Translation of "Hızlı" in Korean

0.019 sec.

Examples of using "Hızlı" in a sentence and their korean translations:

Hızlı gidiyoruz!

엄청 빠릅니다!

Çok hızlı.

엄청 빠르네요

Bu gerçekten hızlı.

매우 빠른 속도입니다.

çok hızlı hareketlerle

‎분주하게 움직이고 있었어요

Dünyamız çok hızlı değişiyor

우리가 살고 있는 세계는 급변하고 있고

Hızlı olur, etkili olur.

빠르고 효율적이겠죠

Hızlı olur. Etkili olur.

빠르고 효율적이겠죠

Çok hızlı tarama yapıyoruz.

우리는 빠르게 할 수 있습니다.

O kadar hızlı değil.

하지만, 아직 끝이 아닙니다.

Karanlık nasıl hızlı çöktüyse...

‎어둠이 내릴 때만큼 빠르게

Hızlı ayrıştırılamadığı için de

빠르게 분해되지 않은 탄소는

Şimşek gibi hızlı darbeler.

‎번개처럼 빠르게 공격하더군요

Yüzeye olabildiğince hızlı çıkıp...

‎되도록 빨리 수면으로 올라갔다가

Kalbiniz ne kadar hızlı atarsa zehir vücudunuzda o kadar hızlı dolaşır.

심장이 빨리 뛸수록 독이 몸속으로 빨리 퍼집니다

Agresif ve çok hızlı olan

포악하고 재빠른 왕지네는

Yoksa çok hızlı şekilde üşürüm.

그러지 않으면 순식간에 몸이 식을 거예요

Buzullar çok daha hızlı eriyecek.

빙하는 더 빨리 녹아버릴 겁니다.

Teknolojideki en hızlı devrimi gerçekleştiriyorlar.

지금까지 경험한 것처럼 말이죠.

Hızlı düşünmeniz gerek, panik yaparsınız;

빠른 판단이 필요하죠. 허둥지둥하게 될 겁니다.

Eğer bu parçacıklar hızlı ilerliyorsa

만약 저 암흑물질 입자들이 정말 빠르게 움직인다면,

Teknoloji sektöründe hızlı çözümler istiyoruz.

기술 산업 분야는 빠른 해결책을 요구합니다.

Baya hızlı bir sunum olacak.

제 강연은 정말 짧을 겁니다.

Birbiri ardına birçok hızlı hareket yapacağım.

장황하게 저의 기적을 끌어올리기 위해

Scolopendra subspinipes hızlı, güçlü ve vahşidir.

왕지네는 빠르고 강하며 험악해요

Zehrin gücü ve hızlı harekete geçmesi,

빠른 움직임, 치명적인 독성

Peki Dana'yı daha hızlı kurtarabilir miydik?

하지만 데이나를 더 빨리 구할 수도 있었을까요?

Sizce ısınmanın en hızlı yolu ne?

어떻게 해야 몸을 최대한 빨리 데울까요?

Sizce ısınmanın en hızlı yolu ne?

어떻게 해야 몸을 최대한 빨리 데울까요?

Ve bu insanı çok hızlı yoruyor.

문제는 정말 빨리 지친단 거죠

Gerçekleşen tek şey çok hızlı yorulmam.

빨리 지치기만 할 뿐입니다

Bu daha hızlı aşağı inmemi sağlar.

그게 더 빠를 겁니다

Asla bir kurttan hızlı koşmaya çalışmayın!

늑대한테서 도망치지 마세요!

Brazilya'dan Çin'e hızlı ve verimli ulaşım;

브라질부터 중국까지 널리 보급된 효율적인 교통수단,

Ayrıca, kötü şeyler çok hızlı olabilir

게다가, 나쁜 일은 빨리 일어나지만

Şehirler, Dünya'nın en hızlı büyüyen habitatları.

‎도시는 지구에서 가장 빠르게 ‎확장되고 있는 서식지죠

Karayip flamingo yavruları çok hızlı büyür.

