Translation of "üzümü" in English

Üzümü severim.

I like grapes.

Bektaşi üzümü ömrünü uzatabilir.

Gooseberries can prolong your life.

Biraz kuş üzümü suyu alacağım.

I'm going to buy some currant juice.

Bahçede, elma ağaçları, erikler, kirazlar, ahududu, bektaşi üzümü ve kuş üzümü vardır.

In the garden, there are apple trees, plums, cherries, raspberries, gooseberries, and currants.

O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor.

She is picking over a basket of grapes.

Bektaşi üzümü hayatı uzatmada etkili meyvelerdir.

Gooseberries are fruits that are effective at extending life.

Ne elmayı ne de üzümü severim.

I like neither apples nor grapes.

Bir frenk üzümü bir çilekten küçüktür.

A currant is smaller than a strawberry.

Mary meyveli buzlu içeceğine biraz kurt üzümü koydu.

Mary put some goji berries in her smoothie.

- Üzümü ye bağını sorma.
- Beni yalan söylemek zorunda bırakma.
- Yalan söylenmesini istemiyorsan fazla kurcalamayacaksın.

- Ask no questions and hear no lies.
- Ask me no questions, I'll tell you no lies.