Translation of "Konuşabilirsin" in English

0.009 sec.

Examples of using "Konuşabilirsin" in a sentence and their english translations:

Konuşabilirsin.

- You may speak.
- You can speak.

Konuşabilirsin!

You talk!

Onunla konuşabilirsin.

You can talk to her.

Benimle konuşabilirsin.

You can talk to me.

Tom'la konuşabilirsin.

You can talk to Tom.

Burada konuşabilirsin.

You can talk here.

Bizimle konuşabilirsin.

You could talk to us.

Onlarla konuşabilirsin.

You can talk to them.

Daha sonra konuşabilirsin.

You can talk later.

Konuşabilirsin, değil mi?

You can talk, can't you?

Benim önümde konuşabilirsin.

You can talk in front of me.

Belki Tom'la konuşabilirsin.

Maybe you could talk to Tom.

Daha hızlı konuşabilirsin!

- You should talk faster!
- You should talk faster.

Belki onlarla konuşabilirsin.

Maybe you could talk to them.

Belki onunla konuşabilirsin.

Maybe you could talk to him.

Özgürce konuşabilirsin, Tom.

You can speak freely, Tom.

İstediğin kadar konuşabilirsin.

You may talk as much as you like.

Kaç tane dil konuşabilirsin?

How many languages can you speak?

İstediğin kadar çok konuşabilirsin.

You may talk as much as you like.

Fransızca konuşabilirsin, değil mi?

You can speak French, can't you?

Sanırım sen Fransızca konuşabilirsin.

- I assume you can speak French.
- I assume that you can speak French.

Her zaman benimle konuşabilirsin.

You can always talk to me.

Tom'la konuşabilirsin, değil mi?

You can talk to Tom, right?

Benimle konuşabilirsin, biliyor musun?

You can talk to me, you know?

- Benimle konuşabilirsin.
- Benimle konuşabilirdin.

- You can talk to me.
- You could talk to me.

- Onunla konuşabilirsin.
- Onunla konuşabilirdin.

You could talk to him.

İstersen şimdi Tom'la konuşabilirsin.

You can talk to Tom now if you want.

Sen burada özgürce konuşabilirsin.

You can speak out freely here.

Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

How dare you speak to me like that?

İngilizceyi iyi konuşabilirsin, değil mi?

You can speak English well, can't you?

Bugün Tom'la daha sonra konuşabilirsin.

You might be able to talk to Tom later today.

Kırk farklı dili kabaca konuşabilirsin.

You can speak roughly forty different languages.

Eğer istiyorsan Tom'la şimdi konuşabilirsin.

You can talk to Tom now if you want to.

Telefonda saatlerce ne hakkında konuşabilirsin?

What can you talk about for hours on the phone?

Belki o konuda Tom'la konuşabilirsin.

Perhaps you could talk to Tom about that.

Hem Rusça hem de Çince konuşabilirsin.

You can speak both Russian and Chinese.

Çince konuşabilirsin. Lily benim için çevirir.

You can speak in Chinese. Lily will translate for me.

Ne oldu, Mary? İstiyorsan benimle konuşabilirsin.

What's the matter, Mary? You can talk to me if you want.

Kaç dili akıcı bir şekilde konuşabilirsin?

How many languages can you speak fluently?

- Konuşabileceğini kim söyledi?
- Sana kim konuşabilirsin dedi?

Who said you could speak?

Neredeyse tüm Fransızcamı unuttum, fakat Almanca konuşabilirsin.

I've forgotten almost all my French, but you can speak German.

İstediğin herhangi bir şey hakkında benimle konuşabilirsin.

You can talk to me about anything you want.

Oh, istediğin kadar fazla konuşabilirsin. Umurumda değil.

Oh, you can talk as much as you like. I don't mind.

- Kaç tane dil konuşursun?
- Kaç tane dil konuşabilirsin?

- How many languages can you speak?
- How many languages do you speak?

En büyük arkadaşın hakkında nasıl o şekilde konuşabilirsin?

How can you talk that way about your oldest friend?

Bitap düşene kadar benimle konuşabilirsin ama beni asla ikna edemeyeceksin.

You can talk until you're blue in the face, but you'll never convince me.