Translation of "Düştüğünü" in English

0.006 sec.

Examples of using "Düştüğünü" in a sentence and their english translations:

Onun düştüğünü gördüm.

I saw him fall.

Tom'un düştüğünü gördüm.

I saw Tom fall.

Onun düştüğünü duyuyorum.

I hear him falling.

Tom'un çıkmaza düştüğünü biliyorum.

- I know that Tom is stranded.
- I know Tom is stranded.

Tom, Mary'nin düştüğünü gördü.

Tom saw Mary fall.

Tom'un bisikletinden düştüğünü gördüm.

I saw Tom fall off his bicycle.

Tom tuzağa düştüğünü söyledi.

- Tom said he felt trapped.
- Tom said that he felt trapped.

Yere bir şeyin düştüğünü duydum.

I heard something fall to the ground.

Düştüğünü ve kendini incittiğini duydum.

I heard you fell and hurt yourself.

Tom'un para derdine düştüğünü biliyorum.

- I know Tom worries about money.
- I know that Tom worries about money.

Tom'un tökezlediğini ve düştüğünü gördüm.

I saw Tom trip and fall.

Hiçbirimiz yaşlı adamın düştüğünü görmedi.

None of us saw the old man fall.

Jetin neden düştüğünü müfettişler anladı.

Investigators understood why the jet crashed.

Ayağının takıldığını ve düştüğünü gördüm.

I saw you trip and fall.

Karar vermenin size düştüğünü sanmıyorum.

- I don't think it's up to you to decide.
- I don't think that it's up to you to decide.

Tom, Mary'nin dehşete düştüğünü söyledi.

Tom said that Mary was terrified.

Tom'un kaydığını ve düştüğünü gördüm.

I saw Tom slip and fall.

John'un bayrağının yere düştüğünü gören Sigismund,

Seeing John’s banner falling, Sigismund ordered a full charge, in a desperate attempt

Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.

Newton saw an apple fall off a tree.

Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.

We heard the tree fall with a crash.

Bilgisayarımın neden yere düştüğünü merak ediyorum.

I wonder why my computer crashed.

Onların ayağının takıldığını ve düştüğünü gördüm.

I saw them trip and fall.

Onun ayağının takıldığını ve düştüğünü gördüm.

I saw him trip and fall.

Guantanamo mahkemelerinin düştüğünü ve kazandığımızı öğrenmek için

And I remember sitting in the courtroom to learn that we had won.

Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ dehşete düştüğünü söyledi.

- Tom said Mary is probably still terrified.
- Tom said that Mary is probably still terrified.

Tom bana Mary'nin dehşete düştüğünü düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary was terrified.
- Tom told me he thought Mary was terrified.
- Tom told me he thought that Mary was terrified.
- Tom told me that he thought that Mary was terrified.

Tom soya fasulyesi fiyatlarının neden düştüğünü merak ediyordu.

Tom wondered why soybean prices were dropping.

O, akıllı olduğunu düşünüyordu ama benim tuzağıma düştüğünü fark etmedi.

He thought he was smart, but he didn't realize that he fell in my trap.

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.

We know the plane crashed somewhere within this 50 square miles of brutal desert known as "Hell's Canyon."

Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.

Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.