Translation of "Seninki" in English

0.015 sec.

Examples of using "Seninki" in a sentence and their english translations:

Onlar seninki.

They're yours.

Hangisi seninki?

- Which one's yours?
- Which one is yours?
- Which is yours?

Seninki orada.

Yours is over there.

Hangi araba seninki?

Which car is yours?

Onlar seninki, Tom.

They're yours, Tom.

Onlardan hangisi seninki?

Which one of those is yours?

İşte, bu seninki.

Here, this one's yours.

Bu seninki olmalı.

This must be yours.

Bunlar seninki olmalı.

These must be yours.

Seninki daha kötü.

Yours is worse.

Seninki daha iyiydi.

Yours was better.

Seninki daha iyi.

Yours is better.

Hangi gitar seninki?

Which guitar is yours?

Seninki benden daha büyük.

- Yours is bigger than mine.
- Yours is larger than mine.

Seninki olduğunu tahmin ediyorum.

I'm guessing it's yours.

Benim evim seninki gibidir.

My house is like yours.

Bu seninki, değil mi?

This is yours, isn't it?

Bu köpeklerden hangisi seninki?

Which of these dogs is yours?

Seninki orada diğer tarafta.

Yours is there on the other side.

Francis, bu seninki mi?

Francis, is this yours?

Seninki de fena değil.

- Yours is not bad, either.
- Yours isn't bad, either.

Karım güzel değil. Seninki.

My wife isn't beautiful. Yours is.

Seninki benimkinden daha iyiydi.

Yours was better than mine.

- Bu sözlük seninki kadar faydalıdır.
- Bu sözlük seninki kadar yararlı.

This dictionary is as useful as yours.

Seninki hariç tüm kompozisyonlar iyiydi.

All the compositions were good except yours.

Seninki gibi aynı gömleği aldım.

I bought the same shirt as yours.

Kilise benim evimle seninki arasındadır.

The church is between my house and yours.

Bu benimki ve bu seninki.

This is mine, and this is yours.

Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.

All the essays, other than yours, were good.

Seninki gibi bir araba istiyorum.

I'd like a car like yours.

Benim adım Ricardı. Seninki ne?

- My name's Ricardo, and you?
- My name's Ricardo. What's yours?

Hangisinin seninki olduğunu nasıl biliyorsun?

How do you know which one is yours?

Bu benim hatam, seninki değil.

- It's my fault, not yours.
- It's my mistake, not yours.

Bu bisiklet benim. Seninki şurada.

This bicycle is mine. Yours is over there.

Benim adım Tom. Seninki nedir?

- My name's Tom. What's yours?
- My name is Tom. What's yours?

Bu kalem seninki. Benimki sırada.

This pencil is yours. Mine is on the desk.

Bu benim sorunum, seninki değil.

- It's my problem, not yours.
- That's my problem, not yours.

Seninki gibi sorunlarım hiç olmadı.

I've never had problems like yours.

O, Tom'un hatasıydı, seninki değil.

It was Tom's fault, not yours.

Seninki çok garip bir hikaye.

Yours is a very strange story.

Seninki kadar çok deneyimim yok.

- I don't have as much experience as you.
- I don't have as much experience as you do.

Bu kitap benim. Seninki nerede?

This book is mine. Where is yours?

Benimki, seninki kadar iyi değil.

- Mine is not as good as yours.
- Mine isn't as good as yours.

Benim adım Mary, seninki ne?

- My name is Mary, what's yours?
- My name is Mary. What's yours?

Seninki gibi bir motosiklet istiyorum.

I want a motorcycle like yours.

Benim adım Alberto, seninki ne?

My name is Alberto, what's yours?

Bizim evle karşılaştırıldığında, seninki bir saray.

Compared to our house, yours is a palace.

Benim ceketim seninki ile aynı değil.

My jacket is not the same as yours.

Harika bir tatil geçirdim. Seninki nasıldı?

I had a great vacation. How was yours?

Onlar seninki ile aynı kamerayı aldı.

They bought the same camera as you.

Seninki ile aynı stil ceket istiyorum.

I want the same style of jacket as yours.

Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?

Can you identify which coat is yours?

Seninki şu an yanında, değil mi?

