Translation of "Oyunu" in English

- Oyunu kaçırdın.
- Oyunu kaçırdınız.

- You lost the game.
- You missed the game.

Oyunu kazandım.

I have won the game.

Oyunu sevdim.

I loved the play.

Oyunu durdur.

Pause the game.

Oyunu kaybettim.

I lost the game.

Oyunu kaybettin.

You lost the game.

Oyunu gördüm.

I saw the game.

Oyunu oyna.

Play the game.

- Maalesef oyunu kaybedeceğiz.
- Korkarım ki oyunu kaybedeceğiz.

- I'm afraid we'll lose the game.
- I'm afraid that we'll lose the game.

- Leyla'nın oyunu işe yaradı.
- Leyla'nın oyunu işledi.

Layla's game worked.

- Satranç oyunu oynayalım.
- Bir satranç oyunu oynayalım.

Let's play a game of chess.

Oyunu piyasaya sürdüğümüzde

When we released the game,

Oyunu kazanacağımızdan emindik.

We were certain of winning the game.

Keşke oyunu kazansaydık.

I wish we had won the game.

Oyunu kazanacağından emin.

He's sure that he'll win the game.

Bu oyunu severim.

I love this game.

Beyzbol oyunu oynayalım.

Let's play a game of baseball.

Oyunu izlerken heyecanlıydık.

We were excited as we watched the game.

Bu oyunu kazandık.

We won this time.

Bu oyunu oynamayacağım.

I'm not going to play this game.

Körebe oyunu oynayalım.

Let's play a game of blind man's buff.

Kelime oyunu yapma.

Don't quibble.

O oyunu beğenmedim.

I didn't like that game.

Bu oyunu sevmiyorsun.

You don't like this game.

Biz oyunu kaybettik.

We lost the game.

Henüz oyunu bitirmedik.

We're not done playing yet.

Sen oyunu izleyemezsin.

You can't watch the game.

Bilgisayar oyunu oynuyorum.

I am playing a browser game.

Bu oyunu seviyorum.

I like this game.

O oyunu beğendin.

You liked that game.

Oyunu henüz kaybetmedim.

I haven't lost the game just yet.

Tom oyunu kazandı.

Tom won the game.

Bu oyunu oynayamam.Sevmiyorum.

I cannot play this game. I don't like it.

Oyunu kaybeden sizsiniz.

You are the losers of the game.

Oyunu kazanabileceğimizi umuyorduk.

We hoped we'd be able to win the game.

O oyunu oynama.

Don't play that game.

Suçlama oyunu oynama.

Don't play the blame game.

Bu oyunu bilmiyorum.

I don't know this game.

Bu oyunu oynamam.

I don't play that game.

Oyunu kim kazandı?

Who won the game?

Oyunu izliyor musun?

Are you watching the game?

Bu oyunu bitireyim.

Let me finish this game.

O, oyunu kaybetti.

He lost the game.

Hangi oyunu seçtin?

Which game did you choose?

Oyunu nasıl buldun?

- How did you enjoy the play?
- How did you like the play?

Dama oyunu oynuyorlardı.

They were playing a game of checkers.

Futbol oyunu yarın.

The soccer game is tomorrow.

İnsanlar oyunu izlemiyorlar.

People aren't watching the game.

Hangi oyunu izliyordunuz?

What game were you watching?

Tom oyunu kaybetti.

Tom lost the game.

Bu oyunu beğendim.

I liked this game.

Hangi oyunu oynadın?

What game did you play?

Birkaç oyunu severim.

I like several games.

Sanırım oyunu kazanacağız.

I think we'll win the game.

Sami oyunu kazanıyordu.

Sami was winning the game.

Neden oyunu izlemiyoruz?

Why don't we watch the game?

- Bu oyunu hatırlıyor musun?
- Bu oyunu hatırlıyor musunuz?

Do you remember this game?

- Hayat satranç oyunu gibi.
- Hayat satranç oyunu gibidir.

Life is like a game of chess.

- Bu oyunu hatırlayabiliyor musun?
- Bu oyunu hatırlayabiliyor musunuz?

Can you remember this game?

Kaderin bir oyunu olarak

And in an ironic twist of fate,

Çeşitlilik bir sayı oyunu.

Diversity is a numbers game.

Bu oyunu uydurmuşuz sanırım

I think we made up this game

Takımımız ilk oyunu kaybetti.

Our team lost the first game.

Yardımınız olmasaydı oyunu kaybederdim.

If it had not been for your help, I would have lost the game.

Hangi takım oyunu kazanacak?

Which team will win the game?

Hangi takım oyunu kazandı?

Which team won the game?

Ted'in oyunu kazanacağı belliydi.

Ted was certain of winning the game.

Oyunu izlemeye gidelim mi?

How about going to see the game?

Özellikle oyunu görmek istemiyorum.

I don't particularly want to see the game.

Ben oyunu kolay buldum.

I found the game easy.

O, muhtemelen oyunu kazanacak.

He is likely to win the game.

O, oyunu kazanacağından emin.

He is sure to win the game.

Oyunu kazanması tamamen şanstı.

It was pure chance that he won the game.

O, oyunu mutlaka kazanacak.

He is certain to win the game.

Tom bu oyunu kazanacak.

Tom will win this game.

Onun oyunu kazanmasını istiyoruz.

We'd like him to win the game.

Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.

We will have to postpone the game.

Takımımız muhtemelen oyunu kazanacak.

Our team is likely to win the game.

O bir zeka oyunu.

It's a brain-teaser.

Bu oyunu yine oynayalım.

Let's play this game again.

Bir kelime oyunu oynayalım.

Let's play a word game.

Bu oyunu oynamak istemiyorum.

I don't want to play this game.

Bu oyunu hatırlıyor musun?

Can you remember this game?

Son oyunu çok başarılıydı.

His last play was a great success.

Tom bu oyunu sevmez.

Tom doesn't like this game.

Şimdi hangi oyunu oynuyorsun?

What game are you playing now?

Tom oyunu kaybedince kızmaz.

Tom is a good loser.

Tom oyunu kazanacağından emin.

Tom is sure that he'll win the game.

Bizim takım oyunu kazandı.

Our team won the game.

Tom bu oyunu seviyor.

Tom likes this game.

O bu oyunu sevmez.

She doesn't like this game.

Gerçekten oyunu iple çekiyordum.

I was really looking forward to the game.

Onlar oyunu kaybetmiş olamazlar.

They can't have lost the game.

Oyunu görmek için heyecanlıydık.

We were excited to see the game.