Translation of "Dereyi" in English

Dereyi görmeden paçaları sıvama.

Don't cross a bridge till you come to it.

Biz dağdaki dereyi tırmandık.

We climbed up the stream in the mountain.

Dereyi geçerken at değiştirilmez.

- Never swap horses while crossing a stream.
- Don't change horses in midstream.
- Don't change horses midstream.

Dereyi görmeden paçayı sıvama.

Never fry a fish till it's caught.

Dereyi atlamaya cesaret edemedi.

He dared not jump over the brook.

Tom dereyi karşıdan karşıya yürüdü.

Tom waded across the stream.

O, dereyi atlamaya cesaret edemedi.

He dared not jump the brook.

Bir dereyi geçtim ve ıslandım.

I crossed a stream and I got wet.

- Yaralanmadan önce ağlama.
- Dereyi görmeden paçayı sıvama.

Don't cry before you're hurt.

Bir at üstünde bu dereyi atlamaya çalışacağım.

I'll try to jump over this stream on a horse.

- Nehri görmeden önce bağcıkları sökme.
- Dereyi görmeden paçaları sıvama.

Don't undo your bootlaces until you have seen the river.

- Dereyi görmeden paçaları sıvama.
- Son kozu oynamadan önce her şey bitmiş sayılmaz.

- It's not over until the fat lady sings.
- It's not over till the fat lady sings.
- It isn't over till the fat lady sings.
- It isn't over until the fat lady sings.

- Dereyi görmeden paçaları sıvama.
- Gurkun cücüğü güzün sayılır.
- Tavuğun cücüğünü güzün sayarlar.

- Don't count your chickens before they are hatched.
- Don't count your chickens before they hatch.