Translation of "Etrafına" in English

Etrafına bak.

Look about you.

Etrafına baktı.

She glanced around.

O etrafına bakındı.

She looked around.

Etrafına bak, Tom.

Look around you, Tom.

Kız etrafına baktı.

The girl looked around.

Tom etrafına bakındı.

Tom looked around.

Onlar etrafına bakındılar.

They glanced around.

Sadece etrafına bak.

Just look around.

Tom etrafına bakınıyor.

Tom is looking around.

Etrafına bir bak.

- Look around.
- Take a look around you.

Garajın etrafına baktım.

I looked around the garage.

Tom etrafına bakıyordu.

Tom looked about.

Evin etrafına bakınacağım.

I'll look around the house.

- Tom hayretle etrafına bakındı.
- Tom şaşkınlıkla etrafına bakındı.

Tom glanced around in astonishment.

O şaşkınlıkla etrafına bakındı.

She looked around in wonder.

O, evin etrafına bakındı.

- He looked about the house.
- He looked around the house.

O bütün etrafına bakındı.

She looked all around.

O evin etrafına baktı.

She looked around the house.

O, odasında etrafına bakındı.

She looked around her room.

Bekleme odası etrafına bakındı.

He looked around the waiting room.

Biz mülkün etrafına baktık.

We looked around the property.

Tom dairesinde etrafına bakındı.

Tom looked around at his apartment.

Kitaplar odanın etrafına dağılmıştı.

Books are scattered around the room.

Tom endişeyle etrafına bakındı.

Tom anxiously looked around.

Tom odanın etrafına bakındı.

Tom glanced around the room.

Borunun etrafına bant sarın.

Wrap tape around the pipe.

Etrafına bakmak için çekinme.

Feel free to look around.

Etrafına bakınmaya devam et.

Keep looking around.

Tom endişeyle etrafına baktı.

Tom looked around anxiously.

Tom çabucak etrafına baktı.

Tom looked around quickly.

O odada etrafına bakındı.

She looked around the room.

Karıncalar şekerin etrafına üşüşüyorlar.

Ants are swarming around the sugar.

O, odada etrafına bakındı.

He looked around the room.

Etrafına bak. Ne görüyorsun?

Look around you. What do you see?

Tom huzursuzca etrafına baktı.

Tom looked around uneasily.

İpi etrafına dolayacağım. Şuradan geçirelim.

Thread the rope around this. Get that over there.

Bilmiyorsan etrafına sorsan iyi olur.

If you don't know, you had better ask around.

O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

He gathered his children around him.

Birden, durdu ve etrafına baktı.

Suddenly, she stopped and looked around.

Tom kamerası için etrafına bakındı.

Tom looked around for his camera.

Tom bütün kutuların etrafına baktı.

Tom looked around at all the boxes.

Bu ifadenin etrafına parantezler koymalısın.

- You should put parentheses around this phrase.
- You should put this phrase in parentheses.

Tom seçenekler için etrafına bakınıyor.

Tom is looking around for options.

Masanın etrafına oturup iskambil oynadılar.

They sat around the table playing cards.

O, kolunu onun etrafına koydu.

He put his arm around her.

Daire şeklinde ateşin etrafına oturduk.

We sat around the fire in a circle.

Aile üyeleri masa etrafına oturdular.

The family members sat around the table.

Herkes harika dansçının etrafına toplandı.

Everyone crowded around the fantastic dancer.

Tom afal afal etrafına baktı.

Tom looked around in amazement.

Tom yemeği tabağının etrafına itti.

Tom pushed the food around his plate.

Tom etrafına bakmaya devam etti.

Tom continued looking around.

Tom gergin şekilde etrafına bakındı.

Tom nervously looked around.

Tom sinirli olarak etrafına baktı.

Tom looked around nervously.

Ahtapot kendini avının etrafına sardı.

The octopus wrapped itself around its prey.

Tom kolunu Mary'nin etrafına koydu.

Tom put his arm around Mary.

Yaşlı adam şapkası için etrafına bakındı.

The old man looked about for his hat.

Sanki birini bekliyormuş gibi etrafına bakıyordu.

