Translation of "Kaybedip" in English

Dengemi kaybedip sandalyeden düştüm.

I lost my balance and fell down the stairs.

Kendimi kaybedip Tom'a vurdum.

I lost my temper and hit Tom.

Sanırım testosteron kaybedip östrojen almam

Yeah, I guess it's the loss of testosterone and the arrival of estrogen

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

Oh, then she completely lost interest in the fish,

Bagajımızı kaybedip kaybetmediğimizi merak ediyorum.

I wonder if we lost our luggage.

Dan öfkesini kaybedip Linda'ya hakaret etti ve ayrıldı.

Dan lost his temper, insulted Linda and left.

- Dengesini kaybedip bisikletten düştü.
- Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.

He lost his balance and fell off his bicycle.

Annesinin kendisine verdiği alışveriş listesini kaybedip sadece kendi yemek istediklerini aldı.

He lost the shopping list his mother had given him and just bought things he wanted to eat.

- Tom ormanda kayboldu ve kendini birinin arka bahçesinde buluverdi.
- Tom ağaçlık alanda yolunu kaybedip kendini bir evin arka bahçesinde buldu.

Tom got lost in the woods and ended up in someone's backyard.