Translation of "Pat" in English

pat, pat, pat, şekiller.

the boom, boom, boom, the suits.

Pat çok geveze.

Pat is very talkative.

Pat elbiselerini çıkardı ve içeri daldı

Pat stripped off his clothes and dived in.

Pat Jim'in doğum günü partisine gidiyor.

Pat's going to Jim's birthday party.

Alışveriş çantasını pat diye masaya koydum.

I put the shopping bag on the table with a thud.

Pat diye karşıma çıkınca utandırıyorsun beni.

When you catch me off guard, it really puts me on the spot.

Üç yıl önce Fransızcayı çat pat konuşabiliyordum.

I could barely speak French three years ago.

- Ön kapı hızla açıldı.
- Sokak kapısı pat diye açıldı.

The front door burst open.

Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız

Because we all think we get it in a first glance and a sudden flash,

- Hostes şöyle böyle Fransızca konuşabilir.
- Hostes çat pat Fransızca konuşabiliyor.

The stewardess can speak French after a fashion.

İblis efendisi sonunda bilincini kaybetti ve pat diye yere düştü.

The demon lord finally lost conciousness and fell to the floor with a thud.

- Bir gün pattadak Tom aradı.
- Tom bir gün pat diye arayıverdi.

Tom called me out of the blue one day.

- Kaza birden oldu.
- Kaza pat diye oldu.
- Kaza birdenbire oldu.
- Kaza ansızın oldu.
- Kaza aniden oldu.

The accident happened suddenly.