Translation of "Peter" in English

Zalim Peter, Adil Peter olarak da bilinir.

Peter the Cruel is also known as Peter the Just.

Peter Jane'i seviyor.

Peter loves Jane.

Peter, Jane'i sevdi.

Peter loved Jane.

Peter, arkadaşıyla yaşıyor.

Peter lives with his friend.

Benim adım Peter.

My name is Peter.

Peter sıkıldığını söyleyebilir.

Peter could tell that she was bored.

Peter kapıyı açtı.

Peter opened the door.

Arkadaşımız Peter delirdi.

Our friend Peter has gone mad.

Peter neşeli bir adam.

Peter is a merry fellow.

Peter şimdi içeride değil.

Peter is not in now.

Peter yine de gelmedi.

Peter didn't come after all.

Peter kıza âşık oldu.

Peter fell in love with the girl.

Peter senin yokluğunda geldi.

Peter came in your absence.

O, Peter ile birlikte.

She is with Peter.

Peter dürüst bir adam

Peter is a truthful man.

Peter dün şehirden geldi.

Peter arrived from the city yesterday.

Peter çok genç görünüyor.

Peter looks very young.

Peter çocuksu kızlardan bıkmıştı.

Peter was fed up with childish girls.

Peter bir gece baykuşu.

Peter is a night owl.

Jane Peter tarafından sevilir.

Jane is loved by Peter.

Saat Peter tarafından çalındı.

The clock was stolen by Peter.

Peter gerçek bir veznedardır.

Peter is a truth teller.

Bayan Hughes, bu Peter Brown.

Mrs. Hughes, this is Peter Brown.

Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.

Peter didn't intend to break the vase.

Peter bir doktor olmak istiyordu.

Peter wanted to become a doctor.

Peter yarın ayrılmaya karar verdi.

Peter has decided to leave tomorrow.

Peter O'Toole en sevdiğim aktördür.

Peter O'Toole is my favorite actor.

Peter o kıza aşık olmuştu.

Peter had fallen in love with that girl.

Peter İsa'nın müridi olduğunu reddetti.

Peter denied that he was Christ's disciple.

Peter gitarıyla doğaçlama yapmayı sever.

Peter likes to improvise on his guitar.

John ve Peter ayrılmaz arkadaşlar.

John and Peter are inseparable friends.

Peter dişi bir kedi alıyor.

Peter is buying a female cat.

Peter patates soymaktan nefret eder.

Peter hates peeling potatoes.

Bebeğe dedesinin ismi olan Peter verildi.

The baby was named Peter after his grandfather.

Peter babası gibi bir şey değildir.

Peter isn't anything like his father.

Peter babasından daha çok annesine benziyor.

Peter takes after his mother more than his father.

Peter çok uzun boylu. Babasına çekmiş.

Peter's very tall. He takes after his father.

Peter Pan rolünü oynayan çocuk kim?

Who is the boy acting the part of Peter Pan?

Peter pudingin çok tatlı olduğunu söyledi.

Peter remarked that the pudding was too sweet.

Peter ücret artışı için patronuna başvurdu.

Peter applied to his boss for a raise.

Peter kalktığında, Jean zaten evden ayrılmıştı.

When Peter got up, Jean had already left home.

Peter gerçekten buzdolabına bir mıknatıs istiyor.

Peter really wants a magnet on his fridge.

Birlikte okuldayken Peter Pearl ile karşılaştı.

Peter met Pearl when they were at school together.

Peter bir erkek kedi satın alıyor.

Peter is buying a tomcat.

Peter ve Eve bir rüya çiftidir.

Peter and Eve are a dream couple.

Peter üşüyor, o bir kazak istiyor.

Peter is cold, he wish a sweater.

Peter ve Eve birbirine çok yakışıyor.

Peter and Eve make a lovely couple.

Peter her zaman pireyi deve yapar.

Peter always makes a mountain out of a molehill.

Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.

Peter is continually making phone calls to his mother.

Peter İngilizdir. Susan da İngiliz midir?

Peter is English. Is Susan English, too?

Peter benimle birlikte Nepal'e gitmek istemiyor.

Peter doesn't want to go to Nepal with me.

Mary'ye Peter denildiğini öğrendiğimde şaşkına döndüm.

I was flabbergasted when I found out that Mary used to be called Peter.

Philip, Andrew ve Peter gibi, Bethesda kasabasındandı.

Philip, like Andrew and Peter, was from the town of Bethesda.

Peter ve ben sık sık sinemaya giderdik.

Peter and I would often go to the movies.

Peter, Nancy bir süre içinde hazır olacaklar.

Peter, Nancy will be ready in while.

Peter anne ve babasına içten dileklerini iletti.

Peter sent heartfelt wishes to his parents.

Aziz Peter Roma'da ve Aziz Paul Londra'dadır.

St Peter's is in Rome and St Paul is in London.

Peter ve Carol'un tatillerini geçirecekleri yerde araları açıktı.

Peter and Carol were at odds with each other over where to spend their vacation.

Merhaba! Benim adım Peter. Ya sen? Adın ne?

Hello! My name is Peter. And you? What is your name?

Bu sözlerle, konuştuğumuz ünlü Silikon Vadisi yatırımcısı Peter Thiel

With these words, Peter Thiel, the famous Silicon Valley investor who we have talked

Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.

Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor.

Rus Çarı Büyük Peter eğlenmek için insanların dişini çekerdi.

Peter the Great, Czar of Russia, used to take out people's teeth for fun.

Peter bir süre için yeni bir daire bulmak için çalışıyor.

Peter has been trying to find a new apartment for some time.

Peter Abd'deki anne babasıyla haftada en az bir kez telefonda konuşur.

Peter talks with his parents in the United States on the phone at least once a week.

Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.

Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.

Almanca konuşabilen herkesin Hans Peter Richter'in "Liebesgeschichte"sini okumasını tavsiye ederim.

I would recommend to everyone that can speak German that they read "Liebesgeschichte" by Hans Peter Richter.

Eğer Peter Parker bir örümcek tarafından değilde bir gelincik tarafından ısırılsaydı ne olurdu?

What would have happened if Peter Parker hadn't been bitten by a spider but a stoat?

Peter sadece Hazreti İsa'nın müridi olduğunu değil aynı zamanda onu tanıdığını bile reddetti.

Peter not only denied that he was Christ's disciple, but that he even knew him.

Bay Peter Blake çevre değişikliğini gözlemek için bir görevdeyken 2001 yılında Amazon nehrinde korsanlar tarafından feci şekilde öldürüldü.

Sir Peter Blake was tragically killed by pirates on the Amazon river in 2001 as he was on a mission to monitor environment change.