go to the toilet.

"Küçük kızın odasına gidiyorum", "tuvalete giden" için örtmeceli bir ifadedir.

"Going to the little girl's room" is an euphemistic expression for "going to the toilet."

- Ben tuvalete gitmek zorundayım.
- Ben banyoya gitmek zorundayım.
- Banyoya gitmek zorundayım.

I've got to go to the bathroom.

"Tuvalete gitmemin bir sakıncası var mı?" "Kesinlikle. Öyleyse seni burada bekleyeceğim."

"Is it OK if I go to the restroom?" "Sure. I'll wait here for you then."

İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?

What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?

Çocuk: "Tuvalete gitmem gerek." - Anne: "Bir numara mı, yoksa iki numara mı?"

Child: "I need to go to the loo." - Mother: "Number one or number two?"

Test sırasında o çok hasta hissetti, bu yüzden tuvalete gitmek için izin aldı.

During the test, she felt very sick, so she got a pass to go to the toilet.

Mary'nin çok sık tuvalete gitmek zorunda olmasının nedeni onun günde on bardak çay içmesidir.

The reason Mary has to go to the bathroom so often is that she drinks ten cups of tea a day.

O, yemek sunulduğunda doğru tuvalete gitmek zorunda. O hep böyle uygunsuz zamanlarda bir şeyler yapıyor.

He has to go to the bathroom right when the food's being served. He's always doing things at such inconvenient times.

"İşemek zorundayım." "Jonny, söylemek için bu doğru bir yol değil. Şöyle söyle, 'Affedersiniz. Tuvalete gitmem gerekiyor.'"

"I have to pee." "Jonny, that's not the right thing to say. Say, 'Excuse me. I need to go to the toilet.'"

İşe geri dönmeden önce öğle yemeği yemek, tuvalete gitmek ve dinlenmek için sadece yarım saatim var.

I have just half an hour to have lunch, take a dump and rest before I go back to work.

Robotlar iş yerinde harika, çünkü onların tuvalete ve yemek molalarına ihtiyacı yok, hastalanmazlar ya da işe bir içki mahmurluğu ile gelmezler.

Robots are great in the workplace, because they don't need toilet or meal breaks, don't get sick or come to work with a hangover.