He was looking around as if he was expecting someone.

Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.

- Tom looked around, but saw no one.
- Tom looked around, but didn't see anyone.

Tom mağaranın etrafına gergin biçimde baktı.

Tom looked nervously around the cave.

Tom yatak odasının etrafına göz attı.

- Tom glanced round the bedroom.
- Tom glanced around the bedroom.

Onlar bahçenin etrafına bir çit koydular.

They put a fence around the garden.

Evlerinin etrafına bir çit yapmak istiyorlar.

They want to build a fence around their home.

Bu ifadenin etrafına tırnak koyman gerekiyor.

You should put quotation marks around this phrase.

Tom ayağa kalktı ve etrafına baktı.

Tom stood up and looked about.

Etrafına bakındı fakat hiç kimseyi göremedi.

He looked around, but he saw no one.

Tom kolunu Mary'nin etrafına koymaya çalıştı.

Tom tried to put his arm around Mary.

Ve etrafına bu yüksek duvarı inşa etti.

And he built this high wall around it.

Gençler ise etrafına toplanır ve sessizce otururlar.

The younglings gather around him and sit down in silence.

O, etrafına bakınmaktan başka bir şey yapmadı.

She did nothing but look around.

Tom yatakta dik oturdu ve etrafına baktı.

Tom sat up in bed and looked around.

Tom etrafına baktı, ancak hiçbir şey göremedi.

Tom looked around, but he couldn't see anything.

Onlar iskambil oynamak için masanın etrafına oturdular.

They sat around the table to play cards.

O, etrafına baktı, ama hiçbir şey göremedi.

She looked around, but she couldn't see anything.

Etrafına bak ve bana ne gördüğünü söyle.

Look around you and tell me what you see.

O etrafına baktı, ama hiçbir şey görmedi.

She looked around, but saw nothing.

Öğretmen sınıfın etrafına baktı ve konuşmaya başladı.

The teacher looked around the classroom and started to talk.

Tom yakın yatmıştı, kolunu Mary'nin etrafına koymuştu.

Tom snuggled in close, putting his arm around Mary.

Tom, kimin konuştuğunu görmek için etrafına baktı.

Tom looked around to see who was talking.

Tom odanın etrafına bakındı ama Mary'yi göremedi.

Tom looked around the room, but couldn't see Mary.

Her iki kolumu da onun etrafına koydum.

I put both of my arms around her.

Tom etrafına baktı, ama Mary zaten gitmişti.

Tom looked around, but Mary was already gone.

Tom boynunun etrafına gümüş bir zincir taktı.

Tom wore a silver chain around his neck.

Tom etrafına baktı ve kaybolduğunu fark etti.

Tom looked around and realized he was lost.

Tom içeriye girdi ve Mary için etrafına bakındı.

Tom walked in and looked around for Mary.

Tom, Mary ve John mutfak masasının etrafına oturdular.

Tom, Mary and John sat around the kitchen table.

Tom battaniyeyi açtı ve onu kendi etrafına sardı.

Tom unfolded the blanket and wrapped it around himself.

Tom, Mary John ve Alice masanın etrafına oturtuldular.

Tom, Mary, John and Alice were seated around the table.

Tom, kimsenin izlemediğinden emin olmak için etrafına baktı.

Tom looked around to make sure no one was watching.

Bu resmin etrafına mavi bir kenar süsü koyun.

Put a blue border around this picture.

Taşınmadan önce paketin etrafına plastik bir tabaka sarıldı.

Before transport, a layer of plastic was wrapped around the package.

Her ihtimale karşı bir silah için etrafına bakındı.

I looked around for a weapon just in case.

Mary yerde oturdu ve kollarını dizlerinin etrafına sardı.

Mary sat on the floor and wrapped her arms around her knees.

Büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,

under great contestation with massive resources,

Tom kimsenin ona bakmadığından emin olmak için etrafına bakındı.

Tom looked around to make sure no one was looking at him.

Tom duştan çıktı ve kalçasının etrafına bir havlu sardı.

Tom stepped out of the shower and wrapped a towel around his waist.