Translation of "Atlar" in English

Atlar hayvandır.

Horses are animals.

Atlar nerede?

Where are the horses?

Atlar toynaklılar.

Horses are ungulates.

Atlar koşarlar.

Horses run.

Atlar çiftlikte.

The horses are on the farm.

Atlar huzursuzdu.

The horses were restless.

- Atlar ot yer.
- Atlar çimenleri yer.

Horses eat grass.

Kedi masadan atlar.

The cat jumps off the table.

Saman atlar içindir.

Hay is for horses.

Atlar hızlı koşar.

Horses run fast.

Bunlar güzel atlar.

These are beautiful horses.

Atlar eşeklerden farklıdır.

- Horses are distinct from donkeys.
- Horses are different from donkeys.

Bu atlar onun.

These horses are his.

Bu atlar onların.

These horses are theirs.

Bu atlar senin.

These horses are yours.

Atlar tehlikeli hayvanlardır.

Horses are dangerous animals.

Atlar, eşeklerden farklıdır.

Horses are distinct from donkeys.

Atlar römorkları sevmez.

Horses don't like trailers.

Bu atlar Tom'un.

These horses are Tom's.

Atlar çimenleri yer.

Horses eat grass.

Atlar tırmığı çekiyor.

The horses are pulling the harrow.

Atlar arabayı çeker.

The horses pull the carriage.

Atlar korkuyu hissedebilir.

Horses can sense fear.

Atlar kolayca ürkütülür.

- Horses are easily spooked.
- Horses are easily startled.

O atlar senin.

Those horses are yours.

Atlar ot yerler.

The horses eat grass.

Atlar ne yer?

What do horses eat?

Atlar ayakta uyurlar.

Horses sleep standing up.

Atlar kolayca ürkütülüyor.

Horses are easily startled.

Bu atlar benim.

Those horses are mine.

- Atlar, koşarken toz yapar.
- Atlar koşarken toz kaldırır.

The horses make dust as they run.

Atlar cana yakın hayvanlardır.

- A horse is a friendly animal.
- Horses are friendly animals.

Kedi masanın üstüne atlar.

The cat jumps on top of the table.

Atlar çok hisli hayvanlardır.

Horses are very sensitive animals.

Atlar ne kadar yaşar?

How long do horses live?

Sabahları kahvaltıyı atlar mısın?

Do you skip breakfast in the mornings?

Bütün atlar saman yemez.

Not all animals eat hay.

Atlar ve eşekler farklıdır.

Horses and donkeys are different.

Tom genellikle öğün atlar.

Tom often skips meals.

Atlar üzerine bahse girerim.

I bet on horses.

Tom genellikle kahvaltıyı atlar.

Tom usually skips breakfast.

Sık sık öğün atlar.

He often skips meals.

Atlar hariç tüm hayvanları sever.

He likes all animals except horses.

Atlar üzerine bahse girer misin?

Do you bet on horses?

Tom atlar üzerine bahis oynar.

Tom bets on horses.

Köpekler, kediler ve atlar hayvandırlar.

The dogs, the cats, and the horses are animals.

Atlar hakkında bir şey bilmiyorum.

I don't know anything about horses.

Atlar neden at gözlükleri takarlar?

- Why do horses wear blinders?
- Why do horses wear blinkers?

Tom bu kadar yüksek nasıl atlar.

How does Tom jump so high?

Bazı atlar çitli bir alanda otluyordu.

Some horses were grazing in a fenced area.

Öğle yemeğini sık sık atlar mısın?

Do you often skip lunch?

Tom atlar üzerine kumar oynamaktan hoşlanır.

Tom likes to gamble on horses.

O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.

He frequently jumps from one topic to another while he is talking.

İlk kar temizleme aracı atlar tarafından çekildi.

The first snowplows were drawn by horses.

Atlar gergin ki bu gece sağanak olabilir.

The horses are nervous that there might be a thunderstorm tonight.

O zamanlar tarlaları atlar ve katırlarla sürdüler.

Back then, they plowed the fields with horses and mules.

Atlar köpeklerden büyüktür ama kediler köpeklerden küçüktür.

Horses are bigger than dogs, but cats are smaller than dogs.

- Bütün atlar hayvandır ama bütün hayvanlar at değildir.
- Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

All horses are animals, but not all animals are horses.

Hızlı kahverengi tilki, tembel bir köpeğin üzerinden atlar.

The quick brown fox jumps over a lazy dog.

Eğer arkadaşların köpründen atlarsa sen de atlar mısın?

If your friends jumped off a bridge, would you?

Bütün arkadaşların köprüden atlasaydı, sen de atlar mıydın?

If all your friends jumped off a bridge, would you do it?

Ona umutsuz bir çatışma öfkeli ... atlar atlara, erkeklere karşı erkeklere,

Around him a desperate conflict raged... horses were jammed against horses and men against men,

Atlar yol-silindirlerini çekerdi fakat buhar motorunun icadıyla buhar silindirleri geldi.

Horses used to pull road-rollers, but the steamroller arrived with the invention of the steam engine.

Eski bir havuz var. Kurbağa içine atlar ve sudan ses çıkar.

- An old pond. A frog jumps in. The sound of water.
- There is an old pond. There was a frog that jumped in. I could hear the splash.

- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- Pijamalı hasta yağız şoföre çabucak güvendi.

The quick brown fox jumps over the lazy dog.

Ve şimdiye kadar, askerler ve atlar -ikisi de vitamin eksikliğinden kaynaklanan- iskörbüt ve uyuz belirtileri gösterdi.

And by now, the men showed signs of scurvy and the horses of mange, both caused by vitamin deficiency.