Translation of "Kazanmasına" in English

0.011 sec.

Examples of using "Kazanmasına" in a sentence and their english translations:

Tom'un kazanmasına izin veremezsin.

You can't let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin verdim.

I let Tom win.

Onların kazanmasına izin vermeyin.

Don't let them win.

Onun kazanmasına izin veremezsin.

You can't let her win.

Tom'un kazanmasına yardımcı oldum.

I helped Tom win.

Tom'un kazanmasına izin vermeyeceğiz.

We're not going to let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin vermelisin.

You should let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin verirdim.

- I would've let Tom win.
- I would have let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin veremeyiz.

- We can't let Tom win.
- We can't allow Tom to win.

Tom'un kazanmasına izin vermeliyim.

I should let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin vermedim.

I didn't let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin verelim.

Let's let Tom win.

Tom'un kazanmasına izin verme.

Don't let Tom win.

- Tom'un kazanmasına asla izin vermezdim.
- Tom'un kazanmasına asla izin vermedim.

I'd never let Tom win.

Tom'un yarışı kazanmasına hepimiz şaşırdık.

- We were all surprised that Tom won the race.
- We were all surprised Tom won the race.

Tom'un kazanmasına izin verdiğine inanamıyorum.

I can't believe you let Tom win.

Sen onun kazanmasına izin veremezsin.

You can't let him win.

Takımımın kazanmasına yardımcı olabilmeyi istiyorum.

I want to be able to help my team win.

Tom Mary'nin ödül kazanmasına şaşırdı.

- Tom was surprised that Mary won the prize.
- Tom was surprised Mary won the prize.

Tom, Mary'nin yarış kazanmasına şaşırdı.

- Tom was surprised that Mary won the race.
- Tom was surprised Mary won the race.

Tom, Mary'nin kazanmasına izin vermeli.

- Tom should let Mary win.
- Tom should allow Mary to win.

Tom'un tekrar kazanmasına izin veremezsin.

You can't allow Tom to win again.

Neden Tom'u kazanmasına izin vermedin?

Why didn't you just let Tom win?

Neden Tom'un kazanmasına izin verdin?

- Why did you allow Tom to win?
- Why did you let Tom win?

Tom'un yeniden kazanmasına izin veremezsin.

You can't let Tom win again.

Neden Tom'un kazanmasına izin vermedin?

Why didn't you let Tom win?

Lütfen Tom'un kazanmasına izin ver.

Please let Tom win.

Tom Mary'nin kazanmasına izin vermeyecektir.

- Tom isn't going to let Mary win.
- Tom won't let Mary win.

Tom Mary'nin kazanmasına izin verirdi.

- Tom would've let Mary win.
- Tom would have let Mary win.

Tom, Mary'nin kazanmasına izin vermedi.

Tom didn't let Mary win.

Tom Mary'nin kazanmasına izin veriyor.

Tom lets Mary win.

Tom, Mary'nin kazanmasına izin verecek.

Tom is going to let Mary win.

Tom'un kazanmasına izin vermem gerekirdi.

- I should've let Tom win.
- I should have let Tom win.

Onların bir tane kazanmasına izin ver.

Let them win one.

Onun kazanmasına izin vermek zorunda kaldım.

- I had to let him win.
- I had to let her win.

Tom, Mary'nin GED'ini kazanmasına yardımcı oldu.

Tom helped Mary earn her GED.

Tom'un kazanmasına gerçekten izin verecek misin?

Are you really going to let Tom win?

Tom'un kazanmasına izin vermedin, değil mi?

You didn't let Tom win, did you?

Tom'un kazanmasına izin verdin, değil mi?

You let Tom win, didn't you?

Tom, Mary'nin kazanmasına izin vereceğini söyledi.

- Tom said he was going to let Mary win.
- Tom said that he was going to let Mary win.

Tom'un Mary'nin kazanmasına izin vereceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom would let Mary win.
- I don't think that Tom would let Mary win.

Tom'a Mary'nin kazanmasına izin vermesini söylemelisin.

You should tell Tom to let Mary win.

Tom muhtemelen Mary'nin kazanmasına izin vermeyecek.

Tom isn't likely to let Mary win.

Tom muhtemelen Mary'nin kazanmasına izin verecektir.

Tom will probably let Mary win.

Tom'un Mary'nin kazanmasına izin vereceğinden eminim.

I'm sure Tom will let Mary win.

Tom muhtemelen Mary'nin kazanmasına izin verecek.

Tom is likely to let Mary win.

Nancy Bob'un yarışmada birincilik ödülünü kazanmasına şaşırdı.

Nancy was surprised that Bob won the first prize in the contest.

Ben sadece takımın kazanmasına yardımcı olmak istiyorum.

I only want to help the team win.

Tom, Mary'nin kazanmasına izin verdiğini itiraf etti.

- Tom admitted that he let Mary win.
- Tom admitted he let Mary win.

Ne yaparsan yap, Tom'un kazanmasına izin verme.

Whatever you do, don't let Tom win.

Tom, Mary'nin kazanmasına izin vermek istemediğini söyledi.

- Tom said he didn't want to let Mary win.
- Tom said that he didn't want to let Mary win.

Tom'un Mary'nin kazanmasına izin vereceğini düşünüyor musun?

Do you think Tom will let Mary win?

Tom Mary'nin tekrar kazanmasına asla izin vermeyecek.

Tom will never let Mary win again.

Tom, Mary'nin kazanmasına asla izin vermeyeceğini söyledi.

- Tom said he'd never let Mary win.
- Tom said that he'd never let Mary win.

Tom'un erkekliğini geri kazanmasına yardım etmeye çalışıyoruz.

We're trying to help Tom reclaim his masculinity.

Böyle bir ordunun bir savaş kazanmasına imkan var mı?

is such an army possible to win a war?

Onun kazanmasına izin vermeliydim ama çok iyi kartlarım vardı.

I should have let her win but my cards were too good.

- Tom'un kazanmasına şaşırdım.
- Tom'un kazanması benim için sürpriz oldu.

- I'm surprised Tom won.
- I'm surprised that Tom won.

O sırada Macar birlikleri, Mircea'nın Karpat Dağları'ndaki tahtını yeniden kazanmasına

Hungarian troops were to help restore Mircea to the throne

Bu onun ülkedeki fakir insanlar arasında sempati kazanmasına yardımcı oldu.

This has helped him to earn the sympathy of many poor people in the country, who see him

Eğer varsa, Tom'un seçimi kazanmasına dair küçük bir ümit var.

There is little, if any, hope that Tom will win the election.

Bubba köşeyi kesti. Ve bu atış turnuvayı kazanmasına yardımcı oldu.

Bubba cut the corner. And that shot helped him win the tournament.

- Tom'u kazandırmak zorunda kaldım.
- Tom'un kazanmasına izin vermek zorunda kaldım.

I had to let Tom win.