‎새끼 쿠바홍학의 성장 속도는 ‎놀라울 정도로 빠릅니다

Hızlı bir şekilde emisyonları kesmemiz gerek.

우리는 가스 배출량을 급격하게 줄여야 합니다.

Emisyonları çok hızlı bir şekilde kesmemiz

따라서 우리는 탄소 배출량을 극단적으로 급격하게 감축해야할 뿐만 아니라

Süvari bir süratliden daha hızlı ilerleyemezdi.

기병대는 빨리 걷는 것 이상으로 전진 할 수 없는 상태가 되었고,

Bir ayıdan daha hızlı koşabileceğinizi hiç sanmıyorum.

저는 절대로 여러분이 곰보다 빨리 뛸 수 있다고 생각하지 않습니다.

Onu ses hızından üç kat hızlı koşan

음속의 속도보다 3배나 더 빠르게 움직일 수 있는

Ama hareket hâlinde olduğumuzdan, hızlı davranmak zorundayız!

우리는 움직이고 있으니 서둘러야 합니다!

Benim hareket etmemden çok daha hızlı saldırabilirler.

제가 움직이는 것보다 뱀이 공격하는 게 훨씬 빠르죠

Ama hızlı olmanın da bir bedeli var.

하지만 빠른 것에는 대가가 따르죠.

Daha sıcak olursa ve daha hızlı dönerse,

행성이 뜨거워지고 자전이 빨라지면

Için elimden geldiğince hızlı tepki vermeye çalıştım.

그렇지 않으면 중앙화된 중국 인터넷에 의해 검열될 테니까요.

Ya buzullarımız tahmin ettiğimden daha hızlı eriyorsa?

만약 예상보다 빙하가 훨씬 빨리 녹는다면요?

Hızlı bir biçimde yeniden tanımlayan kentsel dönüşümde,

그건 이 지역의 본질과 인구 측면에서

Tarihin en hızlı nesil tükenme hızını yaşıyoruz

역사상 가장 빠른 속도로 멸종이 일어나고 있습니다.

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

이러한 효과는 즉시적일 뿐만 아니라

Tamam, gelgit gerçekten hızlı bir şekilde gelmeye başladı.

자, 이제 밀물이 정말 빨리 들어오네요

Şöyle ki bu ufaklıklar istediklerinde çok hızlı olabiliyorlar.

문제는, 이 녀석들은 유사시에 엄청 빠르단 거예요

Hızlı bir şekilde dönüş yaşamaya, izole olmaya başladım.

저는 무너지기 시작했고 빠르게 고립됐어요.

Peki hangi tarafa gidersek enkaza daha hızlı ulaşırız?

어느 쪽으로 가는 게 더 빨리 잔해로 통할까요?

Onun gözetiminde, sanayi sektörü hızlı bir artış kaydetti.

아타튀르크의 통치 하에 산업은 급격하게 성장했습니다

Dünyanın en büyük timsahı en hızlı köpek balığıyla çarpışacak.

지구상에서 가장 큰 악어가 가장 빠른 상어와 전투에 임하고

Ekip, bana hızlı yol katedebileceğim bir şey getirebilir misiniz?

이 지역을 빠르게 훑어볼 수단을 제공해줄 수 있겠나?

Sonra, gerçek hayatta mümkün olduğu kadar hızlı tanışmak istedim,

다음으로, 저는 가능한 빠르게 실제 만남을 갖고 싶었습니다.

Bu kanyon yarığı da serin olduğu için hızlı buharlaşmıyor.

여기 협곡 아래는 아주 서늘해서 물이 금방 증발하지 않습니다

Hızlı büyüyen psikoloji ve sosyal bilimler gövdesi üzerinde çalışarak

빠른 속도로 발전하는 심리학과 사회학의 요체에 기반하여

Daha hızlı düşünmeleri için tüm ekip üyelerime doğaçlamayı öğrettim.

재빠르게 생각할 수 있도록 난상토론(브레인스토밍)도 시작 했어요.

