Translation of "Kafa" in English

0.016 sec.

Examples of using "Kafa" in a sentence and their english translations:

kafa patlatıyorum, düşünüyorum,

I've been scratching my head, thinking.

O kafa karıştırıcı.

That's confusing.

Epey kafa patlatıyorum.

I've been doing a lot of thinking.

Bu kafa karıştırıcı.

This is puzzling.

Raporlar kafa karıştırıcıydı.

The reports were confusing.

Benimle kafa buluyorsun.

You’re fucking with me.

Tom'la kafa dengiyiz.

Tom and I are on the same wavelength.

Kafa dağıtmak istiyorum.

I want to let my hair down.

Dün kafa dağıttık.

Yesterday we let our hair down.

Okumak kafa açıyor.

Reading opens up windows.

- Her şey kafa karıştırıyor.
- Her şey kafa karıştırıcı.

Everything is confusing.

Arabalar kafa kafaya çarpıştı.

The cars collided head on.

Onun sözleri kafa karıştırıcı.

His words are confusing.

O çok kafa karıştırıcı.

It's very confusing.

O çok kafa karıştırıcıydı.

It was very confusing.

Bu gerçekten kafa karıştırıcı.

It's really confusing.

Çatıdan kafa üstü düştü.

He fell from the roof head over heels.

Buna epey kafa yoruyorum.

I've been giving that a lot of thought.

Buna biraz kafa yoruyorum.

I've been giving that some thought.

Buna çok kafa yormaktayım.

I've been giving this a lot of thought.

Tom'un kafa karışıklığı büyüdü.

Tom's confusion grew.

Bu kafa karıştırıcı olurdu.

That would be confusing.

Bu kafa karıştırıcı olur.

It would be confusing.

Buna çok kafa yordum.

I've given this quite a lot of thought.

Bu çok kafa karıştırıcı.

This is so confusing.

O kafa karıştırıcı görünüyor.

That sounds confusing.

Bu kafa karıştırıcı olabilir.

That can be confusing.

Senin kafa salladığını görüyorum.

I see you nodding.

Hatırlayabilmek için kafa yoruyorum.

I'm racking my brain to remember.

Bu kesinlikle kafa karıştırıcı.

It's definitely very confusing.

Bu biraz kafa karıştırıcı.

This is a little confusing.

Çocukken kafa üstü düşmüştün.

You were dropped on your head as a child.

Onların açıklamaları kafa karıştırıcı.

Their explanation was confusing.

Bu kafa karıştırıcı mı?

Is this confusing?

Bu kafa karıştırıcı olmalı.

That must be confusing.

Boş kafa şeytanın işyeridir.

An empty head is the devil's workshop.

Kafa bütün duyuların koltuğudur.

The head is the seat of all the senses.

Biz buna kafa yorduk.

We agonized over this.

Tom'un açıklaması kafa karıştırıcıydı.

Tom's explanation was confusing.

Günlerce kafa patlattım buna.

I mulled over it for days.

Fazla kafa yormadım buna.

I didn't mull it over for long.

Kafa mı buluyorsun benimle?

Are you freaking kidding me?!

Çok kafa karıştırıcı bir arazi.

You know, it's such a confusing type of terrain.

Senin bana söylediğine kafa yoruyorum.

I have been reflecting on what you said to me.

Benim kafa derisi çok kaşınıyor.

My scalp is very itchy.

Sinir bozucu ve kafa karıştırıcıydı.

It was frustrating and confusing.

Her şey kafa karıştırıcı görünüyor.

Everything seems confusing.

Kafa biti için kontrol edelim.

Let's check for head-lice.

Bunun hepsi çok kafa karıştırıcı.

It's all very confusing.

Bu oldukça kafa karıştırıcı olmalı.

That must be rather confusing.

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.

A sound mind in a sound body.

Kayakçı br kafa tramvası yaşadı.

The skier suffered a head trauma.

Benimle kafa buluyorsun değil mi?

- You are kidding me, aren't you?
- You're kidding me, aren't you?

Hayat kafa karıştırıcı şeylerle dolu.

Life is full of confusing things.

Dört boyutlu uzay, kafa karıştırıcıdır.

Four-dimensional space is confusing.

Hiç de kafa karıştırıcı değildi.

It wasn't confusing at all.

O kafa karıştırıcı, değil mi?

Isn't that confusing?

Bu biraz kafa karıştırıcı olabilir.

It can be a little confusing.

Bunların hepsi çok kafa karıştırıcı.

This is all very confusing.

O kafa karıştırıcı bir zamandı.

It was a confusing time.

Bu bir kafa derisi hastalığı.

It's a scalp disease.

Tom ciddi kafa travması yaşadı.

Tom suffered a severe head injury.

Bu küçük bir kafa karıştırıcıydı.

It was a little disorienting.

Tom'un açıklaması çok kafa karıştırıcıydı.

Tom's explanation was very confusing.

Kafa karışıklığım hızlıca korkuya dönüştü,

My feelings of confusion were quickly replaced by fear

Biz buna aylardır kafa yorduk.

We agonized over this for months.

Biz bu karara kafa yorduk.

We agonized over this decision.

Klişeler kafa karıştırıcı ve yanıltıcıdır.

Stereotypes are confusing and misleading.

Tom bunu kafa karıştırıcı buldu.

Tom found it confusing.

Bunlar bizimle kafa mı buluyor?

Are they kidding us?

Bir tartışmada ona kimse kafa tutamaz.

No one could get the better of him in an argument.

Yerli Amerikalılar düşmanlarının kafa derisini yüzdüler.

The Native Americans scalped their enemies.

- Benimle dalga geçiyorsun.
- Benimle kafa buluyorsun.

- You're pulling my leg.
- You're kidding me.
- You are pulling my leg.
- You’re fucking with me.

Ben hiçbir türde kafa bandı kullanmadım.

I never used any kind of headband.

O ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.

It can be confusing at first.

- Dün kafa dağıttık.
- Dün kendimizden geçtik.

Yesterday we let our hair down.

Bu sinir bozucu ve kafa karıştırıcı.

It's frustrating and confusing.

İlk başta, işler çok kafa karıştırıcıydı.

At first, things were very confusing.

Bu senin için kafa karıştırıcı mı?

Is this confusing to you?

Tom kırmızı bir kafa bandı giyiyordu.

Tom was wearing a red headband.

Bu senin için kafa karıştırıcı olmalı.

This must be confusing to you.

Tom ve Mary birbirine kafa salladı.

Tom and Mary nodded to each other.

- En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.
- Sonunda kafa karıştırıcı labirentin çıkış yolumu buldum.

I finally found my way out of the confusing maze.

O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

He's racking his brains about how to deal with the matter.

Başka bir gerçek üzerine de kafa yoruyorum.

I reflect also on another fact.

Ben bu kafa karıştırıcı gramer sorusunu anlamıyorum.

I don't understand this confusing grammar question.

Bisiklet kaskları, sürücüleri ciddi kafa yaralanmalarından koruyabilir.

Bike helmets can protect riders from serious head injuries.

Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.

Tom and Mary nod at each other knowingly.

Bunun hepsi biraz kafa karıştırıcı, değil mi?

It's all a little confusing, isn't it?

En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir.

The greatest distance is that between two minds.

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

But loud noises and bright lights are disorientating.

Bu kanyonların ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu görüyorsunuz.

Now you just see how confusing all of these slot canyons are.