Translation of "çiftlikte" in English

0.008 sec.

Examples of using "çiftlikte" in a sentence and their english translations:

Atlar çiftlikte.

The horses are on the farm.

At çiftlikte.

The horse is at the farm.

İnekler çiftlikte.

The cows are on the farm.

Bir çiftlikte büyüdüm.

I grew up on a farm.

Bir çiftlikte doğdum.

I was born on a farm.

Bir çiftlikte yaşıyorum.

I live on a farm.

İnek de çiftlikte.

The cow is at the farm, too.

Çiftlikte hayvanlar vardı.

There were animals in the farm.

Sami'yi çiftlikte gördüm.

I saw Sami on the farm.

Bazı çiftçiler çiftlikte çalışıyorlar.

Some farmers are working on the farm.

Ona çiftlikte iş verilmektedir.

He is employed on the farm.

Tom bir çiftlikte yaşardı.

Tom used to live on a farm.

Tom bir çiftlikte yaşadı.

Tom lived on a farm.

Ben bir çiftlikte çalıştım.

I worked on a farm.

Bütün gün çiftlikte çalıştım.

I worked on the farm all day.

Tüm aile çiftlikte çalışıyor.

All of his family work on a farm.

Gençken bir çiftlikte çalıştım.

I worked on a farm when I was younger.

Biz çiftlikte yardım ettik.

We helped on the farm.

Çocuklar çiftlikte yardım ederler.

The children help out on the farm.

Tom bir çiftlikte büyüdü.

Tom grew up on a farm.

Ben bir çiftlikte çalışırım.

I work on a farm.

Bir çiftlikte çalışmak zordur.

Running a farm is difficult.

Tom, çiftlikte çalışmaktan hoşlanıyordu.

Tom enjoyed working on the farm.

Biz bir çiftlikte yaşıyoruz.

We live on a farm.

Çiftlikte yardım ettin mi?

Did you help out on the farm?

Hepimiz çiftlikte birlikte çalıştık.

We all worked together on the farm.

Tom bu çiftlikte büyüdü.

Tom grew up on this ranch.

Bir çiftlikte yaşamak isterim.

I'd like to live on a farm.

Tom çiftlikte yaşamayı seviyordu.

Tom loved living on the ranch.

Tom bir çiftlikte büyümedi.

Tom wasn't raised on a farm.

Çiftlikte çalışan bir adam var.

There is a man working on the farm.

Tom, Kaliforniya'da bir çiftlikte yaşıyor.

Tom lives on a farm in California.

Ne tür bir çiftlikte yetiştin?

What kind of ranch did you grow up on?

Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.

He works on the farm from morning till night.

çiftlikte yaşayan kadınlar tarafından kullanıldı.

by women who worked on ranches.

Tom bir çiftlikte yaşamak istiyordu.

Tom wanted to live on a farm.

Tom bir çiftlikte doğup büyüdü.

Tom was born and raised on a farm.

George büyük bir çiftlikte çalışır.

George works on a big farm.

Ben bütün gün çiftlikte çalıştım.

I have worked on the farm all day.

Beş kardeş çiftlikte birlikte çalıştı.

Five brothers worked together on the farm.

Eh, ben çiftlikte çalışmayı sevdim.

Well, I liked the work on the farm.

Tom "Bir çiftlikte çalışıyorum." dedi.

"I work on a farm," said Tom.

Tom Lowa'da bir çiftlikte büyüdü.

Tom grew up on a farm in Iowa.

Geçen yaz bir çiftlikte çalıştım.

I worked on a farm last summer.

Tom çiftlikte babasına yardım eder.

- Tom helps his dad out on the farm.
- Tom helps his father out on the farm.

Tom'un çiftlikte yardıma ihtiyacı var.

Tom needs help on the farm.

Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.

There are about 500 cattle on the ranch.

Bu çiftlikte kaç tane sinek var?

How many cows are there on this farm?