You have yours with you now, don't you?

Benim özgeçmişim seninki kadar etkileyici değil.

My resume isn't as impressive as yours.

- Bu senin değil.
- Bu seninki değil.

- This isn't yours.
- That's not yours.
- This is not yours.
- That isn't yours.

Benim işim seninki kadar kolay değil.

My work is not as easy as yours.

Bu saat benimki değil ama seninki.

This watch is not mine but yours.

Motosikletim seninki gibi bir şey değil.

- My bike is not anything like yours.
- My bike is nothing like yours.

Seninki ile karşılaştırıldığında benim arabam küçük.

Compared with yours, my car is small.

Tom seninki gibi bir saat istiyor.

Tom wants a watch like yours.

Tam seninki gibi bir tişörtüm var.

I have a T-shirt just like yours.

Benim bacaklarım seninki kadar uzun değil.

My legs aren't as long as yours.

Keşke seninki kadar çok param olsaydı.

I wish I had as much money as you.

Merhaba, benim adım Tom. Seninki ne?

- Hi, my name is Tom. What is yours?
- Hi, my name's Tom. What's yours?
- Hi, my name is Tom. What's your name?
- Hi, my name is Tom. What's yours?

- Seninki gibi güzel bir gitarım olmasını isterdim.
- Keşke seninki kadar iyi bir gitarım olsaydı.

- I wish I had a guitar as good as yours.
- I wish that I had a guitar as good as yours.

Benim bisiklet seninki gibi bir şey değil.

- My bike is not anything like yours.
- My bike isn't anything like yours.

Sanırım seninki ile ilgili bir şey buldum.

I think I've found something of yours.

"Hayatın nasıl?" "Hemen hemen aynı. Ve seninki?"

"How's your life?" "Much the same. And yours?"

Dün seninki gibi bir dolma kalem aldım.

I bought a pen like yours yesterday.

Benim seninki kadar çok boş zamanım yok.

I don't have as much free time as you do.

Bu kitap benimki fakat masanın üzerindeki seninki.

This book is mine, but the one on the table is yours.

Keşke benim ailem seninki gibi mutlu olsa.

I wish my family was happy like yours.

Keşke seninki kadar güzel bir karım olsa.

I wish I had a wife as good-looking as yours.

Keşke seninki kadar güzel bir işim olsa.

I wish I had a job as good as yours.

Keşke seninki kadar güzel bir arabam olsa.

I wish I had a car as good as yours.

Listedeki isimlerden birinin seninki olduğunu fark ettim.

- I noticed one of the names on the list was yours.
- I noticed that one of the names on the list was yours.

Keşke seninki kadar güzel bir takım kutum olsa.

I wish I had a tackle box as nice as yours.

Tom'a ne olursa olsun onun hatasıdır, seninki değil.

Whatever happens to Tom is his fault, not yours.

Ah, sevgili güvercin, keşke seninki gibi kanatlarım olsa!

Oh, dear pigeon, how I wish I had your wings!

Benim saatim seninki kadar çok paraya mal olmadı.

My watch didn't cost as much as yours.

Hangi kitap seninki: bu mu yoksa şu mu?

Which book is yours: this one or that one?

Hangi kitap seninki? Bu mu yoksa şu mu?

Which book is yours: this one or that one?

Benim ülkem ve seninki arasında artık ekonomik işbirliği olmayacaktır.

There will be no more economic cooperation between my country and yours.

- Bu bilgisayar seninki, değil mi?
- Bu bilgisayar sizinki, değil mi?

This computer is yours, isn't it?

- O benim. Seninki nerede bilmiyorum.
- Benim o. Seninkinin nerede olduğunu bilmiyorum.

- That is mine. I don't know where yours is.
- That is mine. I don't know where his is.
- That is mine. I don't know where hers is.
- That's mine. I don't know where yours is.

- Tencere dibin kara seninki benden kara.
- Benzer benzeri çeker.
- Kişi kendinden bilir işi.

It takes one to know one.

- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

- The pot calls the kettle black!
- That's like the pot calling the kettle black.

- Kimin konuştuğuna bak.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Konuşana bak hele.
- Diyene de bakın.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

Look who's talking.