Translation of "Karısını" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Karısını" in a sentence and their italian translations:

- Tom karısını seviyor.
- Tom karısını sever.

Tom ama sua moglie.

Tom'un karısını tanıyorum .

- Conosco la moglie di Tom.
- Io conosco la moglie di Tom.

Jorgen karısını sever.

Jorgen ama sua moglie.

Tom karısını korudu.

- Tom ha protetto sua moglie.
- Tom protesse sua moglie.

Tom karısını kaybetti.

- Tom ha perso sua moglie.
- Tom perse sua moglie.

Tom karısını bıçakladı.

- Tom ha pugnalato sua moglie.
- Tom pugnalò sua moglie.

Tom karısını öldürdü.

- Tom ha ucciso sua moglie.
- Tom uccise sua moglie.

Tom karısını hiç aldatmadı.

Tom non ha mai tradito sua moglie.

O, karısını vahşice öldürdü.

- Ha brutalmente assassinato sua moglie.
- Lui ha brutalmente assassinato sua moglie.

Tom'un, karısını araması gerekiyor.

- Tom deve chiamare sua moglie.
- Tom ha bisogno di chiamare sua moglie.

Karısını ve çocuklarını terk etti.

- Ha abbandonato sua moglie e i suoi figli.
- Lui ha abbandonato sua moglie e i suoi figli.
- Abbandonò sua moglie e i suoi figli.
- Lui abbandonò sua moglie e i suoi figli.

Maciek karısını aralık ayında kaybetti.

Maciek ha perso la vita a dicembre.

Aşırı uçlar başkanın karısını kaçırdı.

Gli estremisti hanno rapito la moglie del presidente.

Tom karısını ve çocuklarını sever.

Tom ama sua moglie e i suoi figli.

O, geçen ay karısını boşadı.

- Ha divorziato da sua moglie lo scorso mese.
- Lui ha divorziato da sua moglie lo scorso mese.

Görünüşe göre, Tom karısını aldatıyor.

- Apparentemente Tom ha tradito sua moglie.
- Sembra che Tom abbia tradito sua moglie.

Sami karısını küvette ölü buldu.

- Sami ha trovato sua moglie morta nella vasca da bagno.
- Sami trovò sua moglie morta nella vasca da bagno.

Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.

Ha convinto la moglie a non divorziare da lui.

Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat edemedi.

Ha cercato di rendere felice sua moglie, ma non ci riuscì.

Tom birkaç ay önce karısını kaybetti.

Tom ha perso sua moglie qualche mese fa.

Tom karısını asla terk etmediğini söyledi.

- Tom ha detto che non avrebbe mai lasciato sua moglie.
- Tom disse che non avrebbe mai lasciato sua moglie.

Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat boş yere.

Lui ha tentato di rendere felice sua moglie, ma invano.

O, karısını mutlu etmeye çalıştı ama boşuna.

Lui ha cercato di rendere sua moglie felice, ma invano.

Tom karısını araması için acil bir mesaj aldı.

Tom ricevette un messaggio urgente che diceva di chiamare sua moglie.

Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken

Quando la nipote del re ridusse la moglie in lacrime, Ney la affrontò gridando: "Io e