Biz geçen yaz bir çiftlikte çalıştık.

We worked on a farm last summer.

Çiftlikte part-time çalışırken Tom'la tanıştı.

She met Tom while working part-time on the ranch.

Ben bir çocukken bir çiftlikte yaşıyordum.

I lived on a farm when I was a kid.

Tom geçen yaz bir çiftlikte çalıştı.

Tom worked on a farm last summer.

Askerler her köy ve çiftlikte durdu.

The soldiers stopped at every farm and village.

Beş erkek kardeş, çiftlikte beraber çalıştılar.

The five brothers worked together on the farm.

New York Eyaleti'nde bir çiftlikte toplandılar.

They gathered at a farm in New York State.

Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.

Families needed a lot of help on the farm.

Tom çiftlikte çalışmak için fazla zayıf.

Tom is too weak to work on the farm.

Tom gerçekten bir çiftlikte yaşamaktan hoşlanıyordu.

Tom really enjoyed living on the farm.

Bu çiftlikte kaç tane hayvan var?

How many animals are there on this farm?

Gün doğumundan gün batımına kadar çiftlikte çalışır.

He works on the farm from sunrise to sunset.

Bir çiftlikte yaşadığımdan beri çok misafirim yok.

Since I live on a farm, I don't have a lot of guests.

O çiftlikte yaklaşık 500 baş sığır vardır.

There are about 500 head of cattle on that ranch.

- Tom çiftlikte babasına yardım edecek kadar güçlü değildi.
- Tom çiftlikte babasına yardım etmek için yeterince güçlü değildi.

Tom wasn't strong enough to help his father on the farm.

Geçen yaz, ben bir çiftlikte yarım zamanlı çalıştım.

Last summer, I worked part time on the farm.

O çiftlikte babasına yardım etmek için yeterince güçlüydü.

He was strong enough to help his father on the farm.

Geçen yaz bir çiftlikte yarım zamanlı olarak çalıştım.

Last summer, I worked part time on a farm.

Çiftlikte Tom'a yardım edecek birisini işe almak istiyoruz.

We want to hire someone to help Tom on the farm.

Tom buradan çok uzak olmayan bir çiftlikte doğdu.

Tom was born on a farm not too far from here.

Leyla geniş bir alana yayılan bir çiftlikte yaşıyordu.

Layla lived on a sprawling ranch.

Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.

Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.

Clyde Tombaugh, Illinois'daki bir çiftlikte doğdu. Onun babası bir çiftçiydi.

Clyde Tombaugh was born on a farm in Illinois. His father was a farmer.

Bu köpek bir çiftlikte çalışmak için doğru mizaha sahip olabilir.

This dog might have the right temperament to work on a farm.

Tom ve Mary bir çiftlikte yaşıyor ve on altı çocukları var.

Tom and Mary live on a farm and have 16 children.

Cesar Chavez 1927 yılında Arizona'da, Yuma yakınındaki küçük bir çiftlikte doğdu.

Cesar Chavez was born on a small farm near Yuma, Arizona in 1927.

Ben asla bir çiftlikte yaşamadım ama ebeveynlerimin ikisi de çiftliklerde büyüdü.

I've never lived on a farm, but both of my parents grew up on farms.

Geçen hafta Bay Wood'a yazdım ve sana çiftlikte bir iş vermesini istedim.

- I wrote to Mr Wood last week and asked him to give you a job on the farm.
- I wrote to Mr. Wood last week and asked him to give you a job on the farm.

Tom gibi bir şehirli züppenin bir çiftlikte yaşamaktan mutlu olacağını düşünüyor musun?

Do you think a city-slicker like Tom would be happy living on a farm?

Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.

Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.

Albay Yuri A. Gagarin 9 Mart 1934'te Rusya'da Moskova'nın batısındaki bölgede bulunan bir kolektif çiftlikte doğdu.

Colonel Yuri A. Gagarin was born on a collective farm in a region west of Moscow, Russia on March 9, 1934.