Translation of "öldürmekle" in English

0.004 sec.

Examples of using "öldürmekle" in a sentence and their english translations:

Beni öldürmekle tehdit etti.

She threatened to kill me.

Tom Mary'yi öldürmekle suçlandı.

Tom has been accused of murdering Mary.

Tom, Mary'yi öldürmekle suçlanıyor.

Tom has been accused of killing Mary.

Tom adam öldürmekle suçlanıyor.

Tom is charged with manslaughter.

Tom hepimizi öldürmekle tehdit etti.

Tom threatened to kill us all.

Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.

A man was accused of killing his wife.

Tom beni öldürmekle tehdit etti.

- Tom has threatened to kill me.
- Tom threatened to kill me.

O onu öldürmekle tehdit etti.

She threatened to kill him.

Dan Linda'yı öldürmekle tehdit etti.

Dan threatened to kill Linda.

Tom, Mary'yi öldürmekle tehdit etti.

Tom threatened to kill Mary.

Tom kendini öldürmekle tehdit etti.

Tom threatened to kill himself.

Sami oda arkadaşını öldürmekle suçlandı.

Sami was charged with the murder of his roommate.

Sami, Leyla'yı öldürmekle tehdit etti.

Sami threatened to kill Layla.

Sami, Leyla'yı antifrizle öldürmekle suçlandı.

Sami was accused of killing Layla with antifreeze.

Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.

Someone made a threat to kill that politician.

O eşini ve çocuğunu öldürmekle suçlanıyordu.

He was accused of murdering his wife and child.

Biri o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.

Someone threatened to kill that politician.

Gerçekten Tom'u öldürmekle tehdit ettin mi?

Did you really threaten to kill Tom?

O, kocasını öldürmekle suçlandığı için mahkemelik oldu.

She went on trial charged with murdering her husband.

Çılgın silahlı adam beni öldürmekle tehdit etti.

The crazy gunman threatened to kill me.

Korsanlar talepleri karşılanmazsa rehineleri öldürmekle tehdit etti.

The hijackers threatened to kill the hostages if their demands were not met.

O, onun eşini öldürmekle suçlandığı için mahkemeye gitti.

He went on trial charged with murdering her wife.

Tom, Mary'nin John'u öldürmekle tehdit ettiğini duyduğunu söyledi.

- Tom said he heard Mary threaten to kill John.
- Tom said that he heard Mary threaten to kill John.

Sami Leyla'yı Müslüman olduğu için öldürmekle tehdit etti.

Sami threatened to kill Layla for being Muslim.

Ve hatta bir davada siyasi muhaliflerinden birini öldürmekle suçlandı.

and even, in one case, killing one of its political opponents.

Gazı olan karbondioksitin yol açtığı dünyayı öldürmekle tehdit ederek

threatening to kill the earth propelled by gases that are the deadly weapon for it

Ne olduğundan birine bahsederse Tom Mary'yi öldürmekle tehdit etti.

Tom threatened to kill Mary if she told anyone about what happened.

Yönetim binasını işgal eden öğrenciler kendilerini öldürmekle tehdit ettiler.

The students who are occupying the administration building have threatened to kill themselves.

Tom küçük çocuğu yakaladı ve onu öldürmekle tehdit etti.

Tom grabbed the little boy and threatened to kill him.

Beni öldürmekle tehdit ettiler, bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.

They threatened to kill me so I gave them my wallet.

Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.

Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.