Translation of "Diplomatik" in English

0.009 sec.

Examples of using "Diplomatik" in a sentence and their english translations:

Sadece diplomatik davranıyorsun.

You're just being diplomatic.

- Diplomatik pasaportum var.
- Benim bir diplomatik pasaportum var.

I have a diplomatic passport.

Tom diplomatik, değil mi?

Tom is diplomatic, isn't he?

Tom pek diplomatik değildi.

Tom wasn't very diplomatic.

İki ülkenin diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

The two countries do not have diplomatic relations.

Tom çok diplomatik, değil mi?

Tom is very diplomatic, isn't he?

İki ülke diplomatik ilişkileri kestiler.

The two countries have broken off diplomatic relations.

O diplomatik misyonunu başarıyla gerçekleştirdi.

He carried out his diplomatic mission with success.

Tom'un diplomatik bir pasaportu var.

Tom has a diplomatic passport.

Tom'un hiç diplomatik deneyimi yok.

Tom has no diplomatic experience.

Venezuela, İsrail'le diplomatik ilişkileri kopardı.

Venezuela broke off diplomatic relations with Israel.

Tom diplomatik, fakat Mary değil.

Tom is diplomatic, but Mary isn't.

Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.

Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.

Tom oldukça diplomatik oluyor, değil mi?

Tom is being quite diplomatic, isn't he?

Tom sadece diplomatik oluyor, değil mi?

Tom is just being diplomatic, isn't he?

Tom çok diplomatik değil, değil mi?

Tom isn't very diplomatic, is he?

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

Japan has diplomatic relations with China.

Tom diplomatik bir şekilde cevap verdi.

Tom responded diplomatically.

O bir diplomatik kariyer için hazırlanıyor.

He's preparing for a diplomatic career.

Diplomatik ve askeri stratejimiz açıkça çelişki içindeydi.

Our diplomacy and our military strategy were clearly in contradiction.

Rusya ile diplomatik kriz hükümetin istikrarını bozdu.

The diplomatic crisis with Russia destabilised the government.

Ülke 1962'de Hindistan'la diplomatik ilişkiler kurdu.

The nation established diplomatic relations with India in 1962.

O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.

That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.

İki ülke arasında bir diplomatik kriz ortaya çıktı.

A diplomatic crisis arose between the two nations.

Çatışma hızla futbol maçından diplomatik bir krize yükseldi.

The conflict quickly escalated from a soccer game to a diplomatic crisis.

Olay iki ülke arasında bir diplomatik krizi tetikledi.

The incident triggered a diplomatic crisis between the two nations.

İki ülkenin yaklaşık otuz yıldır diplomatik ilişkileri yoktu.

The two nations have had no diplomatic relations for nearly three decades.

Birleşik Krallık ve İran diplomatik ilişkilerini yeniden başlattılar.

The United Kingdom and Iran resumed their diplomatic relations.

Birleşik Devletlerin İran ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmuyor.

The United States does not have official diplomatic relations with Iran.

Vatikan, BM üyesi ülkelerin çoğuyla diplomatik ilişkiler sürdürüyor.

The Vatican maintains diplomatic relations with most UN member states.

- Ne Tom ne de Mary diplomatik bir pasaporta sahiptir.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin diplomatik bir pasaportu var.

Neither Tom nor Mary has a diplomatic passport.

O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.

That country broke off diplomatic relations with the United States.

Rehine krizi iki ülke arasında diplomatik krize neden oldu.

The hostage crisis created a diplomatic crisis between the two nations.

Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.

Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.

Olay, ABD ile diplomatik ilişkilerde derin gerilime neden oldu.

The incident led to deep strains in diplomatic relations with the United States.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, diplomatik ilişkilerin kurulmasından önce başlamıştı.

Commercial relations between the two nations had started prior to the establishment of diplomatic relations.

O zamandan beri Kanada ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler askıya alındı.

Since then, diplomatic relations between Canada and Iran have been suspended.

Müzakerelerin amacı, iki ülke arasındaki en kötü diplomatik krizin sona ermesi.

The negotiations are aimed at ending the worst diplomatic crisis between the two countries.

Yeni yıl iki ülke arasındaki utanç verici bir diplomatik krizle başladı.

The new year started with an embarrassing diplomatic crisis between the two nations.

Bu zekice diplomatik hamle sayesinde Sultan, Macarlara karşı güçlü bir destek kurmuş

With this shrewd bit of diplomacy, the Sultan gained a strong buffer against Hungary

Bölgesel örgüt, Etiyopya-Eritre diplomatik krizine aracılık etmede kilit bir rol oynadı.

The regional organization played a key role in mediating the Ethiopia-Eritrea diplomatic crisis.

İki ülke yaklaşık otuz yıllık aranın ardından diplomatik ilişkileri onarmaya karar verdiler.

The two nations agreed to restore diplomatic relations after a break of nearly three decades.

Bazı Japon vatandaşları, Çin'de iki ülke arasındaki diplomatik anlaşmazlıklardan dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar.

Some Japanese people have faced discrimination in China as a result of diplomatic problems between the two countries.