Translation of "Aksanıyla" in English

- Alman aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Alman aksanıyla konuşuyor.

He speaks English with a German accent.

- Rus aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Rus aksanıyla konuşuyor.

He speaks English with a Russian accent.

Tom Cockney aksanıyla konuşuyor.

Tom speaks with a Cockney accent.

O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.

She speaks English with a foreign accent.

O, ağır Alman aksanıyla konuşur.

She talks with a heavy German accent.

Tom bir güney aksanıyla konuşur.

Tom speaks with a southern accent.

Tom bir Fransız aksanıyla konuşur.

Tom speaks with a French accent.

O bir Amerikan aksanıyla konuştu.

He spoke with an American accent.

Onlar Tom'un aksanıyla alay diyorlar.

They've been teasing Tom about his accent.

Tom İngilizceyi Fransız aksanıyla konuşur.

Tom speaks English with a French accent.

Tom Mary'nin aksanıyla dalga geçti.

Tom made fun of Mary's accent.

Tom şiddetli bir güney aksanıyla konuşur.

Tom speaks with a deep southern accent.

Tom'un aksanıyla onun Kanadalı olduğunu söyleyebilirsin.

You can tell by Tom's accent that he's Canadian.

Sami, Leyla'nın Mısır aksanıyla alay ediyordu.

Sami was mocking Layla's Egyptian accent.

Google Çeviri, Türk aksanıyla Rusça konuşabiliyor.

Google translator can speak Russian with a Turkish accent.

O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.

He speaks English with a strong German accent.

O, Esperanto'yu hafif bir Fransız aksanıyla konuşuyor.

He speaks Esperanto with a slight French accent.

Tom güçlü bir Fransız aksanıyla İngilizce konuşuyor.

Tom speaks English with a strong French accent.

Tom hafif bir Fransız-Kanadalı aksanıyla konuşur.

Tom speaks with a slight French-Canadian accent.

O güçlü bir Teksas aksanıyla yavaşça konuştu.

He spoke slowly, with a strong Texas accent.

Tom İngilizceyi farklı bir Fransız aksanıyla konuşuyor.

Tom speaks English with a distinct French accent.

- Şivesini bir yere oturtamadım.
- Nerenin aksanıyla konuştuğunu kestiremedim.

I can't quite place his accent.

- Tom'un şivesiyle alay ettim.
- Tom'un aksanıyla dalga geçtim.

I made fun of Tom's accent.

Sami, doğum yerine ait ağır Arap aksanıyla konuşur.

Sami speaks with the heavy Arabic accent of his birthplace.

Tom aksanıyla, çoğu zaman bir Hollandalı sanılıyor; O, aslında bir İngiliz.

Tom is, on account of his accent, often taken for a Dutchman; he is in fact an Englishman.

- Tom, İngilizceyi ağır bir Fransız aksanı ile konuşur.
- Tom güçlü bir Fransız aksanıyla İngilizce konuşuyor.

- Tom speaks English with a strong French accent.
- Tom speaks English with a heavy French accent.