Translation of "Merkezinde" in English

Londra'nın merkezinde yaşadı.

He lived in the center of London.

Ofisim kentin merkezinde.

My office is in the central area of the city.

Okulumuz şehrin merkezinde.

Our school is in the middle of the city.

Şehir merkezinde yaşıyoruz.

We live in the center of the city.

Postane şehir merkezinde.

- The post office is located in the center of the town.
- The post office is in the town centre.

Kütüphane şehrin merkezinde.

The library is in the center of the city.

Ofisim şehir merkezinde.

- My office is in the central area of the city.
- My office is in the city centre.

Şehir merkezinde yaşıyorum.

I live downtown.

Geçen yıl oylama merkezinde,

At the polling stations last year,

Onunla şehir merkezinde buluştum.

- I met him in the city centre.
- I met him downtown.
- I met him in the town centre.

Tom Boston'un merkezinde yaşadı.

Tom lived in the center of Boston.

Ofisimiz şehrin merkezinde bulunur.

Our office is located the center of the city.

Ofisimiz şehir merkezinde bulunuyor.

Our office is located in the center of the town.

Tom şehir merkezinde yaşıyor.

Tom lives downtown.

Alışveriş merkezinde Tom'la karşılaştım.

I ran into Tom at the mall.

Şehir merkezinde mi çalışıyorsun?

Do you work downtown?

Ben kasaba merkezinde yaşıyorum.

I live in the town centre.

Şehir merkezinde yaşamayı sevmem.

I don't like living downtown.

Sami şehir merkezinde yaşıyor.

Sami lives downtown.

şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik

we shared news together in the town square in person,

Dünyanın merkezinde bir çekirdek var

there is a core in the center of the world

Şehir merkezinde trafik sıkışıklığı var.

Traffic downtown is all backed up.

Mağazanın şehrin merkezinde olduğunu duyuyorum.

I hear the store is in the center of the city.

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

She doesn't like living downtown.

Onu bir alışveriş merkezinde aldım.

I bought it at a department store.

Tom bir çağrı merkezinde çalışıyor.

Tom works in a call center.

O bir çağrı merkezinde çalışır.

He works in a call center.

Şehrin merkezinde bir istasyon var.

There is a station in the center of the city.

Park şehir merkezinde yer almaktadır.

The park is located in the center of the city.

Belediye binası şehrin merkezinde bulunuyor.

The city hall is located at the center of the city.

Köyün merkezinde bir kaynak var.

There's a spring in the center of the village.

Alışveriş merkezinde birini gördün mü?

Did you see anyone at the mall?

Alışveriş merkezinde Tom'la buluşmaya gitmeliyim.

I have to go meet Tom at the mall.

Tom alışveriş merkezinde alışverişe gitti.

Tom went shopping at the mall.

Ana mağazalar şehir merkezinde bulunmaktadır.

The main shops are in the city centre.

Ofisim şehir merkezinde yer alır.

My office is located downtown.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

There are three stores in the mall.

Postane, şehrin merkezinde yer almaktadır.

The post office is located in the center of the town.

Köyün merkezinde bir bayrak var.

In the center of the village there is a flag.

Ben şehir merkezinde alışveriş yapıyordum.

I was doing some shopping downtown.

Şehir merkezinde bir yangın var.

There's a fire downtown.

Alışveriş merkezinde tekrar ona rastladım.

I ran into her again at the shopping mall.

Sen şehir merkezinde çalışmıyor musun?

Don't you work downtown?

Yakınlarda şehir merkezinde bulundunuz mu?

Have you been downtown recently?

Tom şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmıyor.

Tom doesn't like living downtown.

Şehrin merkezinde bir heykel var.

There's a statue in the city center.

- Belediye binası şehrin merkezinde.
- Belediye Konağı şehrin göbeğinde.
- Belediye Sarayı şehrin merkezinde.

The city hall is in the center of the city.

Ve 120 doğum merkezinde deneme yaptık.

and we ran a trial there in 120 birth centers.

şehir merkezinde durdurulup kimlik sorulmasına alışmıştık.

until the police memorized our faces.

Şehir merkezinde çok sayıda otel var.

