Translation of "Savunmak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Savunmak" in a sentence and their english translations:

Doğruyu savunmak

So it is our job,

Kendimi savunmak zorundaydım.

I had to defend myself.

Kendimi savunmak zorundayım.

I have to defend myself.

Kendini savunmak zorundasın.

- You have to defend yourself.
- You need to defend yourself.

Fransızları savunmak için işaret verdi.

gave the signal to support the French charge.

Adam kendini savunmak için yalvardı.

The man pleaded self-defence.

O, ününü savunmak için umutsuzdu.

He was desperate to defend his reputation.

Tom itibarını savunmak zorunda kaldı.

Tom had to defend his reputation.

Leyla kendini savunmak için öldürdü.

Layla killed in self-defense.

Kendimi savunmak için harekete geçtim.

I acted in self-defense.

Kendini savunmak için ne gerekiyorsa yap.

Do whatever it takes to defend yourselves.

Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.

The natives have to defend their land against invaders.

Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

Paris did her best to defend her liberties.

Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.

Tom made no attempt to defend himself.

Tom'u savunmak için neden bu kadar hızlısın?

Why are you so quick to defend Tom?

Paris özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

Paris did its best to defend its liberties.

Haklarımı savunmak istemeyen bir ülkede yaşamak istemiyorum.

I don't want to live in a country that doesn't want to defend my rights.

Sami kendini savunmak için aşırı güç kullandı.

Sami used excessive force to defend himself.

Birini sonuna kadar savunmak veya sonuna kadar kötülemek

defending one to the end or evil to the end

Arazilerini savunmak şimdi bir günah haline mi geldi?

- Defending their land has now become a sin?
- To defend their land has now become a sin?

Bu suçlamalara karşı kendini savunmak için burada yok.

She's not here to defend herself against these accusations.

Milis, acil bir durumda vatandaşları savunmak için kuruldu.

The militia was formed to defend citizens in an emergency.

Dan kendini savunmak için hareket ettiğini iddia etti.

Dan claimed that he acted in self-defence.

İddialara göre o onu kendini savunmak için öldürdü.

She allegedly killed him in self-defense.

Tom, Mary'yi kendini savunmak için vurduğunu iddia ediyor.

Tom claims that he shot Mary in self-defense.

Tom kendini ​​savunmak için iyi bir avukat tuttu.

Tom hired a good lawyer to defend him.

- Sami kendini savunmak istiyordu.
- Sami kendini aklamak istiyordu.

Sami wanted to vindicate himself.

İyi bir avukat müşterisini savunmak için yeri göğü titretecektir.

A good lawyer would leave no stone unturned in his efforts to defend his client.

Polis, Dan'in kendini savunmak için hareket ettiğini fark etti.

The police realized that Dan acted in self-defence.

O bu suçlamalara karşı kendini savunmak amacıyla burada değil.

She's not here for the purpose of defending herself against these accusations.

Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.

Varşova'yı savunmak için geri çekildi ve Eylau ve Friedland'ın büyük savaşlarını kaçırdı.

back to defend Warsaw, and missed the great battles of Eylau and Friedland.