Bu yüzden teknoloji çok daha hızlı ilerlemeye devam etse de

그래서 기술이 계속 더 빠르게 발전할수록

Hastalık hala Sierra Leone'de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyordu,

시에라리온 내 에볼라는 급속도로 퍼졌고

Işığın ne kadar hızlı haraket ettiğine bir örnek vermek için,

빛이 얼마나 빠르게 움직이는지 예시를 보여드릴게요.

Çin ve Hindistan'ın ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde

중국과 인도가 얼마나 빠르고 강력하게

Bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.

매우 쉽고, 빠르며 덜 부담스러운 방식이에요.

Ve hızlı hareket edip zekice seçimler yapmazsak çok fazla dayanamayız.

빠르게 움직이고 현명하게 결정하지 않으면 오래 버틸 수 없습니다

Zehriyle başlayalım. Güçlü, hızlı harekete geçen, kanı sulandıran ölümcül bir karışım.

우선 독부터 살펴보죠 강력하고 빠르며 혈액을 희석하는 치명적인 혼합제입니다

Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine

하지만 무엇보다 근본적인 것은 이들이 공평한 체계에서 일했다는 것입니다.

Çabuk olun ve oraya en hızlı şekilde nasıl gideceğimize karar verin.

그러니 서둘러 결정하세요 어느 쪽으로 가야 마을에 빨리 도착할까요?

Sizce ilaçları teslim etmemizin daha hızlı bir yolu olduğunu mu düşünüyorsunuz?

약품을 전달할 더 빠른 길이 있었다고 생각하시나요?

Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun! Dana'nın bize ihtiyacı var, hadi!

어느 쪽이든 빨리 결정하세요 데이나가 기다리고 있어요

Dana'yı kurtarmak için bu tepeden aşağı inmenin en hızlı yolu ne?

이 절벽을 최대한 빨리 내려가 데이나를 구하려면 어떤 방법을 써야 할까요?

Karar sizin. İkisinden biri, hızlı olun. Dana'nın bize ihtiyacı var. Hadi!

어느 쪽이든 빨리 결정하세요 데이나가 기다리고 있어요

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

아무리 빠르다고 한들 방울뱀만큼 빠를 수는 없죠

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünürseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

아무리 빠르다고 한들 방울뱀만큼 빠를 수는 없죠

Bu yarasalar hızlı ve uzun mesafe uçmaya alışık... ...havada cambazlığa değil.

‎박쥐들은 빠른 장거리 비행에 ‎특화되어 있지만 ‎곡예비행은 젬병입니다

Bu yavrular o kadar hızlı büyüyor ki, daha şimdiden timsahtan koşarak kaçabiliyorlar.

‎새끼들은 너무나 빨리 자라서 ‎이미 악어를 앞지를 수 있습니다

Sporadik terör eylemlerine rağmen, Rusya şimdi Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahipti.

산발적으로 테러가 벌어졌지만, 러시아는 유럽에서 가장 빠르게 경제가 성장했다.

Önlerinde çok zor bir yol var. Ama stratejileri böyle. Hızlı yaşa, genç öl.

‎그러니 새끼들은 앞으로 ‎험난한 길을 헤쳐 가야 하죠 ‎이들 신조는 ‎짧고 굵게 살다 가는 거지만요

Gelişmiş bir cephaneye sahip, kâbus gibi bir yaratıktır. Hızlı, agresif ve son derece zehirlidir

오랜 세월에 걸쳐 무시무시한 명성과 무기를 갖췄습니다 녀석은 빠르고 공격적이며 맹독한 동물이지만

Ve hızlı öğrenmesi gerek çünkü bir yıldan biraz fazla bir ömrü var. 52. GÜN

‎살 날이 1년 남짓 남은 이 암컷은 ‎생존법을 얼른 터득해야 했어요 ‎"52일째"

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

근육을 써서 앞으로 튀어 나갈 준비가 됐다는 뜻입니다 아무리 빠르다고 한들 방울뱀만큼 빠를 수는 없죠