Translation of "Ansızın" in English

0.008 sec.

Examples of using "Ansızın" in a sentence and their english translations:

Köprü ansızın yıkıldı.

The bridge suddenly gave way.

Son ansızın geldi.

The end came suddenly.

Ansızın Tom aradı.

Tom called me out of the blue.

Ansızın fikrini ne değiştirdi?

What made you change your mind all of a sudden?

Tom ansızın yere yığıldı.

Tom slumped to the floor.

Amcam ansızın Kobe'den geldi.

My uncle blew in from Kobe.

Tom ansızın bir kahramandı.

Tom was suddenly a hero.

Herkes ansızın konuşmayı kesti.

- Suddenly everyone stopped talking.
- Suddenly everybody stopped talking.
- Everyone suddenly stopped talking.
- Everybody suddenly stopped talking.

Ve ansızın evlerini görmeye başlıyorlar.

and suddenly, they feel sort of at home.

Beni görünce ansızın konuşmayı kestiler.

Seeing me, they suddenly stopped talking.

- Beni ansızın yakaladılar.
- Beni şaşırttılar.

They caught me by surprise.

Ansızın kapı Tom'un arkasından çarptı.

All of a sudden, the door slammed behind Tom.

Tom ansızın zor durumda bırakıldı.

Tom was suddenly put on the spot.

O ansızın sana aptal dedi.

He unexpectedly called you stupid.

Neden ansızın dün öğleden sonra gittin?

Why did you suddenly leave yesterday afternoon?

Ansızın düşman bombaları üzerimize yağmur gibi geldi.

All of a sudden, the enemy bombs came down on us like rain.

Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.

All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky.

Sami, Leyla'nın nasıl olduğunu görmek için ansızın girdi.

Sami popped in to see how Layla was doing.

Ansızın, Amerika, George W. Bush başkanlığında, terörizme savaş ilan etti.

All of a sudden, America, with George W Bush as their president, declared war on terrorismo.

- Kaza birden oldu.
- Kaza pat diye oldu.
- Kaza birdenbire oldu.
- Kaza ansızın oldu.
- Kaza aniden oldu.

The accident happened suddenly.

İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.

Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.

Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.

When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.