Translation of "Bilmediğin" in English

0.003 sec.

Examples of using "Bilmediğin" in a sentence and their english translations:

Bilmediğin şeyleri biliyorum.

I know things you don't.

Bilmediğin şey seni incitebilir.

What you don't know can hurt you.

Sözlüğünde bilmediğin kelimelere bak.

Look up words you don't know in your dictionary.

Bilmediğin çok şey var.

There are a lot of things you don't know.

Bilmediğin şey sana zarar veremez.

What you don't know can't hurt you.

Senin bilmediğin bir şey biliyorum.

I know something you don't.

Benim hakkımda bilmediğin şeyler var.

There are things about me you don't know.

Ben senin bilmediğin şeyleri biliyorum.

I know things you don't know.

Gerçekten bilmediğin mi demek istiyorsun?

Do you mean you really don't know?

Ne yaptığını bilmediğin için seni affediyorum.

I forgive you because you didn't know what you were doing.

Mary hakkında bilmediğin bir şey var.

There's something you do not know about Mary.

Tom hakkında bilmediğin bir şey var.

There's something you don't know about Tom.

Bilmediğin bir şey var... Ben hamileyim.

There's something you don't know... I'm pregnant.

Kişiliğimle ilgili bilmediğin çok şey var.

There are a lot of things you don't know about my personality.

Benim hakkımda bilmediğin çok şey var.

There's a lot you don't know about me.

Tom senin bilmediğin bir şey biliyor.

Tom knows something that you don't.

- Senin bilmediğin bir şey biliyorum.
- Sizin bilmediğiniz bir şey biliyorum.
- Bilmediğin bir şey biliyorum.

- I know something you don't know.
- I know something that you don't know.

Nasıl yapacağını bilmediğin bir şey var mı?

Is there anything you don't know how to do?

Sana Tom hakkında muhtemelen bilmediğin şeyleri söyleyebilirim.

I could tell you things about Tom that you probably don't know.

Tom zaten bilmediğin bir şeyi sana söyleyemeyecek.

Tom won't be able to tell you anything that you don't already know.

Çok iyi bilmediğin dillerde cümle oluşturmak zordur.

It is difficult to form sentences in languages you don't know very well.

Bir sözcüğün anlamını bilmediğin zaman bir sözlüğe bakmalısın.

You should consult a dictionary when you don't know the meaning of a word.

Senin daha önceden bilmediğin hiçbir şeyi sana anlatmayacağım.

I'm not going to tell you anything you don't already know.

Nasıl çevireceğini bilmediğin cümleler ekleyebilirsin. Belki başka biri çevirir!

- You can add sentences that you do not know how to translate. Perhaps someone else will know!
- You can add sentences that you do not know how to translate. Perhaps someone else will know.

- Senin bilmediğin bir şey biliyorum.
- Sizin bilmediğiniz bir şey biliyorum.

I know something you don't.

Anlamını bilmediğin bir kelimeye denk geldiğin zaman bir sözlüğe bakman daha iyi olacak.

You had better consult a dictionary when you don't know the meaning of a word.

Birini sevmek onun senin onu sevdiğin kadar çok sevip sevmediğini bilmediğin zaman zordur.

It is hard to love someone when you do not know whether he or she loves you as much as you love him or her.

İngilizce bir kitap okurken bilmediğin her kelimeye sözlükten bakmak pek harika bir fikir değil.

When you're reading an English book, it isn't a great idea to look up every word you don't know.