There are many hotels downtown.

Kasabanın merkezinde güzel bir park vardır.

There is a nice park in the center of the town.

Kent merkezinde güzel bir park var.

There's a lovely park in the centre of the town.

Bu alışveriş merkezinde alışveriş etmeyi seviyorum.

I love shopping in this mall.

Şehir merkezinde birçok yüksek binalar var.

There are many tall buildings downtown.

Tren istasyonu şehrin merkezinde yer almaktadır.

The train station is located in the center of the city.

Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.

In the center of the university campus stands the statue of the founder.

Şehrin merkezinde güzel bir park var.

There's a nice park in the center of town.

Tom genellikle alışveriş merkezinde alışveriş yapar.

Tom usually shops at the mall.

Ben kent merkezinde bir daire arıyorum.

I'm looking for an apartment in the center of town.

Köyün merkezinde eski bir kule var.

There's an old tower in the center of the village.

Galaksimizin merkezinde bir kara delik var.

There's a black hole at the center of our galaxy.

Şehrin merkezinde muhteşem bir park var.

There's a splendid park in the centre of the town.

Şehir merkezinde birçok yüksek binalar vardır.

At the city center, there are many tall buildings.

Alışveriş merkezinde yeni bir şapka aldım.

I bought a new hat at the department store.

Kasabanın merkezinde güzel bir park var.

There is a beautiful park in the center of the town.

Onun ebeveynleri ana ilçe merkezinde yaşıyor.

His parents live in the main county town.

Onun ofisi şehir merkezinde yer almaktadır.

His office is located in the center of the town.

Tren istasyonu şehir merkezinde yer almaktadır.

The train station is located downtown.

Tom alışveriş merkezinde biraz alışveriş yaptı.

Tom did some shopping at the mall.

Leyla ve Sami alışveriş merkezinde buluştular.

Layla and Sami met at the mall.

Sami İslam merkezinde bir Müslüman'la tanıştı.

Sami met a Muslim at the Islamic center.

Tom şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmadığını söyledi.

- Tom said he didn't like living downtown.
- Tom said that he didn't like living downtown.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

In almost every case, patients lived near the epicenter.

Kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.

people who existed in the center of their own lives.

Şehir merkezinde onun bir kitapçı dükkânı var.

He has a bookstore in the center of the city.

Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.

I don't want Tom wandering around the mall by himself.

Şehrin merkezinde yeni bir müze inşa ediliyor.

A new museum is being built in the center of the city.

Boston şehir merkezinde kurulmuş bir ofisimiz var.

We have an office located in downtown Boston.

Birleşmiş Milletler merkezinde dünya bayrakları gururla dalgalanıyor.

Flags of the world fly proudly at the United Nations headquarters.

Boston'un şehir merkezinde bir ofis kiralamak pahalı.

It's expensive to rent an office in downtown Boston.

Galaksimizin merkezinde kütleli bir kara delik var.

There's a supermassive black hole at the center of our galaxy.

Bir alışveriş merkezinde küçük bir kitapçı işletirdim.

I used to run a small bookstore in a shopping centre.

Tom bana seni alışveriş merkezinde gördüğünü söyledi.

- Tom told me he saw you at the mall.
- Tom told me that he saw you at the mall.

Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?

Is there a supermarket in this mall?

Tom'u bugün şehir merkezinde gördüğüme yemin edebilirdim.

- I could have sworn that I saw Tom downtown today.
- I could've sworn that I saw Tom downtown today.

Boston şehir merkezinde kendinizi güvende hissediyor musunuz?

Do you feel safe in downtown Boston?

Şehir merkezinde yeni bir otel inşa ediyorlar.

They're building a new hotel downtown.

Şehir merkezinde birçok büyüleyici eski bina var.

There are many charming old buildings in the city center.

- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir yelek satın aldım.
- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir atlet satın aldım.

I bought some new wife-beaters at the mall today.

- Leyla ve Sami bir alışveriş merkezinde bir araya geldiler.
- Leyla ve Sami bir alışveriş merkezinde buluştular.

Layla and Sami met at a shopping mall.

Bir iş merkezinde bir iş hanında daha doğrusu

more precisely in a business center in a business center