Translation of "Doğmuş" in English

0.005 sec.

Examples of using "Doğmuş" in a sentence and their english translations:

Güneş batıdan doğmuş

the sun was born from the west

Yeniden doğmuş hissettim.

I felt reborn.

Iyi doğmuş erkekler, kaçmayanlar.

men of good birth, they who do not flee.

Bildiğim kadarıyla, İtalya'da doğmuş.

As far as I know, he was born in Italy.

Yeni doğmuş gibi hissediyorum.

- I feel like a brand new person.
- I feel like a new man.

Babam 1941'de Matsuyama'da doğmuş.

My father was born in Matsuyama in 1941.

- O nerede doğdu?
- Nerede doğmuş?

Where was he born?

Onların çocuklarının tümü Malezya'da doğmuş.

All of their children were born in Malaysia.

Tom varlıklı bir ailede doğmuş.

Tom was born with a silver spoon in his mouth.

Showa döneminde doğmuş bir adamım.

I'm a man born in the Showa era.

Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim.

I would rather have been born in Japan.

- Tom bir sanatçı olmak için doğmuş.
- Tom bir ressam olmak için doğmuş.

Tom was born to be an artist.

Altı yeni doğmuş yavru. Birkaç saatlikler.

Six newborn pups, just a few hours old.

O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.

She was born with a silver spoon in her mouth.

O bir editör olmak için doğmuş.

He was born to be an editor.

Yeniden doğmuş olsaydım keman öğrenmek isterdim.

If I were reborn, I would want to learn the violin.

- Hangi gün doğmuş?
- Doğduğunda günlerden neydi?

- What day was she born on?
- What day was she born?

Kendimi yanlış zamanda doğmuş gibi hissediyorum.

I feel like I was born in the wrong time.

Kendimi yanlış dönemde doğmuş gibi hissediyorum.

I feel like I was born in the wrong era.

Yeniden doğmuş olsaydın hangi cinsiyeti seçerdin?

If you were born again, which gender would you pick?

Tom resmen İngilizceye tepki olarak doğmuş.

Tom's grammar is an absolute rebellion against the English language.

Napolyon bu yüzyılda doğmuş olsaydı ne yapabilirdi?

Had Napoleon been born in this century, what could he have done?

Erkek kardeşler on iki yıl arayla doğmuş.

The brothers were born twelve years apart.

Yeni doğmuş bir bebek hasta olmaya eğilimlidir.

A newborn baby is liable to fall ill.

Genellikle bir erkek olarak doğmuş olmayı diliyorum.

I often wish I'd been born a man.

O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

She wished she had been born twenty years earlier.

Anlamsız bir yaşam, erken doğmuş bir ölümdür.

A pointless life is a premature death.

İngiltere'de doğmuş ve bu nedenle İngilizce konuşuyor.

He was born in England, and therefore speaks English.

O, artık orada olmayan bir sarayda doğmuş.

He was born in a palace that isn't there any more.

- Tom, Meryem ile buluşunca yeniden doğmuş gibi oldu.
- Tom, Meryem ile tanışınca yeniden doğmuş gibi oldu.

Tom turned over a new leaf when he met Mary.

1922 ile 1943 yılları arasında doğmuş olan gaziler,

The veterans, born between 1922 and 1943,

O yirmi yıl daha önce doğmuş olmak isterdi.

She would have liked to have been born twenty years earlier.

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

They’re beasts born to be wild, brutal yet beautiful premium predators.

Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.

A sure method to be rich is to be born rich.

Yeni doğmuş bir bebeğin vücudunu bir dondurucunun içinde buldular.

They found the body of a newborn baby in a freezer.

Kürtajdan yana olan herkesin zaten doğmuş olduğunu fark ettim.

I've noticed that everyone who is for abortion has already been born.

Tom'un, biri Çek Cumhuriyeti'nde doğmuş üç kız kardeşi var.

Tom has three sisters, one of whom was born in Czechia.

İngiltere 'de doğmuş olmasına rağmen, o çok kötü İngilizce konuşuyor.

Although he was born in England, he speaks English very badly.

Bay Tanaka bize yeni doğmuş çocuğunun bir sürü resmini gösterdi.

Mr. Tanaka showed us many pictures of his newborn baby.

Ben bir ay sonra doğmuş olsaydım hayatım muhtemelen oldukça farklı olurdu.

- My life would probably have been quite different if I had been born a month later.
- My life would probably have been quite different if I'd been born a month later.

Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.

- There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- There is no one who is born under a bad star, there are only people who don't know how to read the sky.

Tom, çocukluktan beri, bir adamın vücudunda doğmuş olan bir kız gibi hissettiğini söyledi.

Tom said that, from childhood, he had felt like a girl who had been born in the body of a man.

Yeni doğmuş bir bebeğin yüzde 70'i sudur. Yetişkinlerin yüzde 55-60'ı sudur.

A newborn baby is 78 percent water. Adults are 55-60 percent water.

Taoizm bugünkü Henan ilinde M.Ö. 604'te doğmuş bir pir olan Laozi'nin öğretileri üzerine kurulmuştur.

Taoism was founded on the teachings of Laozi, a sage born in 604 B.C. in present-day Henan Province.

Bu benim küçük kız kardeşim Sakiko. O benimle aynı yıl doğmuş ve şimdi sınavlarına çalışıyor.

This is my little sister Sakiko. She was born the same year as me and is now studying for her exams.

Gündüzleri uzun yol gitmek bu yeni doğmuş yavru için çok zor. Hava serinken olabildiğince yol almalılar.

Traveling far by day, for the newborn calf, is exhausting. They must cover as much distance as possible while it's cool.

O bir Amerikalı, ama o Japonya'da doğmuş ve büyümüş olduğu için, oldukça akıcı bir şekilde Japonca konuşabiliyor.

He is an American, but as he was born and brought up in Japan, he can speak Japanese quite fluently.