Translation of "Dakikalık" in English

0.006 sec.

Examples of using "Dakikalık" in a sentence and their english translations:

5 dakikalık bir aerobik çalışması, 10 dakikalık bir dans

then you burn as many calories as in 5 minutes of aerobic exercise,

- On dakikalık bir mola alalım.
- 10 dakikalık bir mola alalım.

- Let's take a 10-minute break.
- Let's take a ten-minute break.

İstasyon on dakikalık yürüyüş mesafesinde.

It's ten minutes' walk to the station.

Otobüs durağına on dakikalık yürüyüş.

It's a ten minutes walk to the bus stop.

Otobüsün, on dakikalık rotarı var.

The bus has a ten-minute delay.

On dakikalık bir mola verelim.

Let's have a ten-minute break.

10 dakikalık bir mola alalım.

- Let's take a 10-minute break.
- Let's take a ten-minute break.

Yirmi dakikalık bir gecikme var.

There is a twenty minute delay.

Kütüphane beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

It is a five-minute walk to the library.

Yaklaşık on dakikalık sürüş mesafesinde.

It's about a ten-minute drive from here.

Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.

Buses are running at 20 minute intervals.

20 dakikalık bir şekerleme yaptım.

I took a 20-minute power nap.

Ortalama 6, 50 dakikalık oturumdan sonra,

After, on average, six 50-minute sessions,

Ve 15 dakikalık yaptığı konuşmanın ardından

and then after he was done with his 15-minute pitch,

Birkaç dakikalık yürüyüş beni parka getirdi.

A few minutes' walk brought me to the park.

Beş dakikalık yürüyüşten sonra müzeye vardım.

I reached the museum after a few minutes' walk.

Okul sadece beş dakikalık yürüme mesafesindedir.

The school is only a five-minute walk.

İstasyon yaklaşık on dakikalık yürüme mesafesinde.

It is about ten minutes' walk to the station.

Otobüsün on dakikalık bir gecikmesi var.

The bus has a delay of ten minutes.

Postane buradan birkaç dakikalık yürüme mesafesindedir.

The post office is a few minutes' walk from here.

Birkaç dakikalık yürüyüş bizi parka getirdi.

A few minutes' walk brought us to the park.

Evim istasyondan on dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

My house is ten minutes' walk from the station.

Beş dakikalık bir molaya ihtiyacım var.

I need a five-minute break.

Boston'da elli dakikalık bir konaklamamız var.

We have a 50-minute layover in Boston.

On dakikalık bir toleransa izin verdim.

I allowed a margin of ten minutes.

Okulumuz buradan on dakikalık yürüyüş mesafesinde.

Our school is ten minutes' walk from here.

Buradan kampüse otuz dakikalık bir yürüyüş.

- It's fifteen minutes' walk from here to the campus.
- It's a fifteen minute walk from here to the campus.

Ve 15 dakikalık süt sağımı kadar

10 minutes of dancing,

Sadece bir on dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

It's only a ten-minute walk.

Bu sadece on dakikalık bir yürüyüş

This is just a ten minute walk.

Burada on dakikalık bir mola verelim.

Let's take a 10-minute break here.

- Buradan en fazla on dakikalık yürüme mesafesindedir.
- Buradan on dakikalık yürüyüşten daha fazla değildir.

It is no more than ten minutes' walk from here.

Bizim okul eve on dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

Our school is within ten minutes' walk of my house.

Otobüs durağı buradan beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

The bus stop is five minutes' walk from here.

On dakikalık moladan sonra provamıza yeniden başladık.

After a ten-minute break, we resumed our rehearsal.

Her sabah on dakikalık oda toplantısı yaparız.

We have a homeroom meeting for ten minutes every morning.

Birkaç dakikalık yürüyüş onu hayvanat bahçesine getirdi.

A few minutes' walk brought him to the zoo.

Hepimiz birbirimize beş dakikalık yürüme mesafesinde yaşıyoruz.

We all live within a five minutes' walk from each other.

