Translation of "Dini" in English

0.007 sec.

Examples of using "Dini" in a sentence and their english translations:

dini kullanan siyasetçiler

politicians using religion

Dini tarikat nedir?

What is a religious cult?

- Dini, devletten uzak tutun.
- Dini, hükümet dışı tutun.

Keep religion out of government.

O, dini müzik dinler.

She listens to religious music.

Tom dini bir fanatiktir.

- Tom is a religious nut.
- Tom is a religious fanatic.

Dini inancınız varsa da günahtır

It is also a sin if you have religious beliefs

Voodoo dini Haiti ile ilişkilidir.

The Voodoo religion is associated with Haiti.

O hâlâ dini inançlarla boğuşuyor.

He is still grappling with religious beliefs.

Onun hiçbir dini düşüncesi yok.

He has no religious mind.

Onun güçlü dini inançları vardı.

He had strong religious beliefs.

Tom dini tartışmamaya karar verdi.

Tom decided not to discuss religion.

Ne sıklıkta dini hizmetlere katılıyorsunuz?

How often do you attend religious services?

Leyla'nın kartvizitinde dini yazılar vardı.

Layla had religious inscriptions in her business card.

Tom'un güçlü dini inançları var.

Tom has strong religious beliefs.

- Tom dindardır.
- Tom dini bütündür.

Tom is religious.

Siyasetçilerimizin, dini liderlerimizin -- elbette saygı çerçevesinde --

Our politicians, our religious leaders,

Fakat İslamiyet hoşgörü dini değil miydi?

But wasn't Islam tolerance a religion?

dini kullanan rüşvetçi dolandırıcı üç kağıtçılar

three papermakers cheating on bribe using religion

O, siyasi değil dini bir figürdü.

He was not a political figure but a religious one.

O, realizmin onun dini olduğunu söyledi.

He said that Raëlism was his religion.

Ben dini tartışmaktan kaçınmayı tercih ederim.

I prefer to refrain from discussing religion.

O zamandan beri dini etkinliklerle uğraşıyor.

He has engaged in religious activity since then.

Katedralin tavanında dini bir resim vardı.

The cathedral had a religious painting on its ceiling.

Diğerleri dini zulümden kaçmak için geldi.

Others came to escape religious persecution.

Bu bölgede dini inanç ağır basar.

Religious belief predominates in this region.

Onlar ayrıca dini özgürlük sözü verdi.

They also promised religious freedom.

Ebeveynler ve dini liderleri onu eleştirdi.

Parents and religious leaders criticized him.

Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.

Layla comes from a strict religious background.

Cadılar Bayramı dini bir bayram değildir.

- Halloween is not a religious holiday.
- Halloween isn't a religious holiday.

Sami dini bütün bir aileden geliyordu.

Sami was from a practising Muslim family.

Sami İslam'ın barış dini olduğunu söyledi.

Sami said that Islam is a religion of peace.

Sami lisedeyken dini sohbetlere katılmaya başlamıştı.

Sami started attending a halaqa at high school.

Binlerce yıl önce yaratılan dini sembollerimiz gibi

Like our religious symbols created thousands of years ago,

O zamanlar dini görüşlerim çok uç noktadaydı.

And at the time, my religious views were very extreme.

Başka bir insana saldırmak, dini kurban vermek,

to attack other human beings, to commit ritual killing,

Bizim anlattığımız dini de birileri bozuyor malesef

unfortunately someone is breaking the religion we are telling

Dini meseleler hakkında konuşmak hassas bir mevzudur.

Speaking of religious matters is a delicate affair.

Tom ve Mary hiç dini bütün değildi.

Tom and Mary weren't religious at all.

Dan çok dini bütün dindar bir bireydi.

Dan was a very devout religious individual.

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.

That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

İsa modern dini muhafazakârlar hakkında ne düşünürdü?

What would Jesus think about modern religious conservatives?

Sami İslam'ın bir terör dini olduğuna inanıyordu.

Sami believed that Islam was a religion of terror.

- Sami dini bütün bir Müslüman.
- Sami mütedeyyin bir Müslüman.
- Sami dini vecibelerini yerine getiren bir Müslüman.

Sami is an observant Muslim.

- Para kazanmak onun dinidir.
- Onun dini para kazanmaktır.

Making money is his religion.

Ben etnik ve dini azınlıklar hakkında yazmaya çalışacağım.

I'll try to write about ethnic and religious minorities.

Kâr amacı gütmeyen dini bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı,

I was the CEO of a large religious nonprofit,

Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.

The new law will deprive religious minorities of their right to vote.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.

Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.

Tom'un birçok dini kitabı var ama o onları hiç okumaz.

Tom has a lot of religious books, but he has never read them.

Onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar

Look, it is not the religion of beauty and tolerance that they have been talking about for years.

Hepimiz biliyoruz ki, düş kırıklığı, işsizlik ve dini aşırılık eklendiğinde, bunun

We all know that when frustration, unemployment, and religious fundamentalism add up, the consequences

Benim dini gün sırasında bir füg besteledim ve bir narbülbülü evcilleştirdim.

During my sabbatical, I composed a fugue and domesticated a robin.

önyargısını engelleyen dini ve sosyal bir değer olarak gören nispeten muhafazakar Arap

relatively conservative Arab societies , which see traditional legal marriage as

Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.

Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.

Carl Gustav Jung, analitik psikolojinin kurucusu, her zaman hastalıklarının dini inançlarına çok saygı gösterdi.

Carl Gustav Jung, the founder of analytical psychology, always respected the religious convictions of his patients very much.

Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi.

His father would never sanction his engagement to a girl who did not share the same religious beliefs as their family.

İşte bu nedenle onların dini olarak bunun yerine günlük geleneklerinde Sintoizm ve Budizm uygulanmaktadır.

That's because Shintoism and Buddhism are practiced in their daily customs instead of as their religion.

İslam Danimarka'nın en büyük ikinci dini olup, onun 210.000 inananı toplumunun% 3.7'sini oluşturmaktadır.

Islam is the second largest religion in Denmark, of which its 210,000 believers make up 3.7% of its society.

Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.

Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.

Hiç kimse ten rengi veya özgeçmiş ya da dini nedeniyle başka birine nefret ederek doğmaz.İnsanlar nefret etmeyi öğrenmeliler ve nefret etmeyi öğrenebiliyorlarsa, aşk insan kalbine karşıtından daha doğal geldiği için sevmeyi öğretebilirler.

No one is born hating another person because of the colour of his skin, or his background, or his religion. People must learn to hate, and if they can learn to hate, they can be taught to love, for love comes more naturally to the human heart than its opposite.