Tom bir dakikalık zamanına ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Tom says he needs a minute of your time.

Tom on beş dakikalık bir mola aldı.

Tom took a fifteen-minute break.

Bu, otobüs durağına altı dakikalık bir yürüyüş.

It's a six minutes' walk to the bus stop.

O, tren istasyonundan sadece 5 dakikalık yürüyüştür.

It's only a 5 minute walk from the train station.

Villa plaja sadece 5 dakikalık yürüme mesafesindedir.

The villa is only a five minutes walk from the beach.

O, buradan sadece 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde.

It's only ten minutes' walk from here.

Tom'dan on dakikalık bir sunum hazırlaması istendi.

Tom was asked to prepare a ten-minute presentation.

Dört adet altı dakikalık ses kaydını katılımcılara dinlettim.

that were manipulated for promotion and prevention language,

Okul istasyona beş dakikalık yürüyüş mesafesinde yer almaktadır.

The school is located within five minutes' walk of the station.

Biz on dakikalık bir yürüyüşten sonra müzeye geldik.

- After ten minutes' walk we came to the museum.
- We arrived at the museum after a ten-minute walk.

'Rope' filmi, 80 dakikalık süreçte 10 edit içerir.

Rope contains 10 edits over the course of 80 minutes.

9 dakikalık olan Runaway bunun güzel bir örneği.

A great example of this is the song "Runaway." At nine minutes

Benim dairem istasyondan beş dakikalık yürüme mesafesinde bulunmaktadır.

My apartment is located a five minute walk away from the station.

Biz on dakikalık bir yürüyüşten sonra müzeye vardık.

We arrived at the museum after a ten-minute walk.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.

Another ten minutes' walk brought us to the shore.

Benim evim istasyondan sadece beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

My house is only five minutes' walk from the station.

İstasyondan beş dakikalık yürüme mesafesinde bir daire arıyorum.

I'm looking for an apartment within a five-minute walk from the station.

Buradan havaalanına sadece on beş dakikalık bir otobüs yolculuğudur.

It's only a fifteen minute bus ride from here to the airport.

- Sizleri saygı duruşuna davet ediyorum.
- Bir dakikalık saygı duruşu.

Let's have a moment of silence.

Standart bir futbol oyunu dört 15 dakikalık çeyrekten oluşur.

A standard football game consists of four 15-minute quarters.

Coşku içerisinde, 30 dakikalık bir show-zamanı çok çabuk geçti.

In all the excitement the 30 minute show-time passed in a flash.

O, akşam yemeği partisi ile ilgili bir dakikalık açıklama verdi.

He gave a minute description of the dinner party.

- On dakikalık bir mola verelim.
- On dakikalığına bir mola verelim.

Let's have a ten-minute break.

Sonraki gruba haftada dört kez 30 dakikalık bir egzersiz programı verildi

The next group they put into an exercise program four times a week for 30 minutes,

Size 10 dakikalık bir video çıkarabilmek için en az 2 gün

at least 2 days to get you a 10-minute video

- İstasyon buradan bir on dakikalık mesafede.
- İstasyon buradan arabayla on dakika.

The station is a ten minute drive from here.

Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.

Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.

Tom piyanoyu her gün en az otuz dakikalık bir süreyle uygular.

Tom practices the piano at least thirty minutes every day.

- Buradan yürüyerek üç dakika civarı.
- Buradan yaklaşık üç dakikalık yürüyüş mesafesinde.

It's only about a three-minute walk from here.

Programı yüklemekle profesyonel bir toplantı başlatmak arasında bir kaç dakikalık süre var

a few minutes between installing the program and starting a professional meeting

Benim doğduğum yer büyük bir şehre yaklaşık 20 dakikalık mesafede yer almaktadır.

My hometown is located about 20 minutes from a large city.

Kennedy'nin kongrede konuştuğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri sadece on beş dakikalık uzay uçuşu

As Kennedy addressed congress, the United States had just fifteen minutes of human spaceflight

Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play.